ABD'nin Türkiye Büyükelçisi Robert Pearson, 22 Mart 2003 tarihli telgrafında kendi hükümetine şunları sorup izin istemektedir.(Wikileaks belgelerindeki bu konuya ABD itiraz edemedi!)
'Türk Generaller, Tayyip Erdoğan'ın davranışlarından büyük rahatsızlık duymaktadır. R.T. Erdoğan güçlü bir müttefikimizdir. Erdoğan, kendisine desteğin devamı halinde, Ortadoğu ve Irak dahil olmak üzere Türk Hava Sahasını, kara ve demiryolları ile Mersin ve İskenderun limanlarını kullanımımıza açacağını taahhüt etmektedir. Zaten zaman içerisinde bu imkanların büyük bölümü gerçekleşti. Bölgedeki hava hareketlerimize yeterince katkı sağlandı.
Ancak Türk Ordusundaki üst rütbeli subaylar tarafından sürekli olarak engellenmekteyiz. ABD menfaatlerine karşı çıkan Orgenerallerle ilgili dosyalar kripto ile gönderilmiştir. Bu bilgiler Erdoğan ile paylaşılmış olup, gereğinin değerlendirileceği teyidi alınıştır. Özellikle 17 Nolu klasördeki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinde büyük yarar vardır.'
Tekrar ediyorum, bu belgeler ve bilgiler ABD ve Türkiye tarafından yalanlanmadı.
Çok yakın zamanda bu belgelerin orijinal ekleri de yayınlanacaktır.
Zaten 2003 yılından itibaren yaşadıklarımız bu belgelerin gerçekliğini doğrulmaktadır.
Belgelerden anlaşılan gerçekler şudur;
*TC Başbakanı Erdoğan, yabancı bir ülkenin Türk Ordusunun Komutanlarına karşı planladığı komplonun uygulanması işini üstlenmiştir.
Bu andan sonra, hazırlanan sahte belgelerle, haklarında dava açtırılan Türk Komutanlar, yabancı bir ülkenin isteği ve menfaati üzerine tutuklanmışlardır.
*Başbakan Erdoğan, 1 Mart tezkeresinin TBMM'de reddedilmesine rağmen, ikinci tezkerenin kabul edilmesine kadar geçen sürede, TBMM'den almadığı bir yetkiyi kullanarak, yabancı askeri güçlerin Türkiye hava sahasını-karayollarını ve limanlarını kullanmasına izin vermiştir. Bu, Türk Milletinin iradesinin gasp edilmesidir ve çok ağır bir suçtur.
*Dolmabahçe görüşmesinde Erdoğan'ın, Yaşar Büyükanıt'ın önüne koyduğu yolsuzluk dosyalarının gerçek olduğu anlaşılmıştır. Şantaj yapanla, şantaj yapılacak derecede suç işleyen ikilinin, 'Devlet Görevlisi' oldukları için, bu görüşmeyi 'mezara kadar gizli tutmak' gibi bir lüksleri olamaz.
Orgeneral Büyükanıt bu konuda ve belgelerdeki suçlamalar için derhal yargılanmalıdır.
*Türk Ordusunun 'planlı-programlı' bir şekilde çökertilmesi, Genelkurmay Başkanı Özel Paşanın bilgisi ve onayı dışında yapılamaz.
Türk Ordusunun bu hale düşürülmesinin birinci derecede sorumluları Başbakan Erdoğan ve Özel Paşa'dır.
Belgelere dayalı bu bilgileri tarihe not düşmek için tekrar yazdım.
Türk Ordusunun Genelkurmay Başkanı Özel Paşa'ya iki bölüm halinde bazı sorular soracağım. Paşa, Türk Ordusunu AKP Ordusu haline getirmediyse bu soruların cevaplarını Türk Milleti ile paylaşmak zorundadır.
Her şeyin esas sahibi olan Türk Milletinden gerçekleri saklamak, en azından suça iştiraktir ve mutlaka hesabı sorulacaktır.
Özel Paşa, sakın bana 'Demokrasi var, biz konuşamayız. Biz Başbakan'a iletiriz, konuşursa ancak o konuşur' diye palavra atmayın.
