18.Mayıs.2010 tarihli ’“Aydın İhaneti’” başlıklı yazımda, ’“yıllardır yaşadığımız sorunların en büyüğünün, kendilerine aydın dedirten kişilerin, içinde bulundukları toplumumuza bilerek veya kendilerini kullandırtarak yaptıkları ihanet’” olduğunu söylemiştim. Bunun son örneğini yine bu günlerde yaşıyoruz.
KKTC’’nin ilk Cumhurbaşkanı Sn. Rauf Denktaş son kitabı ile bilgi verirken TMT’’nın kuruluşunu da anlatmış ve zamanın Başbakanı Rahmetli Adnan Menderes ve Dışişleri Bakanı Rahmetli Fatin Rüştü Zorlu’’nun TMT’’ nin kuruluş emrini verdiklerini söylemişti.
Bu sözlere balıklama atlayan bazıları, Menderes-Zorlu derin devletle iç içe diye yazmaya başladılar. Aydın namusu, vefat ettikleri için bugün konuşamayacak durumda olan devlet adamlarını savunma zorunluluğunu, bizlere verir.

Gerçekleri beraberce hatırlayalım:

EOKA, Kıbrıs’’ta Türk halkını yok edip, adayı Yunanistan’’a bağlamak için kurulmuş olan bir terör örgütüdür. EOKA için gizli görüşmeler 2.Temmuz.1952’’de Atina’’da Makarios’’un başkanlığında yapılmıştı. 7.Mart.1953’’te bir ’“ihtilal Konseyi’” kuruldu. 1954 yılından itibaren Yunanistan Hükümetinin bilgisi dahilinde Kıbrıs’’a gizli silah sevkiyatı başladı. Grivas ise 9 Kasım 1954 te gizlice adaya çıktı. 1.Nisan.1955 te EOKA ilk bombalarını patlatarak resmen eyleme geçti, bine yakın Türk’’ü katletti, köyleri yaktı.
Bu katliamlar karşısında Başbakan Menderes, küçük gruplar halinde kendilerini savunan Türklerin bir araya getirilmesi ve TMT nın kurulması talimatını Dışişleri Bakanı Zorluya, Temmuz 1957’’de verdi.

Menderes ve Zorluyu suçlayan bu sözüm ona aydıncıklara sormak lazım. Yunanistan’’ın yaptığını neden kınamıyorsunuz da Türk Hükümetinin, Kıbrıs’’taki soydaşlarımızı korumak için tamamen savunma amaçlı bir örgütlenmeye destek vermesini niçin suçluyorsunuz?Hiç mi utanmanız, sıkılmanız yok sizlerin?

Bu özet bilgiden sonra yaşanmış bir olayı sizlere anlatmak isterim;
Aralık 1957, Menderes, Milletvekili arkadaşlarıyla toplantı halindedir. Özel Kalem Müdürü içeri girer ve Makine Kimya Genel Müdürünün acil olarak görüşmek istediğini söyler. Genel Müdür Başbakan’’a ’“Efendim, emrettiğiniz her şey hazır, bunları kime zimmetleyeyim’” diye sorar. Menderes, Genel Müdüre teşekkür eder ve, ’“Ben bugün size iki milletvekili arkadaşımı göndereceğim, onların üzerine zimmetlersiniz’” demiş. Toplantının sonunda, bugün rahmetli olmuş iki arkadaşına kalmalarını rica eder ve gerçeği anlatır. Yeni kurulan TMT için, Makine Kimya’’nın hazırladığı savunma silahlarının Kıbrıs’’a ulaştırılması gerektiğini anlatır.
Bu iki vatansever tüm evrakları imzalarlar, tüm silahların üzerlerine zimmetlenmesine rıza gösterirler ve görevli subay ve sivil istihbaratçıların kontrolünde deniz yoluyla yerine teslim ederler. Bugün ada’’da
’“Serdarlı’” ve ’“Erdemli’” isimli iki belde vardır. Serdarlı Sancağı ise Kıbrıs’’ta en çok şehit veren Sancak olmuştur.
Aradan yıllar geçer ve Türkiye’’de 1960 Darbesi olur. Bildiğiniz gibi bu ilk darbe, emir ve komuta zinciri içinde olmayan bir darbe idi. Milli Birlik Komitesi Üyesi bir üsteğmenin karşısında General esas duruşta beklerdi. Çok sayıda üst rütbeli subay ve general emekli edilmişti. Kimin baş, kimin ayak olduğu belli olmayan günlerdi. Darbe Yönetimi MKE’’ de yaptığı incelemeler sonucu iki milletvekilinin üstünde çok sayıda silah olduğunu görür ve işkence günleri başlar. Kafadaki saçların kazınıp, canlı farenin bir tasın altında kafaya bağlanmasından, belinden iple bağlanıp sürat motoruyla Yassıada çevresinde saatlerce buz gibi denizde dolaştırılmaya kadar.. Sonuç 2,5 sene Milletvekilliği, önce idam, sonra müebbet, 8 ay hücre cezası toplam 5,5 yıl hapis. İki Milletvekilinin birinin, çocuklarına sonradan bunları anlatırken söylediği tek cümle var; ’“Vatan Sağ olsun’”.
Kaderin cilvesi, o milletvekillerinden birinin oğlu yıllar sonra 1974 Kıbrıs çıkartmasında ’“Paraşütçü Komando’” olarak Kıbrıs’’a inen ilk birliktendir ve bu gün gururla ’“GAZİ’” madalyasını taşımaktadır.

Ya işte böyle, zavallı aydıncıklar; ’“Mevzubahis vatansa, gerisi teferruattır’” sözünün içine bir yaşam koymaya severek razı olanlar ve Allah onlardan da razı olsun diyenler olmasa, sizler neye muhalefet edeceksiniz?
Bu güzel ülkenin her türlü nimetinden yararlanıp yine de bu ülkenin aleyhine çalışan yazarlar, çizerler, siyasetçiler, işadamları, bölücüler sizin hiç vicdanınız sızlamaz mı?
Bir de, ’“Demokrasiyi, gitmek istediği yer için, araç olarak kabul eden’” Tayyip Bey’’in, Menderesli posterlerin önünde poz vermesi yok mu?
Siyasi istismar için yarışma yapılsa, Oscar ödülünü bu istismarcılar alırlar!!!