Denize sıfır parseller de var... İzmir'de 2 milyarlık satış! Denize sıfır parseller de var... İzmir'de 2 milyarlık satış!

Muhittin AKBEL / EGEDESONSÖZ – Artan inşaat maliyetleri, arsa sıkıntısı, krediye erişim güçlü gibi sorunlarla Türkiye'de inşaat sektörü durma noktasına geldi. Vatandaşın ağırlaşan ekonomik şartlar nedeniyle konut almayı hayal bile edemez hale gelirken, Türkiye çapında iş yapan 400 bin müteahhidin önemli bir kesiminin artık başka sektörlere kaydığı ortaya çıktı. Bazı müteahhitlerin de inşaat yapabilmek için dış ülkelere açıldığı öğrenildi.

O KADAR MÜTEAHHİDİN İŞ YAPAMAMASI, EKONOMİMİZ AÇISINDAN CİDDİ SORUNDUR
Müteahhitler Federasyonu Başkanı ve İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Kahraman, memleketin her köşesinde yapı üreten 400 bin müteahhidin yüzde 75'inin, yani 300 bininin sektörde faaliyetini dondurup başka sektörlere yöneldiğini açıkladı. Başkan Kahraman, İzmir Ticaret Odası İnşaat Grubu'na kayıtlı 10 bin üye olduğunu hatırlatarak, 'İzmir'den yurt dışına gitmek zorunda kalan az sayıda meslektaşımız var' dedi ve sektörün durumunu Egedesonsöz'e şu sözlerle değerlendirdi:

'İzmirli müteahhitler arasında yurtdışına iş yapmaya giden arkadaşlarımız var ama sayısı çok fazla değil. Türkiye ortalamasının altında bir sayıda yurtdışına gidiş söz konusu. Fakat şunu söyleyebilirim ki, inşaat sektöründe ciddi bir durgunluk var. Müteahhitlerimiz iş yapmıyor. İş yapamayan müteahhitlerin oranı yüzde 75'e ulaştı. Yani mevcut yapının yüzde 75'i, diğer bir deyişle dörtte biri çalışmıyor. Bu müteahhitlerin önemli bir kısmı, farklı sektörlere yöneldi, iş alanını değiştirdi. Türkiye genelinde 400 bin müteahhit olduğunu kabul edersek, bunun 300 bininin iş yapamaması, ekonomimiz açısından da ciddi bir sorundur.'

MÜTEAHHİT SATAMAYACAĞI KONUTU NEDEN YAPSIN?

MÜFED Başkanı İsmail Kahraman, bu tıkanıklığın sebeplerini şöyle dile getirdi:

'İnşaat maliyetleri anormal yükseldi. Buna paralel olarak arsa maliyetleri de inanılmaz arttı. Üçüncüsü, arsa yok! En önemlisi, vatandaşın alım gücü yok. Dar gelirli vatandaşlarımız için küçük ve orta ölçekli konut yapmaya kalksanız, o konutları satın alacak bir ekonomisi düzgün kimse yok. Üstelik vatandaş krediye ulaşamıyor. Yüksek faizle kredi çekmesi mümkün değil, mümkün olsa bile bu kez verilen kredi miktarı düşük kalıyor, limit artırılmıyor. Tüm bunları üst üste koyduğunuzda ne konut üretimi mümkün olabiliyor, ne de konut alımı… Kısa mesafede bu kara tablonun düzelmesi de mümkün görünmüyor. İnşaat sektöründeki bu durgunluğun 2025'in sonuna kadar devam edeceğini öngörüyoruz. Bu arada müteahhit arkadaşlara şunu söylüyoruz; proje hazırlığınızı yapın, piyasa biraz rahatladığında bir talep oluşacak ve talep geldiğinde biz de hazır durumda olalım. Ülkemizin şu gerçeğini de unutmamak lazım. Ülkemizdeki yapıların yüzde 65'inin, maalesef riskli yapı olduğunu biliyoruz. Bu riskli yapıların bir an önce dönüşmesi lazım. İnsanlar güvenli bina arıyor. Finansa erişim biraz kolaylaşsa, inanılmaz bir konut talebi olacak.'

TARIM VE ORMAN VASFINI YİTİRMİŞ ALANLAR ŞEHİRLERE KAZANDIRILSIN
Bugün itibariyle satılan bir konut için ödenen paranın en az yarısının, arsa payı olduğuna vurgu yapan Başkan İsmail Kahraman, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na 'Rezerv konut' önerisinde bulundu:

'Bugün satın aldığınız bir konutun fiyatı 5 milyon liraysa, bunun en az 2,5 milyon lirası arsa payıdır. Bunun yanında inşaat malzemelerinin fiyatları da yüksek. Bu iki büyük sıkıntıya yönelik, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile belediyelere önerimiz var. Diyoruz ki bakanlığa; arsa üret ey bakanlık! Tarım ve orman vasfını yitirmiş olan alanları şehirlere kazandıralım! Bu arsaları da ihaleye çıkıp satmayalım; bakanlık desin ki, kardeşim ben arsa ürettim, al bu arsayı şu makul fiyattan al ve bana 1000 tane konut üret! Bakanlık olarak ben de bu konutları kentsel dönüşüm bölgelerinde riskli yapısını değiştirmek isteyenlere rezerv konut olarak vereyim! Öyle ya, vatandaşın parası yok, bu nedenle mevcut riskli yapısını değiştiremiyor, yenileyemiyor! Bu sistemle hem dar gelirliye konut sağlanmış olur, hem de kentsel dönüşümün rezerv konutları olur. Rezerv arsa alanını hep konuşuyoruz, ama biz rezerv konuttan bahsediyoruz. Bakanlık, bu yöntemle ürettiği arsayı kat karşılığı kendisi vermiş olacak. Bakanlığın kasasından hiç para çıkmadan büyük bir sorun çözülecek. Arsa maliyeti yüzde 30 oranında düşünce, vatandaş da çok ucuza konut sahibi olma imkanına kavuşacak. Dar gelirli vatandaş, ne acıdır ki konut alamayacak hale geldi. Böyle bir yöntemle dar gelirlilerin ev sahibi olması mümkün olabilecek.'

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNE: ALT ÖLÇEKLİ PLANLARI ACİLEN YAPIN
Müteahhitler Federasyonu Başkanı İsmail Kahraman, İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne de çağrıda bulundu:

'Büyükşehire de bir çağrım var. O çağrımız da şudur: İzmir'in onaylanmış olan 1/100 binlik planlarında kentsel gelişim alanları var. Bu genişleme alanlarının alt ölçekli planlarının acilen yapılması lazım. Şehrin nerelere doğru büyüyeceği, daha önce imar hakkını kazanmış olan ve alt ölçekli planların yapılması gereken yerler var; Menderes, Torbalı gibi… Buralar imara yeni açılmış olmayacak, zaten imarlı bir alan ama plan gerekiyor. Bu planlar neden yapılmıyor? Söz konusu planlar yapılırsa arsa üretilir ve çanağın dışında üretim olursa, merkezdeki dönüşüm de hızlanmış olur. Ben meseleye, merkezdeki riskli yapıların dönüşümü olarak bakıyorum. Çünkü yaşadığımız depremlerde hem malımızı hem canımızı kaybediyoruz. Depremde oluşan riskli yapıları dönüştüremedik 4 yıl içerisinde. Yerelde belediyelerin, merkezde bakanlığın arsa üretme konusunda hassasiyet göstermeleri gerektiğini savunuyorum. Yapılarının yüzde 65'i riskli olan bir ülkede, demir, çimento, seramik, cam gibi ürünlerin fiyatlarını da serbest ekonomi var diye başıboş bırakamayız. Bu anlamda fırsatçılara yönelik ciddi denetimler yapılmalı. İnşaat üretiminin lokomotifi olan biraz önce saydığım ürünleri gerekiyorsa, devlet kendisi üretsin.'