Ümit YALDIZ
Alkışlar Gül’e…
9 Mart 2012 Cuma

Mevzuat muğlâk, bürokrat kaypak, STK’lar ve medya oynak… Haliyle vatandaş da korkak!
Bu tespitin sahibi bende saklı…
Vaziyeti tek kelimeyle izah ediyor aslında.  
Mevzuat muğlâk! Kişiye göre yapılan ve de kişiye/kuruma göre yorumlanabilen bir mevzuat.
Deniz Fenerciler aninde tahliye olurken, milletvekili seçilen bir gazeteci koca bir yılı hücrede tek başına geçirebiliyor.  Aynı eylem aynı ihale Ankara’da görmezden gelinirken, İzmir’de çete operasyonunun içine sokulabiliyor.
Türkiye’yi kasıp kavuran özel yetkili mahkemeler hassas noktalara dokunduğu anda kıyamet koparılırken muhaliflere dokunduğunda alkışlanabiliyor.
Kişiye/kuruma göre yasalar gece yarısı meclisten geçirilip öğle saatlerinde Köşk’ten onaylatılabiliyor. İşte size MİT yasası… Ve de Şike Yasası. AK Partili belediye başkanı yolsuzluk suçlamasıyla yargılandığı dava sırasında koltuğunda oturabilirken, CHP’liler takır takır hapsi boyluyor. Mevzuat muğlâk! Hatta mevzuat izafi…
Bürokrat kaypak! Koskoca valiler, kaymakamlar, genel müdürler, müsteşarlar…
Ve dahi bilumum atanmışlar! Siyasi iktidarın nabzına göre şerbet verenler. Bıyıklarıyla yapışamadıkları iktidara tarikat şeyhlerinin eteğine sarılarak tutunanlar.
Sadece bürokrat mı kaypak?
Öyle dersek haksızlık etmiş oluruz. Kaypaklık belki de en büyük sorunumuz.
Örnek mi? Dolu… Etrafınıza bakın, birkaç gün haber okuyun göreceksiniz.
Sivil toplum örgütleri ve medya oynak! Demokrasilerde sivil toplumun görev alanı belli… Yönetime katkı sağlamak! Gerektiğinde en sert muhalefeti yapar, gerektiğinde en net desteği verir. Bugünkü atmosferde kaç sivil toplum örgütü gereğini yapabiliyor? Yapamıyorlar. Çünkü sivil toplum örgütlerinin başındakilerin önemli bölümü oynak! Öyle böyle değil! Her tarafları oynuyor mübareklerin.  Ceplerinde bir avuç mavi boncuk! Herkese boncuk…
Medyanın hali pürmelâli ise ortada! Asena’ya taş çıkarıyorlar.
Oynamayanın ya da oynayamayanın yeri belli…  Ya evine ya Silivri’ye…
Özel yetkili mahkemeler gibi özel yetkili gazeteciler, yazarlar var bugün. (Bu tabir Gönül Soyoğul’a aittir) Savcı gibi, hakim gibi yazıp, çizenler.
Hükümet gözlüğüyle bakanlar, iktidar gömleğiyle dolaşanlar.
28 Şubat’ta eli titreyen, yüreği titreyen, süt dökmüş kedi gibi bir kenara sıvışan gazeteciler (!) bugün aslan kesilip, kaynağından aldıkları özel yetkiyle asıp, kesiyor.
Haliyle vatandaş da korkak! Anestezi yapılmış hasta gibi…
Tepki vermiyor, veremiyor. Korkuyor, korkutuluyor, uyuşturuluyor, dinleniyor, izleniyor, fişleniyor.
Peki, ya siyaset! Siyaset çıkmaz sokakta! AK Parti zoraki iktidar. 2,5 partiye sıkışmış siyasetimizde muhalefet iktidarın sigortası. İktidarsa muhalefetten ziyadesiyle memnun.. Muhalefet iç sorunsallarıyla boğuşurken, iktidar muhalefet ihtiyacını kendi bünyesinden karşılıyor. Zaman zaman çatışmalar, çekişmeler, tepişmeler belik de bu yüzden çıkıyor suyun yüzüne.
*
Sonuç olarak vaziyet bu… Muğlâk bir mevzuatla adaleti tesis etmeniz mümkün değil. Yerini bulmayan ya da geç gelen adalet adalet değil. Sivas olayları davası göz göre göre zamanaşımına terk ediliyor. 41 kişinin öldüğü hızlı tren kazası gibi.
Deniz Feneri’ni soruşturan savcılar ‘suçlu ilan edilirken’, ‘köstebek’ iddiasının muhatabı bakanlar koltuğunda oturabiliyor. Atamalar, eş dost, akraba…
