Tayyip Bey bu aralar çok üzgün. Yüzünden düşen bin parça. Halbuki ABD’’ye ’“Kabile Reisi’” gibi, çoluğu çocuğu, kızı oğlu, akrabaları ile sülalece gelen tek lider sadece kendisiydi. ’¶Artık kendisine ’“SULTANIM’” diye seslenenleri bile duymuyordu. Neşesi yerine gelsin diye heyetine 40 araba kiralanmış, kaldıkları otele Divan Lokantası’’ndan 300 pide getirtilmişti. Başbakan’’a gazetecilerin soru sorması bile engellendi. Tüm bunlar bile Tayyip Bey’’in sinirlerini yatıştıramadı!
Bu üzüntü ve sinirlilik aynen adamlarına da sirayet etti. Lama Bülent’’i ’“tuu size’” o da yetmez, ’“yuu size’”den zaten hatırlıyoruz. Dünün darbesever Danışma Meclisi Üyesi (Kenan Evren kontenjanından) her devrin vazgeçilmez adamı Yozgat Yiğidi Cemil Çiçek de kendisine televizyonda soru soran gazetecilere sinirlenip, 27 Nisan’’da uyuyanlar için ’“HÖDÜK ADAMLAR’” tabirini kullanmış! ’“Ben darbelerde uyumam, Danışma Meclisi’’ne girer, demokrasinin gelmesi için Kamer’’le (Bugünün çiçek sulayan demokratı da 12 Eylül darbesinin anlı şanlı Danışma Meclisi üyesidir) beraber yılmadan çalışırım, ben diğerleri gibi HÖDÜK değilim’” dedi! (R.S)

Tayyip Bey’’in üzüntüsünün ve sinirli halinin ilk sebebi, son ABD ziyaretidir. Biliyorsunuz, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’’nin kararı üzerine, Tayyip Bey Büyükelçiyi geri çekti ve ’“Daha da Davos’’a gitmem’” gibi, ’“Amerika’’ya gitmem’” dedi. Demesine dedi de ’“zor oyunu bozar’” diye bir söz vardır. Sahip Obama ’“GEL’” deyince, önce Büyükelçi, sonra kendisi koşarak yani uçarak gittiler.

ABD’’ deki ilk can sıkıcı konu, Ermenistan ile olan açılımdı.

Tayyip Beyi, Ermenistan Cumhurbaşkanı ile yan yana oturttular ve ’“anlaşma olmadan kalkan ceza alır’” diye talimatlandırdılar.

Ermenistan kendini daha rahat hissediyor. Kaybedecek bir şeyi yok. 2,5 milyonluk bir ülke. Arkasında kendisine tam destek olan RUSYA var, ABD ise, Ermeni Lobisinin gücü sayesinde Ermenilere bizden daha yakın. Üstelik ufak bir politik çalımla, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine ciddi yara aldırmış. Bu yüzden ’“Peşin Satan Tüccar’” gibi oturuyor. Tayyip Bey ise, son ödeme tarihi ertesi gün olan ve parası olmayan borçlu gibi kıvranıp duruyor. Tek derdi var. 24 Nisan’’da Başkan Obama, ’“Soykırım’” kelimesini kullanmasın!

Bakın, özellikle ’‘Dış Politika’’da sonucu hesaplanmadan atılan adımlar, sizi nerelere getiriyor. Çok büyük laflar ederken, Bölge Lideri havasında gezerken, küçücük bir ülke sizi duvara sıkıştırıyor ve siz sesinizi çıkaramıyorsunuz. Bundan böyle Ermenistan ile ilişkiler, ABD Dışişleri Bakanı üzerinden, ’“Dış Politikada Sıfır Problem’” mucidi Ahmet Davutoğlu ile yürütülecek. Türkiye, Ermenistan işgali altındaki 7 Bölge’’deki Azeri topraklarından geri çekilme şartını da 2 bölgeye indirdi. ’“Aglam ve Fuzuli’” bölgelerinden çekilmeyi Ermenistan zaten daha önce kabul etmişti! Tıpkı AB’’ye girdik diye, güpegündüz Ankara’’da havai fişek patlatıldığı gibi, yakında ’“Ermenistan işgaline son verdirdik’” diye bayram ederlerse hiç şaşırmayın! İ.Melih Gökçek’’e bir telefon, haydi havai fişekler ve eller havaya’…

İkinci sıkıntı nedeni ise; İran ile ilişkiler

Tüm dünya, İran’’ın nükleer silah üretmesine karşı ve bunun için İran’’a yaptırım uygulamasının arttırılmasını istiyor. İki ülke İran’’ın yanında. Türkiye ve Brezilya!
Tüm medeni ülkelerin, İran’’a yaptırım uygulanması konusunda, bölge lideri iddiasında olan Tayyip Bey’’i yalnız bırakmaları, onu fazlasıyla üzdü. Brezilya Devlet Başkanı’’nın 20 bin kilometre uzaktan verdiği destek de Tayyip Bey’’i rahatlatamadı.
Tayyip Bey, bu duruma nasıl düştü?
Bölgemizde gözü ve hesabı olan emperyalist devletler, en mükemmel din olarak indirilmiş dinimiz İSLÂM’’I tahrif etmek ve maddi olarak zenginleşmek derdinde olan Cemaatler ve tarikatlar, Devlet düşmanı eski Maocu, yeni liberaller, İran’’daki rejim benzerinin özentisi içinde olan dinci basın, bölücüler, Başbakan’’ın Kürtçü danışmanları ve üzerlerinde birilerinin parasını taşıyan (kaynağı belirsiz) sonradan olma iş adamları, hazırlanan bir planın bilerek veya bilmeyerek ortağı oldular.
Öncelikle;
Tayyip Bey’’i KÜRTÇÜLÜK KUYUSUNA attılar
Geldiğimiz noktaya bir bakın. Ülkenin bir bölümünde, Askeri garnizonlar ve emniyet binaları haricinde TÜRK BAYRAĞI göremezsiniz. Esnaflar dükkanlarına bayrağımızı asamıyorlar, astıkları an AKP’’nin şımarttığı bu soysuzlar, cam çerçeve indiriyorlar, benzin dolu şişelerle dükkanları, otobüsleri içindeki insanlarla beraber yakıyorlar. Nevruz’’da her taraf bebek katili ve uyuşturucu kaçakçısı, 40 bin insanımızın katilinin afişleri ve örgüt paçavraları ile donatıldı, Tayyip Bey’’den, ’‘Kasımpaşalı Delikanlı’’dan ses yok! Tayyip Bey bu çirkef kuyusundan çıkmaya çalışıyor.
İkinci olarak;
Tayyip Bey’’i ERMENİSTAN KUYUSUNA attılar. Ermenistan’’la o meşhur protokolleri imzalamaya mecbur ettiler. Azerbaycan’’ la aramızı açtılar. Cumhuriyet tarihinde en fazla sayıda devlet, AKP iktidarında bizi soykırımcı ilan etti! Ne işine gelir, Ermenistan’’la o protokolü imzalama işinin içine girersin?Bu işe girdiğin an, Ermenistan kuyusuna girmiş oldun. Şimdi bu çirkef kuyusundan da çıkmaya çalışıyorsun.

Üçüncü olarak
;
Tayyip Bey’’i İRAN KUYUSUNA attılar.
Bu kuyu diğer ikisinden de tehlikeli ve derin. Hem bizi, hem de tüm bölgemizi felakete sürükleyecek kadar korkunç. Tayyip Bey buradaki tehlikenin farkında bile değil.
İnsan, yaptığı hata ve kötülüklerin faturasını hiç beklemediği yerden alır. Eğer bu hataları inat, kibir ve bilgisizce sürdürürseniz, sonunda hesabı çok ağır ödersiniz.
Tayyip Bey’’in çok itibar ettiği, belediye seçimlerinde dizinin dibinde oturduğu Cübbeli Ahmet Hoca’’ya (Jet-ski’’ci) sorduk. Tayyip Bey bu durumdan nasıl çıkar?
Hoca; ’“ İsrail’’in elini kolunu bağlamak için bir dua vermiştim. O duayı, mübarek Ramazan ayına kadar her gün 1200 defa okusunlar, bu üç kuyudan da çıkarlar!’” dedi.
Hocaya tekrar sorduk; ’“Yüce Divan’’dan kurtaracak bir duanız var mı?’”
Hoca; ’“O konuda kimse bir şey yapamaz. Cenabı Allah, İlahi Adaleti ve Yüce Divanı engelleyecek bir dua yaratmadı.’”(R.S)

Gördüğünüz gibi, bundan sonra Tayyip Bey’’i, bizim Bergamalı Hüsnü bile Şenlendiremez!

Not:
Yanında (R.S) işareti olan paragraflar, yazarın yakıştırmalarıdır. Saygılarımla.