Mehmet KARABEL
'İzmir Marşı'nın şahane hikayesi!
6 Eylül 2024 Cuma

Galiba iki yıldan fazla oluyor…

İzmir’in önceki milletvekillerinden meslektaşım Atilla Sertel ile…

Meslek büyüğümüz Uğur Dündar

İngiltere’nin başkenti Londra’da dolaşırken…

Kulaklarına tanıdık bir melodinin nağmeleri ulaşıyordu sanki…

Biraz daha yürüdüler…

Duayen gazetecinin ifadesiyle…

“Müthiş bir olay yaşıyorlardı…”

Londra'nın en ünlü caddesinde bir sokak müzisyeni…

Şakır şakır…

“İzmir Marşı”nı çalıyordu…”

Ünlü gazeteci…

Duygularını o gün şöyle özetlemişti:

"Müthiş bir olay yaşadık… Oxford Street'de yürürken İzmir Marşı'nı çalan bir sokak müzisyenine rastladık; o çaldı biz söyledik… Nereden geldiğini sordum; (Ermenistan) dedi… Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa… Yaşasın Türkiye…”

***

İstiklal Savaşı sürecinde...

Sıkıntılı günleri yaşarken...

İlaçtan farksızdı…

Kalpleri fetheden bir “milli marş” olarak tarihe geçti...

“İzmir’in Dağlarında Çiçekler Açar…” diye başlayan…

Dinlerken şakır şakır ağlatan...

Kalpleri gümbür gümbür sarsan...

O “milli marş”a…

Bir asır boyunca “üç isim” birden yakıştırıldı:

Birincisi; “İzmir Marşı”

İkincisi; “Gazi Mustafa Kemal Paşa Marşı”

Üçüncüsü; “İzmir’in Dağlarında Çiçekler Açar”

***

Başlıyoruz…

İliklere kadar işleyen bir “milli marş”ın şahane hikayesine…

Aslında…

Bu marş…

Türk Ordusu’nun Kurtuluş Savaşı’nı sonlandıran…

İzmir'e girişini konu alan…

Nihavend makamında bir efsane eser…

Yıllar boyu “Milli Marş” olarak anıldığı için…

İstanbul Üniversitesi Osmanlı Dönemi Müziği Uygulama ve…

Araştırma Merkezi’nde…

“Millet Marşı”

Olarak kayıtlı…

Bestesi, öğretmen Hümayi Elçioğlu’na ait…

Orijinali…

Yani o marşın atası…

Bir Kafkasya Marşı’nın ezgilerinden yaratılmış…

Bir başka iddiaya kulak verirsek…

Odatv’nin haberine göre…

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla…

Yürekleri ayağa kaldıran o marş…

Alman besteci Kurt Striegler tarafından 1923’te bestelenmişti…

Sözlerinin üstündeki imza ise…

Mustafa Nermi’ydi…

İlk olarak 29 Haziran 1923’te…

Almanya'nın Dresden kentinde seslendirilmişti…

Ne ilginçtir ki…

Resmi bir milli marş olarak…

Notaları uzun süre kayıp olarak kalmış…

Şans eseri 2007 yılında bulunmuştu…

***

Gelelim bugünlere…

Çalarken…

Seslendirilirken…

Kalplerin “küt… küt…” atmasına neden olan…

Hani derler ya…

“Dinlerken, söylerken iliklerinize kadar işleyen”

Bir eserdir “İzmir Marşı”

Bırak seslendirmeyi…

Başkaları söylerken bile gözyaşlarınız kendiliğinden akıp gider…

***

Mutlaka dikkat etmişsinizdir…

Son 8-10 yıldır…

Türkiye’nin statlarında İzmir Marşı’nı hep bir ağızdan seslendirmek…

Gelenek haline geldi…

On binlerin söylediği "Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa" sloganı…

TV dizilerine bile sıçradı…

Hatırlayın…

Akıllardan çıkmayan “Vatanım Sensin” dizisini…

***

O marşla ilgili yorum yapan gazeteci / yazarlardan…

Murat Bardakçı aktarıyor:

“Millî Mücadele yahut Cumhuriyet dönemi eseri değildir, daha eskidir, halis muhlis imparatorluk devrine aittir, yani mehter gibi bir Osmanlı marşıdır!”

Olabilir…

Önemli olan ruhumuzda yarattığı fırtınadır…

***

Bitiriyoruz…

Kaynağı ne olursa olsun…

Milletçe…

İzmir Marşı'nı çok seviyoruz…

Ve…

Çok özel bir ayrıntı…

Bu milli marşın şu “iki satırı” çok merak edilir:

“Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa…

Adın yazılacak mücevher taşa…”

Merak edilen şu:

“Neden mücevher taşa?”

Şahane cevap…

Meslektaşım Yılmaz Özdil’den geliyor:

“Mücevher taş… Türk insanının bedenidir…

İzmir Marşı'nda elbette…

Manevi bir değeri maddi bir değerle ifade edebilmek için…

“Mücevher” kelimesi kullanılmıştır…

Ama…

(Adın yazılacak mücevher taşa) kehaneti…

Adeta ilahi şekilde gerçek olmuştur…

Bugün tüm dünyada…

İmzası vücuda kazınan, göğse omuza bileğe…

İman tahtasına, şah damarına dövmesi yapılan…

Bir başka lider yoktur…

Mustafa Kemal adının yazıldığı mücevher taş…

Bizatihi (*) halkın ruhudur…”

Nokta…

Hamiş 1: “İzmir Marşı”nı her duyduğumuzda yüreğimiz taşar… Duygularımızı allak bullak eder… İstemsiz olarak gözlerimiz dolar… Hiç düşündünüz mü neden? Nasıl olur da bir marş yediden yetmişe, kadın - erkek herkesi ve dahi memleketimin her köşesini bu kadar derinden etkiler?”

Hamiş 2: O şahane marşı, bi’kez daha bu yazının finalinde (evde de olsanız) mırıldanmak istemez misiniz?

“İzmir'in dağlarında çiçekler açar… / Altın güneş orda sırmalar saçar… / Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar… / Yaşa Mustafa Kemal Paşa! Yaşa! /

Adın yazılacak mücevher taşa… / İzmir'in dağlarında oturdum kaldım… / Şehit olanları deftere yazdım… / Öksüz yavruları bağrıma bastım… / Kader böyle imiş ey garip ana! / Kanım feda olsun canım vatana… / Peygamber kucağı şehitler yeri… / Çalındı borular haydi ileri… / Bozuldu çadırlar kalmayın geri… / Türk oğluyum ben ölmek isterim… / Toprak diken olsa yatağım yerim… / Allah'ından utansın dönenler geri… Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa… / Adın yazılacak mücevher taşa…”

(*) Bizatihi: Kendinden, özünden, aslından…

Sonsöz: “İzmir marşını her fırsatta içimizden gelerek dolu dolu söylemeye çekinmiyoruz… Bunu da hiçbir şey değiştirmeyecek! / Anonim…”

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 2 yorum var, 2 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Hasan 6 Eylül 2024 Cuma 12:20

Güftesi bize bestesi yabancıya ait anlamlı bir marş. Yani tamamı bizim deyil . Almanya''da seslendirende orjinali gibi Almanca olarak dilleendirir. Sonuç bu marş ithal edilmiştir.

Yorumu oyla      1      0  
Mesude Öney 6 Eylül 2024 Cuma 11:53

Bedenlere yazılan Atatürk ismi insanlar yaşadıkça anlam bulacaktır.Teşekkürlerbilgilendirmeniziçin

Yorumu oyla      0      0  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Kim hazırsa penaltıyı o atar!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Yeni bir Susurluk mu?
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Germir bağları
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Müzik ve mandolin
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
 Narin (İnce) Habercilik ve Medya Etiği
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Gazzeli Çocuklara Mektuplar (5) Yönetmen değil, önce insanım!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
İzmir’de en yüce değer, tembelliktir
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Okullar açıldı
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Narin'in katliamı, feodalizm ve suskunluk yasası
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'Nefes nefese bir yaz geçti'
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva