Büşra ÇETİNKAYA / EGEDESONSÖZ – İzmir Ticaret Borsası (İTB) koordinatörlüğünde, 2024/25 Ege Bölgesi pamuk ekili alanların belirlenmesi ve ürün rekolte tahmini açıklandı.

İzmir Ticaret Odası, Ege İhracatçı Birlikleri, Söke Ticaret Borsası, Aydın Ticaret Borsası ve Tariş Pamuk ve Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifleri Birliği iş birliğinde Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü ile yapılan protokol dahilinde gerçekleştirilen 2024/25 rekolte tahmin çalışmaları sonucunda mahlıç pamuk üretiminin 189 bin ton olacağı tahmin edildi.

Katılımcılar arasında İTB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent Uçak, Ege Tekstil Ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Tolga Uskuç, Tariş Pamuk Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Şimşek, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Prof. Dr. Mustafa Bolca yer aldı.

Atık sular için yeşil çözüm! Atık sular için yeşil çözüm!



UÇAK: NE PAMUK ÜRETİCİSİ MUTLU NE TÜCCAR!
İTB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent Uçak yaptığı konuşmada şunları söyledi:

'Geçtiğimiz sene sözlerime şu cümleyle başlamıştım. 'Bugün burada mutlu bir şekilde, yüzlerimizin gülerek yeni sezona keyifle başladığımızın haberini vermeyi çok isterdim.' demiştim. Aradan tam bir yıl geçti. Peki ne değişti? Hiçbir şey! Aynı cümleyi tekrar ediyoruz. Yıllardır her ortamda, siz değerli basın mensuplarının aracılığıyla dile getirdiğimiz, artık anlamını yitiren sözler oluştu. Pamuk stratejik ürün, pamuk beyaz altın, pamuk yüz binlerce insanımızın geçim kaynağı, pamuk demek katma değer demek, pamuk demek milli ekonomi demek, pamuk demek iplik demek, tekstil demek, hazır giyim demek, pamuk demek ihracat demek, ülkeye döviz kazandırmak demek arkadaşlar. Ancak, kelimelerin anlamını yitirdiği yerdeyiz. Ne pamuk üreticisi mutlu, ne çırçırcı, ne tüccar, ne iplikçi, nede sektörün diğer paydaşları. Herkes mutsuz! Hiçbir paydaşın mutlu olmadığı bir ortamda üretim ve ticaretin sürdürülebilir olması da beklenemez.
Peki pamuk sektörü neden son yılların en kötü dönemini yaşıyor, gelin biraz bunu konuşalım. Hepinizin bildiği gibi, ülkemizde son dönemde kontrol altına alınmış, ancak açtığı yaraların etkisi devam eden bir yüksek enflasyon faktörü var.

'ENFLASYON PAMUK DEĞER ZİNCİRİNİN HER AŞAMASINDA MALİYETLERİ ARTIRDI
Enflasyon pamuk değer zincirinin her aşamasında maliyetlerin artmasına neden oldu. Ancak, pamuk fiyatları bu enflasyondan sanki etkilenmemiş gibi yerinde saymaya devam etti, hatta ara ara geriledi.
Bakınız, 2023 yılında pamuk üretim maliyeti ortalama 25 tl seviyelerindeyken bu yıl maliyetler verime göre değişmekle birlikte 28-32 TL bandında seyrediyor. Ortalama maliyet artışı yaklaşık yüzde 17. Borsadaki mahlıç yani çekirdeksiz pamuk fiyatına baktığımızda geride bıraktığımız sezon ortalaması 53 TL seviyesinde.
Yeni mahsul 41 renk pamuk ise 58 TL'den işlem görüyor. Gelin bir de dünya fiyatlarına bakalım.
Cotlook a indeks 61 TL ve ABD memphis pamuk fiyatları 63 TL sevilerinde. Yurt dışıyla fiyat farkımız bazı kalitelerde 10 TL'ye yaklaşıyor. Tabi hal böyle olunca ihracat artmaya başladı ve bu sezon neredeyse 300 bin tona ulaştı. Buna karşın aynı dönemde 760 bin tonun üstünde ithalatımız oldu. Geçtiğimiz sezon ortalama 2,03 dolardan pamuk ithal ederken, ortalama ihraç fiyatımız 1,91 dolar oldu. 1,5 milyon tonun üstünde tüketimimiz olan bir piyasada, yurtdışına ucuza pamuk satıyor, karşılığında ise yine yurtdışından pahalıya pamuk alıyoruz. Diğer taraftan, uzun yıllardır gururla andığımız ve dış ticaret fazlası veren hazırgiyim ve konfeksiyon sektörünün de zor zamanlar geçirdiğinin altını çizmek isterim. Ocak-Eylül 2024 döneminde geçen yılın aynı dönemine göre Türkiye hazırgiyim ve konfeksiyon ihracatımızda %8,5 oranında azalma yaşanmıştır.
Bunu takiben, hazırgiyim ihracatının genel ihracattaki payı da geçen yılın aynı dönemine göre %7,1 düşmüştür. Benzer şekilde Türkiye'nin tekstil ve hammaddeleri ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre %2,2 gerilemiştir. Herhalde bu veriler, pamuk sektörünün sorunlarının sadece pamuk üretiminden ibaret olmadığını, üretimde yaşanan bir sorunun sektörün tüm bileşenlerini olumsuz etkilediğini göstermek için yeterli olacaktır.
Pamuk, ekonomik katkıları, istihdam yaratma potansiyeli, sanayiye desteği ve stratejik önemi nedeniyle sürdürülebilir şekilde desteklenmesi gereken bir üründür. Ancak, ülkemizin içinde bulunduğu enflasyonist ortamda bu desteklerin yeterli olmadığını belirtmek zorundayım. Her şeyden önce kütlü pamuk prim desteğinin son üç yıldır 1 lira 60 kuruş sevisinde kalması ve hiç artmaması üreticimizde ve bizlerde hayal kırıklığı yarattı.
Üretim maliyeti kilo başına ortalama 30 lira olan kütlü pamuk güncel piyasada ortalama 23 liradan alıcı buluyor.

