EGEDESONSÖZ – İntegral Araştırma Şirketi Koordinatörü, gazeteci Ümit Yaldız, SONSÖZ TV’de, Selçuk’ta meydana gelen ve 5 çocuğun ölümüyle sonuçlanan faciayla ilgili çok önemli değerlendirmelerde bulundu.

Gazeteci Fatih Yapar’ın sorularını yanıtlayan Yaldız, Selçuk Belediye Başkanı Filiz Sengel’i kast ederek, “Filiz Hanım, bir anne olarak, küçük bir ilçenin belediye başkanı olarak, ilçesindeki bu dramı görmesi, bilmesi, çözüme kavuşturması gerekirdi” dedi. Devletin de 18 kez oraya gitmek yerine çocukları himayesine alması gerektiğinin altını çizen Yaldız, “Devlet, o kadını kağıt toplamaya mecbur bırakacak kadar aciz midir?” sorusunu yöneltti.

AK Partili İnan’dan Tugay’a tepki: İzmir’i körfeze kanalizasyon dökenlerden öğrenecek değiliz! AK Partili İnan’dan Tugay’a tepki: İzmir’i körfeze kanalizasyon dökenlerden öğrenecek değiliz!

O YANGIN, SOSYAL DEVLET OLAMAMANIN SONUCUDUR
Selçuk’taki olayda büyük bir ihmalin söz konusu olduğunu belirten Ümit Yaldız, şunları söyledi:

“Selçuk’taki olayda ihmal var, sosyal devlet olamamanın gerçeği var. Barakadan bozma bir yerde 5 çocuk yanarak öldü. Babanın cezaevinde olduğu halde 5 tane çocuk, bir anneye bırakılamaz. 18 defa gittik, aile çocuğu vermedi, diyorlar; yok böyle bir şey. Aile ne dersin, anne 5 çocuğa bakamayacak durumdaysa, devletin bu çocuklara el koyması, kanat germesi gerekirdi. Pek çok şeye el koyabilen devletin, çocuklar için zor kullanarak, onların o barakada yaşamalarına izin vermemesi gerekirdi. Hırsızlıktan hükümlü bir baba, hurda toplayan bir anne, en büyüğü 5 yaşında olan 5 çocuk! O anneye bırakılamayacak kadar önemli bir durum söz konusu. Devlet 18 defa gitmez, iki defa gider, üçüncüsünde çocukları alır. Yerel yönetimler meselesi var. Selçuk Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi, böyle bir yaşamdan haberdar olmak, bilmek ve çözmek zorundadır. Başkanlar, kentlerinde yaşanan sosyal dramlara sahip çıkmak zorundadır. Ahırdan bozma bir yerde bir yerde 5 çocuğun, kağıt toplayan bir annenin himayesinde olduğunu, Selçuk Belediye Başkanı bilecek ve o mesele çözülene kadar gözüne uyku girmeyecek. Beş tane kedi yavrusunun yaşama tutunması için çaba harcıyoruz, onlar da çok değerli.  Kediler köpekler için de ortalığı ayağa kaldırmalıyız ama kKüçük bir ilçede böylesine bir insanlık dramının yaşandığını bilmek zorundasınız. Belediye birimlerinin bunu bilmesi gerekir. Selçuk Belediye Başkanı, gerekli makamlara, bu ailenin, bu çocukların bir annenin himayesinde olamayacağını iletmesi, mücadele sergilemesi gerekirdi. Yapmadıkları, çocukların yaşadıkları fiziki ortamdan çok net görülüyor.”

