Kara kaşlı, kara gözlüydü…
Kahramanlar'ın pek güzel kızıydı…
Ele avuca sığmayacak kadar hareketliydi…
Büyümüş de küçülmüş tavırlarıyla…
Daha küçükten mahallenin delikanlı kızı olmuştu…
Erkek çocuklarını kızdırır…
Kafasına esti mi, büyüklere bile diklenirdi…
Kendi deyimi ile 'Özgür Ruh' idi…
Dört yaşında babasını kaybetti…
Annesi yanında, dedesinin kanatları altında büyüdü…
***
Akıl yaşı başa geldiğinde…
Tek kelimeyle 'siyaset' dedi…
Deniz Baykal'a hayrandı…
İş hayatına çok erken atıldı…
Devrimci hareketin içinde olmak hayaliydi…
Dedesi O'nun iş hayatında erken uçmasını istedi…
O da dedesinin yüzünü kara çıkarmadı…
Tekstil sektörüne balıklama daldı ama…
Siyaset aşkı hiç küllenmedi…
Bir gün muradına erdi…
Mal almak için gittiği İstanbul'da Deniz Baykal'la tanıştı…
Ardından…
Efsane bakan Mahmut Türkmenoğlu'yla…
Siyaset…
Karagözlü kızın kanına girmişti bi'kez…
***
İnsan yetiştirmeyi seven Mahmut Türkmenoğlu…
İzmirli O kızı politikacı yaptı…
SHP'ye kaydoldu, ilçe ziyaretleriyle politikayı koklamaya başladı…
Kürsüden ilk siyasi konuşmasını Narlıdere'de yaptı…
Mahmut Türkmenoğlu…
O kara kıza…
Devlet Baba'yı, siyaseti ve hükümet sistemini öğretti…
CHP, yeniden kurulunca yeni adresi belli olmuştu…
***
Evlendi; çok mutlu oldu…
Politikadan beklentisini soranlara hep aynı cevabı veriyordu:
'Daha özgür, bağımsız ve aydınların yönettiği bir Türkiye istiyorum!'
O günleri anlatırken…
'Şıh uçmaz, mürit uçurur' özlü sözüne inandığını saklamıyordu…
Ardından da ekliyordu:
'Biz de iyi mürittik yani!'
***
1998'de CHP'de Parti Meclisi'ne seçildi…
Rüyaları gerçek oluyordu…
2004'e kadar PM Üyesi olarak kaldı…
2002 seçimlerinde…
CHP, O'nu İzmir'in listelerinde dokuzuncu sıraya koydu…
Deli gibi çalıştı; sekizinci aday vekil oldu; O kaldı!
***
Sevdalanmış; dünya evine girmişti, o arada…
Sevdiği adamla el ele verdi; birbirlerine mutluluk aşıladılar…
Hoş, hala da öyleler ya…
2014 yerel seçimlerinde Balçova'yı yönetmeye talip oldu…
Partisi aday göstermedi; gönlü kırıldı…
O gönül kırıklığını…
Altıok'un çatısına hissettirdi…
Yine de 'Siyaset Sevdası'na toz kondurmadı…
İzmir'e ve İzmirlilere faydalı olmak için…
İlle de siyaset yapmaya gerek yoktu…
Kendini işine (hizmet sektörü) verdi; mutluydu ama…
Siyaseti 'Özlemiyorum' dese bile, kimselere inandıramadı!
***
Özgün ifadesiyle…
Kıymetinin bilinmemesi güzel politikacıyı üzmüştü…
Önce hizmet sektöründen çekildi…
Dubaili bir dostun desteğiyle…
Tekstilde 'geri dönüşüm' işine adım attı…
Yakışıklı eşiyle birlikte…
(Politikayı unutmadan ve unutturmadan…)
Bir kez daha hayatın zorlu ve dikenli yollarında…
Yeni kapılar açtılar ardı ardına…
O kaplar açıldıkça, mutluluktan bayram ettiler…
***
İş aleminde el ele vermenin hazzını yaşadılar…
Tek prensipleri vardı:
'İnsan sevgisini öne çıkarmak…'
İslam alimi Şeyh Edebali'nin…
Damadı Osman Gazi'ye nasihatı…
'İnsanı yücelt ki, devlet yücelsin' sözünü şiar edindiler…
Geri dönüşüm işinden kazandıkları her kuruşu…
Pandemi ve İzmir Depremi'nde…
Hayatları tepetaklak olanlar için harcadılar…
Üstelik hala harcamaya devam ediyorlar…
Şu ana kadar…
İhtiyaç sahibi 'tek kişi'yi bile geri çevirmediler…
Kalpleri heyecanlı…
Duyguları ortak…
O güne kadar bi'kez bile görmedikleri kişilere el uzatıyorlar…
***
Sizleri, bugün…
Belki de hiç karşılaşmadığınız…
Hatta…
Hiç tanışmadığınız…
Yaptıkları yardımları sadece gönüllerinde saklayan…
Kalbi zengin…
İzmirli Semra – Serhat Kayacan çiftini tanıtmak istedim…
Şimdi…
Bir vakıf kurma hayallerinin gerçekleşmesini iple çekiyorlar…
İsimlerinin ilk hecelerini birleştirip…
'SemSar Vakfı'nın…
İzmir'e çok ama çoook yararlı olacağına gönülden inanıyorlar…
Çocukları yok…
Ama ne kadar ihtiyaçlı çocuk varsa hepsi Onlar'ın evlatları…
Öğrenci bursunda rekora koşuyorlar…
Ağırlıklı kızlardan oluşan…
500 öğrenciye burs dağıtıyorlar…
Bunları bugünkü geri dönüşüm şirketi sayesinde yapıyorlar…
Ve diyorlar ki:
'Biz bu dünyaya veda etsek de vakfımız yüzlerce öğrenciye el uzatmaya devam edecek… Türkiye'nin yeni nesilleri ihtiyaçlı doğmasın diye çırpınıyoruz…'
Zaten…
Semra Aksakal Kayacan da…
Bu 'manevi' değerlerin yaşatılması için…
'Siyasete az ara…' diyecek kadar…
'Alın gençler, kalbimiz sizin olsun…' heyecanını yaşıyor ve yaşatıyor…
Bitiriyoruz…
Semra-Serhat Kayacan çiftinin…
Hayallerine yetişmek zor…
Her şeyi ile ücretsiz bir Kız Yurdu ile…
Bir Çocuk Köyü sırada…
(Çocuk Köyü'nün özelliği muazzam… Belli bi'yaşa gelip köye veda etmek yok… Eğitimi tamamlayan, belli bir süre boyunca, bu köye gelen yeni çocuklara profesyonel ağabey ve ablalık yapacaklar…)
Zaman çabuk geçiyor…
İzmirli güzel kalplı Semra ve Serhat…
Kalplere akan 'mutluluk şerbeti' olmaya…
Dünden hazırlar…
Ve niyazları şöyle:
'Hayat sarkacımız duruncaya kadar gençler ve çocuklar için çalışacağız… Dileriz, ellerinden tuttuklarımız da, kendilerinden sonra gelen ihtiyaç sahipleri için kanatlanırlar…'
Nokta…
Sonsöz: 'Madem herkes ettiğini bulacak; iyilik edin o zaman… / Hz. Mevlana…'