'ÜRETİCİ MALINI MALİYETİN ALTINDA SATMAK İSTEMİYOR'
Üretici ise haklı olarak malını maliyetin altında satmak istemiyor. Piyasanın düzelmesi ve üreticinin zarar etmemesi için geçtiğimiz yıl talep ettiğimiz kilogram başına 5 liralık prim desteğini, yeterli olmamasına rağmen arttırmadan bu sene de talep ediyoruz. Üreticinin zarar ettiği bir ortamda tarımı konuşmanın pek bir anlamı yok maalesef. Bizim yüzümüzün gülmesi için önce üreticimizin yüzünün gülmesi lazım. Uzun yıllardır yapılmakta olan pamuk rekolte tahminlerinin başarılı sonuçlar vermeye devam ettiğini belirtmek isterim.
Sektörün tüm paydaşlarının merakla beklediği 2024/25 sezonu Ege Bölgesi rekolte tahmin sonuçlarını açıklıyorum. Çalışma sonuçlarına göre; bir önceki sezona göre bölgemizde pamuk ekim alanlarının yüzde 10,30 oranında artarak 115 bin hektara yükseldiği tahmin edilmiştir. Ortalama kütlü veriminin geçen yıla göre yüzde 4,6 azalarak dekarda 420 kilogram olması beklenmektedir. Buna göre kütlü üretiminde 484 bin ton olacağını öngörüyoruz. Yeni sezonda çırçır randıman oranının yüzde 39 olacağı ve bu randıman oranı ile mahlıç pamuk üretiminin 189 bin ton olacağı tahmin edilmektedir. Sonuçların başta çiftçilerimiz olmak üzere tüm sektöre hayırlı olmasını temenni ediyorum.'

USKUÇ: DESTEKLERİN EN AZ OLDUĞU GÜNLERDEYİZ
Ege Tekstil Ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Tolga Uskuç, konuşmasında 'Ekebilecek dikebilecek suyumuz güneşimiz var. Çiftçiye destek belki tam anlamını bulmuyor. İşler gidemediğinde, çiftçi ayakta duramadığında destek olmak lazım. Desteklerin en az olduğu günlerdeyiz. Ne kadar hammmade var, ne kadar arz olabilir, beklentilerde herkesin tahminleri var. Uzun süren çalışmalarla bunu rakamsal olarak ortaya koyabilmeli. Devletimize stratejik olarak doğru noktaları aktarmanın da önemli olduğunu düşünüyoruz' dedi.

BOLCA: GEÇEN YILA GÖRE HASTALIK VE SU EKSİKLİĞİ HİSSEDİLDİ
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Prof. Dr. Mustafa Bolca, '2000 yılından beri borsamız ve paydaşlarıyla beraber çalışmaları yürütmekteyiz. Öğrencilerimiz için de çok değerli bilimsel çalışmalar ortaya çıkıyor. Yıl genelinde devam eden sıcak hava, bazı bölgelerimizdeki su noksanlıkları, bu yıl Denizli bölgesindeki yağan yağmur ve akabinde sıcak havadan sonra birtakım hastalıklar oluştu. Bu yıl geçen yıla göre hastalık ve su eksikliği hissedildi. Bazı yerlere yeterli su verilemedi barajlardaki eksiklikten dolayı. Bu yıl pamuk veriminde bir düşüş oldu. Yüzde 4-5 civarında. Bu yıl ekim alanlarında 104 binden 115 bin hektarlık alan artışı oldu. Genelde İzmir bölgesinde bu artış. Mısır ve buğday ekiminden kaçarak, pamuk ürününe dönüş yaptı geçmişte olduğu gibi. Buna rağmen verimde artış olmadı' şeklinde konuştu.

UÇAK: DESTEĞİN ŞİMDİ VERİLMESİ LAZIM
Son olarak Bülent Uçak, 'Yerli tohuma destek verilmesi gerekiyor. Son üç yılda bizim ülkemizde her şey 4-5 ile çarpılıyor. 1.60 TL destek yeterli değil. Birileri bizden ucuza alıyor, çok büyük para kazanıyor demiyorum. Sektörün tamamında genel bir sıkıntı var. Ümit ediyorum ama kolay bir süreç değil. Ayakta kalma süreci bu. 2025'e kadar düzlüğe çıkma sözü veriliyor ama o zamana kim kalır bilmiyorum. Desteğin şimdi verilmesi lazım. Belirli bir kriter olması lazım. Dünya üreticisini desteklerken biz desteklemiyoruz. İhracatın ihracat olduğu dönemde, amiral gemiliğini yapmış bir sektörden bahsediyorum' ifadelerini kullandı.