Ya bıyıklar badem ya ruhlar… Bademsiz bıyıkların referansı okyanus ötesinden…
Bir ülkenin belki de yarım asırda bir değiştirmesi gereken eğitim sistemi ‘ben yaptım oldu’ diyerek ‘dediğim dedik, öttürdüğüm düdük’  yaklaşımıyla değiştiriyorlar bugün.
Fikir belirtene, ağzını açana fırça, azar.
Parasız eğitim pankartı açan öğrencilere 45 yıl hapis isteyebiliyor bu ülkenin cumhuriyet savcıları. 500 gün hapiste tutabiliyor bu ülkenin yargıçları.
Geçmişin yanlışları misliyle tekrarlanıyor. Devleti yönetenler öç alma duygusunun, rövanş mantığının esiri olmuş. Medya ruhunu teslim etmiş. Köşelerde özel yetkili kalemşorlar…
*
Hal böyleyken tablo yeterince karanlık…  Ama umut her zaman var. İşte Cumhurbaşkanı Gül’ün Tunus’a giderken yaptığı açıklama: “Rövanş duygusuyla yaklaşmak doğru değil. Ama mağduriyetler de giderilmeli. Eğer rovanş (intikam) duygusuyla hareket ederseniz, yarınlarda başkalarına da yol açmış olursunuz’
‘28 Şubat sürecinde ben de mağdur taraftaydım. Ama Çankaya’dan olayları farklı görüyorum. Rovanş mantığıyla yaklaşmak, yanlış ve de tehlikeli’ diye devam ediyor Gül.
Umarım Sayın Cumhurbaşkanı bu sözlerinde samimidir. 2014 sonrası için tribünlere oynamak değilse bu sözlerin amacı, Türkiye’nin kanayan yarasına merhem olacak gerçek bir açılımdır. Ne Kürt ne Alevi ne de Roman açılımı,…
Gerçek açılım işte budur.
Başbakan Erdoğan, hasta yatağından kalktığından bu yana bir dizi yanlışın tarafı oluyor.
İntikam, rövanş duygusu benliğini sarmış görünüyor.
Bir yandan hastalığı sürecinde oluşan boşlukları doldurmaya çalışırken zaman zaman kantarın topuzunu kaçıran sözleri kendi tabanından bile destek görmüyor.  
Dindar ve kindar bir nesil yetiştirmekten dem vuran, vakur bir devlet adamı olmak ya da balkon konuşmalarındaki gibi demokrat, hoşgörülü bir devlet adamı olmak dururken adeta gözünü intikam hırsı bürümüş bir siyaset adamı gibi davranıyor.
Belli ki gergin, stresli ve de öfkeli!
Erdoğan’dan cesaret alanların yaptıkları da ortada...  Ama Türkiye’nin ihtiyacı olan yaklaşım Cumhurbaşkanı Gül’ün ağzından çıkıyor.
Gül’ün sözleri dava arkadaşı ama gizli rakibi Erdoğan’a bir uyarı gibi aslında.  
Rövanş demecinin hedefindeki isim o.
Ve günler öncesinde ‘neden’ başlıklı yazıyı şöyle bitirmiştik. ‘Pembe bir tablodan değil normal bir iklimden söz etmek neden bu kadar zor?’
Normal bir iklimden söz etmeliyiz artık. İhtiyacımız bu.
AK Parti, halkın iktidar görevini verdiği siyasi partinin adıdır. Polemik üretmek, geçmişle hesaplaşmak, muhalefeti susturmak, yeni mağduriyetler yaratmak yerine işine bakmalı, önüne bakmalıdır. Hz. Mevlana’ya kulak verip ‘Dünle beraber gitti düne ait ne varsa cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım’ demelidir.
Geleceğin Türkiye’sini ‘sevgi, hoşgörü’ iklimi üzerine bina etmelidir. Beyaz bir sayfa açma fırsatını tepmemelidir.
Gül’ün de altını çizdiği gibi ‘Dünün intikamını alırken, yarınlara bırakacağınız miras, alınmamış bir intikamdır’
O yüzden bugün alkışlar Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e…
 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 5 yorum var, 5 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
ALINTERİ GÖREVLİSİ 12 Mart 2012 Pazartesi 12:12