54 bin kişinin katilinin her gün konuştuğu, Kandildeki canilerin her gün Türk Milletinin kafasına vurur gibi konuştuğu, Barzani denen eşkıyanın her gün konuştuğu, Altan Tan-Mehmet Metiner gibilerin her gün konuştuğu,
Cübbeli bilmem ne hoca gibi bir sürü din bezirganının her gün konuştuğu,
İlkokul terk bir hocanın CIA'nın kucağından her gün nutuk attığı bu ülkede, siz bilmeseniz bile, sizin haydi-haydi konuşma hakkınız var. Yüreğiniz yoksa çıkın, 'Korkuyorum' deyin, anlayalım.
Birinci Bölüm;
-Deniz Kuvvetlerindeki Komutanlar en verimli çağlarında niçin istifa ettiler?
-Hava Kuvvetlerindeki Komutanlar ve Pilotlar en verimli çağlarında niçin istifa ettiler?
-Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki, terörle mücadelenin en önemli birimi olan 'Helikopter' pilotları niçin istifa ediyorlar?
-Israrlı ilanlarınıza rağmen, profesyonel askerlik dediğiniz bölümlere, gençlerimiz niçin itibar etmiyorlar?
-Türkiye Cumhuriyeti şehirlerinde nasıl oluyor da, PKK denen çete, asayiş gücü oluşturup yol kontrolü yapabiliyor? Nasıl oluyor da vergi toplayabiliyor?
Bu sapıklıklara müdahale etme konusunda AKP Hükümeti senin elini kolunu bağladıysa çık, onu da Türk Milletine anlat.
-Tuzağa düşürülen komutanları korumadınız. Onlara 'Hukuk' desteği verdiniz mi? Geride kalan yavrular için 'Eğitim Desteği' gibi bir kısım insanlık görevlerinizi yerine getirdiniz mi?
İkinci Bölüm;
*Aldığı oy %4-5 olan bir partinin (alınan oyların en az yarısının silah zoru ve korkutma ile alındığını siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum) 'Kürtlerin Devlet Kurma Hakkı Var' demeleri bir hak oluyor da, geriye kalan % 95-97'nin
'Benim de Türk Devletini Koruma ve Böldürmeme' gibi bir hakkı olacağını kabul ediyor musunuz? Siz hangi taraftasınız?
*Kuzey Irak'ta Kürtler, Devletlerini kurdular. Suriye'de kuruyorlar. Türkiye ve İran'da kurmak için Barzani Başkanlığında toplantı düzenliyorlar. Bunların devlet kurma hakları var da, Irak'taki Türkmenlerin devlet kurma hakkı yok mu?
Siz hangi taraftasınız?
*Pilotunuz kalmadı, Kaptanınız kalmadı, Terörle mücadele edecek adamınız kalmadı. Siz TSK olarak bundan böyle 'Narkotik Polisi' veya KKK yani Kaçakçıları Kovalama Kuvveti mi oldunuz? Komutanızda TSK'nin ne hale geldiğini
görüyor musunuz?
Özel Paşa;
Emrindeki Korgenerallerin bulunduğu helikoptere ülke sınırları içinde, PKK ateş açtı, düşürmeye kalktı. Sen parmağını kıpırdatmadın, sadece
'Helikopterimiz, içindekilerle birlikte sağ-salim kaçmaya muvaffak olmuştur' diye açıklama yaptın. Lütfen bir silkin. Üzerinizdeki üniforma, İstanbul Belediye Bandosu üniforması değil, Atatürk'ün ordusunun komutanının üniforması!
Çık, bir basın toplantısı düzenle. Bu sorulara cevap ver. İçinden çıktığın Türk Milletini aydınlat. Başbakan Erdoğan-Obama-Barzani ile aynı paralelde düşünüyorsan hiç olmazsa onu anlat.
Bak Paşa, bu günler geçer. Erdoğan da yaptıklarının hesabını Bağımsız Türk Yargısı önünde verecektir.
Emekli olduktan sonra, eğer tutuklanmazsan Orduevinde, Hilmi Özkök gibi
'Tek Başına' oturmak istemiyorsan çık konuş.
Türk Milleti senin ne düşündüğünü, kimden yana olduğunu inan ki çok merak ediyor! Çatlatma bizi be ya!
İstikamet mikrofon ve Türk Milletinin önü. Marş, Marş…