18 DEFA AİLEYE GİTTİK, SAVUNMASI HİÇ DOĞRU DEĞİL
“O kadın, çocuklarını bakabilmek için kağıt toplamadan yaşayabilecekleri bir ortamı bu devlet sağlayamaz mıydı?” sorusunu soran Ümit Yaldız, sözlerini şöyle sürdürdü:

“O kadın, çocuklarını bakabilmek için kağıt toplamadan yaşayabileceği bir ortamı bu devlet sağlayamaz mıydı? Kiraya çıkaramaz mıydı? Selçuk Belediyesi düzenli gıda ve bez yardımı yapamaz mıydı? Anne, çocukların üzerine kilitleyip kağıt toplamaya gitmek zorunda mı bırakılmalıydı? Anne, kendime zarar veririm dese bile devlet el koymalıdır. Yasalarda böyle bir yaptırım yoksa, yasaya öyle bir maddeyi koyun kardeşim. Derin bir uykuda ihmaller var. Üç çocuk geçici olarak devlet himayesine alınabilirdi. Anne bırakmıyorsa, cebine para koyarsınız. Bunu sağlayamayacak kadar aciz bir devlet miyiz? CHP’li belediyelerin en büyük söylemi, sosyal belediyecilik olayı olduğunu konuşuyoruz. Filiz Hanım’ın ekibi tarafından aileye ulaşıldı mı bilemiyorum. Bir kadın olarak, bir anne olarak Filiz Hanım’ın bu konuda önlem almasını, sorunu çözmesini beklerdim. Özlem Zengin’in 18 defa ailenin ayağına gittik, savunması doğru değil.”

ARAŞTIRMAMIZDA İZMİRLİ ÜÇ KİŞİDEN BİRİ, SOSYAL YARDIMA İHTİYAÇ DUYDUĞUNU SÖYLÜYOR
İntegral olarak yaptıkları araştırmada İzmir’in yoksulluk durumunu ortaya koyan Ümit Yaldız, şu bilgileri aktardı:

“Yaptığımız araştırmanın sonuçlarına göre, İzmir’deki her üç kişiden birinin sosyal yardıma ihtiyaç duyduğu görülüyor. Sosyal yardıma ihtiyacınız var mı diye sorduğunuzda, yüzde 33 civarında, sosyal yardıma ihtiyaç duyduğunu söylüyor. İhtiyaç duyduğu halde bunu dile getirmeyen bir kesim var.  Ekonomik durumunuz nasıl diye soruyoruz, kötü diyor, çok kötü diyor, ama kendisinden daha çok kötü durumda olanları düşünerek “sosyal yardıma ihtiyacım var” diyemiyor. Onların belki de sosyal yardıma ihtiyacı olduğunu söyleyenlerden daha fazla ihtiyacı var. Onları da üstüne koyduğunuzda İzmir’de yaşayan insanların yarısının sosyal yardıma ihtiyacı olduğunu görüyoruz. Bu ihtiyaç bitmez. Bunu karşılayacak bir kaynak da düşünemiyorum. İzmir’in arka çeperlerinde Selçuk’taki gibi dramlar var. Oralardaki sosyal sıkıntıları kendi gözlerimle gördüm. Belediye başkanlarının ilçelerindeki sosyal yardım haritalarını doğru çıkarmalarını, doğru planlamalarını diliyorum. Belediyenin doğru yönetim gösterdiğini görürse durumu iyi olan kentliler, o zaman bu operasyonlara katılacaklardır. Alsancak’ta, Karşıyaka’da, Güzelyalı’da, Bornova’da oturan varlıklı vatandaşlarımız, belediyelerin sağlıklı, düzgün bir şekilde arka mahallelerdeki sorunlara çözüm aradığını görürse, o sürece katkı koyacaklardır. Belediyeler, kendi imkanlarıyla sokakları temizleyemiyorlar. Büyükşehir de dahil olmak üzere tüm belediyeler bu durumları da dikkate almalılar. Eskiden Kızılay vardı. Herkesin inandığı, güvendiği, doğru yere yardımın iletildiği organizasyonlar yok. Burada yerel yönetimlere iş düşebilir. Üç kent lokantasıyla olmaz bu iş. Kent lokantası, palyatif bir çözümdür. Belediyeler, bu organizasyonu pekala yönetebilir.”