Bu muhteşem ve dosdoğru yazı tüm gazatelerede ve televizyon ekranlarından, tüm Millet'imiz tarafından okunması gereken bir yazıdır.Bir "SER-LEVHA"yazısıdır.Kimse yanlış anlamasın,beni ne sayın Ümit Yaldız tanır,nede hiç kimse.Yalakalık benim "asla"karakterim olamaz.Bu yazıya "hayır"diyebilenler,dünyanın en gelişmiş"YALAN MAKİNESİ"ne bağlanmalıdır...

Yorumu oyla      14      6  
sak 10 Mart 2012 Cumartesi 12:07

Yazınızın son bölümü hariç muhteşem.Son bölüm neden hariç kendi adamları için kanun anında imzalandı.Gül bu hükümetin Cumhurbaşkanı.Boşuna uğraşmayın hiçbirzaman tarafsız olmadı,olamaz vede onların anlayışında, farklı düşünce olamaz yetişme tarzları tartışmaya izin vermez dolayısıyla farklı fikir olmaz.Şu söz çok hoşuma gider.AYİNESİ İŞTİR KİŞİNİN SÖZE BAKILMAZ

Yorumu oyla      14      6  
ŞİRİNYERLİ 9 Mart 2012 Cuma 22:39

Sn; YALDIZ...."UHULETLE ve SUHULETLE" Kaçyıldır aynı davada beraberler.AYNI DAĞIN YELİYİZ BİZ..AYNI SAZ'IN TELİYİZ BİZ..Son cümleye katılıyorum.Saygılar..

Yorumu oyla      14      6  
halk 9 Mart 2012 Cuma 13:48

Yazınızda yerden göğe kadar haklısınız.Okurken bile gülümsetiyor.Hep aynı nakarat ! İşe nasıl yarar insan.Egede sonsöz haberlerinde bile hep aynı kişiler aynı karelerde ! kırmızı kurdele kesilişleri,kürsü mikrofonlarında konuşmalar ,takım elbiseli insanlar,ben bunları izlemekten yoruldum.Onlar aynı şeyleri tekrarlamaktan hiç yorulmuyorlar.Mevzuat muğlâk, bürokrat kaypak, STK’lar ve medya oynak… Haliyle vatandaş da korkak! sözünü söyleyen sizin de belirttiğiniz gibi hayatıgüzel özetlemiş işte !

Yorumu oyla      18      6  
Asım Korkut 9 Mart 2012 Cuma 12:49

İntikam duygusu enerjimizi ve zamanımızı alır.Yeni ve güzel şeyler yapmaya zamanımız ve enerjimiz azalır.Gelişmemizi,kendimizi yenilememizi engeller.Geçmişe değil gelecege bakmalıyız.Bu hem kendimiz,hemde toplumumuz için iyi olur.

Yorumu oyla      17      6  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Serdar DEĞİRMENCİ
Serdar DEĞİRMENCİ
Sonbahar
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Başıboş canileri toplamak!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bu da geçer
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yemek kitabı değil Kültürel Miras!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
İşte 'gülen' ilk fotoğrafı!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Son nefeste Göztepe!
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (9) 'Bizim radyo tiyatrolarımız vardı'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva