Ümit YALDIZ
Aferin!
28 Şubat 2012 Salı

Salı günlerini seviyorum. Bir politika yazarı olarak sevmemem düşünülemez tabi ki. Liderlerin grup toplantılarında eteklerindeki taşları dökmesi bir yana haftalık mesajlar verirken birbirlerine el ense yapıp, peşref çekişlerini izlemek keyifli.
Sağlık sorunları yüzünden siyasete bir süredir ağırlığını koyamayan Başbakan Erdoğan, grup toplantısında ziyadesiyle geriye döndüğünü göstermeye çalışıyordu sanki.
Ama hala maç eksiği olan futbolcular gibi kondüsyonsuz ve de formsuzdu.
Grup konuşmasında yer yer taşı gediğine koysa da bazı konularda (bana göre) kantarın topuzunu kaçırıyordu.  
Kendisine de kitlesine de ağır bedeller ödeten 28 Şubat’ın yıldönümü olduğundan mı bilinmez TÜSİAD’a bile oradan yüklendi.
Ziyadesiyle intikamı/rövanşı alınmış hemen her alanda tersine çevrilmiş 28 Şubat dosyasının hala kapatılamaması ülkem adına düşündürücü ve de acı.
28 Şubat’ı da bugünlerde olanları da aynı kefeye koyanlar için bilhassa.
Türkiye’nin son yarım asırda dönemsel kan davalarıyla vakit kaybettiğini bilen biri olarak rövanşı alınmış bir sürecin dosyasının artık kapatılması gerektiği kanısındayım.
Kabak tadı veren ‘intikam naralarının’ toplumsal desteğinin de olduğunu sanmıyorum artık.
Bundan ötesi intikam almayı da aşar, rövanş almayı da.
‘Dünle beraber gitti düne ait ne varsa cancağızım,
Bugün yeni şeyler söylemek lazım’ diyen Mevlana’nın ne denli büyük bir derya olduğunu bu tür örnekler üzerinden daha iyi anlıyorsunuz aslında.
Bu ülke kininin esiri olanların rövanş maçı yapacağı bir alan olmaktan çıkarılmalıdır artık.
Düne tüm yaşanmışlıklarına rağmen bir sünger çekip, aynı hatalardan ders alınmalı ve Türkiye’nin en çok ihtiyacı olan toplumsal barış ortamı vakit geçirilmeden tesis edilmelidir.
Bugün yeni şeyler söylemek/yapmak için her türlü imkâna sahip iktidar/güç sahiplerinin dünde kaldığını, dünde yaşadığını görünce umutların azalsa da, bir sabah güzel bir güne uyanacağıma olan inancımı korumaya çalışıyorum.
O nedenle malum medya organları üzerinden pompalanan 28 Şubat hatıratının benim yanımda bir karşılığı yok.
*
Gelişmiş bir ülkenin belki de yarım asırda bir güncellenmesi gereken eğitim sisteminin bizim ülkemizdeki yaşı belediyelerimizin kaldırımları kadar bile değildir çoğu zaman.  
Yani 3-5 yılda bir değişir sistem dedikleri şey.
Her bakana, her hükümete göre… Geleceğimizin teminatı gençlerimizi deneme tahtası gibi kullanır sistemden sisteme aktarır dururuz.
Çoğu zaman sadece adıdır değişen…
Hepsi ezbercidir ve hemen tamamı dershane lobisinin güdümünde hazırlanmıştır.
Çocuklar yarış atı gibi koşturulur. Hepsi yağlı birer müşteridir aslında.
Eğitimin sistemimize AK Parti hükümetinin getirmek istediği sistemin adı da 1+4+4+4.
Zorunlu anaokulu, 4 yıl ilk kademe, 4 yıl orta kademe ve de 4 yılda lise…
 
*
Basit bir toplama işareti gibi görünen denklemin yeni nesli yanlış etkileyeceğini savundu STK’lar. CHP’nin ‘çocuk işçilik artar, kız çocukları ilk 4 yılın ardından okuldan alınır’ gibi tamamen haklı ve de doğru temeldeki yaklaşımına TÜSİAD da destek verdi.
Sen misin destek veren?
Başbakan grup toplantısında esti, yağdı, gürledi.
Sen zaten 28 Şubat sürecinde de yanlış yerde durmuştun’ diyerek söze başlayan Başbakan, ‘Kusura bakma TÜSİAD. Bu kez senin dediğin olmayacak. Milletin dediği olacak’ gibi kimilerine sevimli gelen bir ifade kullanmış olsa da sisteme dair getirilen haklı eleştiriyi bence ortadan kaldırmadı bu yaklaşım.
İleri demokrasi, birlikte yönetim gibi çağdaş kavramların konuşulduğu güzel ülkemin Başbakanına da yakışmadı 15 yıl öncenin kiniyle tamamen haklı bir eleştiriyi savuşturmak.
Milletten kastı neydi ya da kimlerdi dersiniz?
Kendi atadığı, bizzat listelere yazdığı milletvekilleri değil herhalde…
İşte onun yanıtını da ilerleyen satırlarda veriyordu Sayın Başbakan.
Kılıçdaroğlu’nu eleştirirken…
‘Millet dizi izlemeyi bıraktı, keyifle seni seyrediyor’ dedi.
Dizi izleyen kitlelerle ilgili ne derler bilirsiniz.
Demek ki Başbakan’ın ‘Millet, millet’ diye dilinden düşürmediği kitlenin onun nezdinde karşılığı bu kadar. Dizi izleyenler grup.
Dedim ya biraz formsuzdu, kondisyonsuzdu diye…
 
*
Ama formda olduğu bölümler de vardı. Taşı gediğine oturttuğu anlar yani. Aralarında sıklet farkı olsa da Kılıçdaroğlu’na çektiği el ense sağlamdı mesela.
‘CHP’den ve de Kılıçdaroğlu’ndan ziyadesiyle memnunuz’ derken ‘Allah seni CHP’nin başından eksik etmesin’ diye dua edercesine konuşan Erdoğan, ‘İsa Gök’ün kurultay salonundan atılışının’ bile AK Parti’nin ekmeğine yağ sürdüğünü vurguluyordu haklı olarak.
*
Taze WkiLeaks belgelerine takıldım.
Amerikan özel istihbarat şirketi Stratfor’un yazışmalarını deşifre eden WkiLeaks, şirketin Türk analizisti Emre Doğru’nun patronlarına attığı e-postaya…  
E-postanın tarihi 22 Aralık 2010.
Dünya kamuoyunda ‘Gölge CIA’ olarak tanımlanan ve ABD yönetimine istihbarat sattığı bilinen Stratfor’un temsilcisi Emre Doğru, patronlarına şöyle yazıyor.
“Daha önce PKK’nın 3 kez ateşkes ilan edeceğini öğrendiğimiz haber kaynağım geçen hafta ana muhalefet partisinin lider kadrosuna seçildi”
Tabi ki bakanlıklardaki, silahlı kuvvetlerdeki ve Türkiye Petrolleri gibi stratejik kurumlardaki haber kaynaklarını da anlatıyor bir bir.
Karşılığında patronlarının yanıtı ne mi oluyor?
Aferin Emre! Bize de aferin Kılıçdaroğlu demek düşüyor o zaman. PKK terör örgütünün (ateşkes ilan edeceğini Amerikalılara önceden bildirecek kadar) içinde/yakınında olan birini A takımına seçtiğin için. Tarihe dikkat! 22 Aralık 2010.
CHP’nin Parti Meclisi’ni yenilediği kurultayın tarihini bilen var mı?
Ya da bu ismin kim olduğunu tahmin eden?

*
CHP kurultay delegeleriyle konuştum.
24 saatte 100’ün üzerinde el kaldırıp iki kurultayı aradan çıkaran, bir dönemde 4 kez oy kullanma ayrıcalığına erişen İzmirli delegelerle.
Tek kelimeyle ne anlama geldiğini sordum duble kurultayların.
Bir dönemin kapandığı anlamına geldiği noktasında birleştiler.
Ama Kılıçdaroğlu’nun işinin zor olduğunu da eklediler: Artık bahanesi kalmadı. Parti içi muhalefetin defteri dürüldü.  O yüzden başarısızlığı fatura edecek adres kalmadı. İşi iki kat zor artık!

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 6 yorum var, 6 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Alınteri Görevlisi 1 Mart 2012 Perşembe 12:38

-2- Bir başka deyişle,Recep Tayyip Erdoğan 28 şubat'ın yarattığı boşluktan,tesadüfen faydalanmıştır.Her zaman kahraman yaratma meraklısı olduğumuz için,bu seferde"YENİ KAHRAMAN"yaratılmıştır.Akepe'nin başında kim olsaydı,aynı oyu alırdı.Konjonktür böyle uygun gördü.Fransa anayasa mahkemesi"sokykırı inkar"yasasını,hangi nedenlerle iptal ettiğini,herkes ibretle incelemelidir.Ondan sonra birbirimize"demokrat"lık havası atalım.Bu karar benzeri ülkemizde alınsaydı.Anayasa mahkemesine neler söylerdik.

Yorumu oyla      18      6  
Alınteri Görevlisi 1 Mart 2012 Perşembe 12:38

-1-SAK'a aynen katılırım.RTE hiç bir bedel ödememiştir.Bu sitede yazan bir arkadaşın dediği gibi onlar sadece"KENZ"ci'dirler.28 Şubat kararlarına imza edenlerin bazıları şimdi Akepe'de değilmidirler.28 şubat sadece RTE ve arkadaşlarına iktidar fırsatı yaratan bir harekettir."SAK"ın dedeği gibi,RTE sağ oyların(% 60-65)oranından dolayı,tesadüfen tek başına iktidar olmuştur.28 Şubat ürünüdür.1991 yılı seçimlerini inceleyin sağ oy %67.dir.Şu anda sağ oyların(%50)akepede olması kendiliğindendir.

Yorumu oyla      18      6  
sak 29 Şubat 2012 Çarşamba 12:19

28 Şubatta ne ağır bedeli ödemiş RTE ve yandaşları yazsanızda öğrensek.O dönem Aptullah Gül devlet bakanı,Mehmet Sağlam Milli Eğitim bakanı idi istifa bile etmediler.Ayrıca o zamanın birçok vekili sonradan AKP milletvekili oldu.28 şubat Refah partisini böldü Erbakanı bitirdi RTE yi öne çıkardı.Erbakan ve ödönemin TSK sı ABD çıkarlarına göre hareket etmiyordu.28 şubat tan ağlıyacak son kişi RTE dir.

Yorumu oyla      21      8  
29 Şubat 2012 Çarşamba 12:01

sayın yazar isa gök parti içi demokratlığı savunması güzelde ama bunu yalnız partide deyil kendisi içinde yapması gerekmezmi 2007 seçimlerinde mersinde önseçim yapılırken 17 sırada olan kendisi deyilmiydi sonra genel merkez tarafından seçilecek sıraya alınca bukadar demokratik hakları savunan gök neden demokratik davranmadı başkasının sırasını ellinden alıp seçildi kabul etmeseydi çalışıp 2011de tekrar aday olsaydı başkasını eleştirmek kolay demokratikleşmeyi önce kendisinden başlatmalıydı

Yorumu oyla      19      7  
kt63 29 Şubat 2012 Çarşamba 01:08

Tüzük çok önemlidir partinin anayasasıdır,bu kadar önemli bir konu da şölen yapılmaz tüzüğün her bir maddesi üzerinde tartışılır ortak akılla karar verilir.,ama il bşk.ilçe bşk.belediye bşk.delege olursa kabul edenler etmeyenler kabul edildi denir formalite yerine getirilmiş olur.bunun adına da demokratik tüzük denmez.

Yorumu oyla      17      9  
aziz polat 28 Şubat 2012 Salı 22:52

28 şubat doğacak çocuğun ana rahmine düşürüldüğü tarihtir.mağdur rahmetlidir.doğan çocuğun bundan şikayetçi olması müşkülpesentliğinden.rahmetli ana rahmine düştüğü 12 eylüle hiç sitem etmedi.bu çocukbabasına hiç çekmemiş anlaşılan.cemaatin beyin takımı arkasından bir çekiliverse millet ne mal olduğunu görecek .daha ona yaptırılacak çok iş var.önce şu tüsiad ında bir dağıtılması gerek ki müsiad ülkeye damgasını vurabilsin.eğitim sistemi tamamen düzenlenebilsin.herhalde sezgin tanrıkulundan bahsd

Yorumu oyla      13      10  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Serdar DEĞİRMENCİ
Serdar DEĞİRMENCİ
Sonbahar
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Başıboş canileri toplamak!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bu da geçer
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yemek kitabı değil Kültürel Miras!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
İşte 'gülen' ilk fotoğrafı!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Son nefeste Göztepe!
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (9) 'Bizim radyo tiyatrolarımız vardı'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva