Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ - İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener ESİAD 3’üncü Yatırım Zirvesi’nde konuştu.
HEP BİRLİKTE ÇALIŞMAMIZ GEREKTİĞİNE İNANIYORUM
Birlikte çalışımının önemine vurgu yapan Özgener, “Küresel olarak, siyasi ve ekonomik konjonktürün çok hızlı değiştiği bir dönemden geçiyoruz. Bugün geldiğimiz noktada ülkelerin ekonomik, sosyal ve çevresel dayanıklılığı bir bütün olarak yatırımların ön şartı olması nedeniyle çok daha önemli hale geldi. Jeopolitik risklerin arttığı, büyümenin hız kestiği ve Amerika Birleşik Devletleri yeni yönetiminin dış ticarette korumacılık politikalarına yönelmesinin beklendiği bir dönemde, Türkiye ekonomisinin dayanıklılığını artıracak politikalara ve uygulamalara her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Günümüz ekonomisinde rekabet, hem neo-liberal politikaların sonucu olarak, hem de az önce değindiğim konjonktürel sebeplerden ötürü gittikçe artan bir hız ve dinamizm gerektiriyor. Öte yandan, ekonomilerin ve rekabetin itici gücü olan yaratıcı özgürlük ortamı demokratik yaşam alanlarında var olabiliyor. Demokratik bir yaşam alanı ise, sürekli diyalog ve toplumsal uzlaşı sonucu oluşabiliyor. Bu noktada demokrasi ve ekonomi arasındaki ilişkide sivil toplumun ve özel sektörün önemine vurgu yapmak isterim. Ekonomi ile demokratik ortam arasında özel sektörün sivil toplum temsilcileri olarak bizler; önemli bir köprü görevi üstlenmek durumundayız. Bu bizim bireysel ve kurumsal sorumluluğumuz. Türkiye Ekonomisini dünya koşullarında rekabetçi bir düzeye getirirken, özgürlükçü ve yaratıcı ortamın garantisi olan bağımsız ve tarafsız kamu kurumları, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları arasında iletişim sürecinin aksatılmaması, uğraş ve çabanın her ortamda devam etmesi gerekiyor. Her kesimden gelen çözüm önerilerinin müzakere edilip, ekonomik ve sosyal dengeleri gözeten akılcı bir küresel rekabetçilik çizgisine getirilmesinde hep birlikte çalışmamız gerektiğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.
ÖNEMLİ KATKILAR SAĞLAYACAKTIR
Dünya genelindeki rekabete dikkat çeken Özgener, “Bugünün dünyasında demokrasi ve ekonominin karşılıklı ilişkisinin doğru bir şekilde işlemesinde hukukun üstünlüğü, şeffaf yönetim ve toplumsal güvenin gerek şart olduğuna tanık oluyoruz. Alınan ekonomik kararların eşitsizliklerin azaltılmasına katkı sağlayacağına dair umut ve inanç sadece, hukuk ve adalete güvenin olduğu toplumlarda artabilir. Demokrasi, ekonomik büyümeyi teşvik edecek şekilde istikrara ve yatırım ortamına katkı sağlarken, güçlü bir ekonominin ve bağımsız ekonomik aktörlerin de demokrasinin güçlenmesine katkıda bulunması gerektiğine inanıyoruz. Bu simbiyotik ilişki ülkelerin çağdaş dünya gerçekleriyle eş hizalanmasında önemli katkılar sağlayacaktır. Bu çerçevede; izninizle ülkemiz ve İzmir özelindeki yatırım ortamından da kısaca bahsetmek istiyorum. 2024'ün ilk 9 ayında ülkemizdeki Uluslararası Doğrudan Yatırım girişleri 7,7 milyar dolar olarak gerçekleşirken, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8 artış gösterdi. Yatırım sermayesi girişlerinde, en fazla payı yüzde 22 ile toptan ve perakende ticaret sektörü aldı. Bilgisayar, elektrik-elektronik ve optik ürünler imalat sektörü ise yüzde 11 ile dikkat çekici bir artış yakaladı. Yatırımın geldiği ülkeler arasında Hollanda en büyük payı aldı, ardından Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri geldi. Bu bağlamda, 2025 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda açıklanan; kamu yatırımlarının verimli sektörlerde yoğunlaştırılması, katma değeri yüksek yatırımların teşvik edilmesi, enerji bağımlılığını azaltacak politikaların ve yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesinin öncelikli hedeflerimiz arasında yer alması gerektiğine dikkat çekmek istiyorum. Bu alanlarda yoğun çalışmalar sürdürülürken, dijital dönüşüm ve yeşil ekonomi alanındaki gelişmeleri de dikkate alarak küresel rekabet gücümüzün arttırılması gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.
SANAYİLEŞME STRATEJİSİNE UYUMLU OLARAK PLANLANMASI GEREKTİĞİ KANAATİNDEYİZ
Enflasyona da dikkat çeken Özgener sözlerini şu ifadelerle sürdürdü;
Ayrıca, özellikle yabancı sermayenin ülkemize daha fazla çekilebilmesi için yatırımcılara sunduğumuz imkanların daha net ortaya konulması gerektiği kanaatindeyim. Yüksek enflasyon ortamından çıkılmasıyla birlikte hızla yerli ve yabancı üretken yatırımlara yönelmek zorundayız. Vergi sisteminin ve akılcı teşvik programlarının yatırımlar üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu biliyoruz. Vergi ve teşvik politikaları; yatırımcıların kararlarını doğrudan etkileme gücüne sahip. Bu politikaların sık sık değişmemesi, vergi sisteminde yatırım dostu düzenlemelerin yapılması ve yatırım teşvik sisteminin de Türkiye’nin Sanayileşme Stratejisine uyumlu olarak planlanması gerektiği kanaatindeyiz. Ülkemiz ekonomisi zorlu bir süreçten geçse de, ülkemizin geleceğine ve yüksek potansiyeline inanıyor, İzmir Ticaret Odası olarak tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinde birçok yeni projeye liderlik etmeye devam ediyoruz. İzmir’i; ticaret ve yatırımlar açısından çekim merkezi ve yaşam kalitesini sürekli artıran bir kent haline getirmeye, paydaşlarımızla birlikte değer yaratmaya, kaynakları etkin bir şekilde kullanarak geliştirdiğimiz yenilikçi ve özgün projeler ile üyelerimizin ticari faaliyetlerini kolaylaştırmaya çalışıyoruz. Yatırımları devam eden Dikili Bitkisel Üretim, Kınık Tıbbi ve Aromatik Bitkiler ve Bayındır Çiçekçilik Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri’nde toplam 5 milyon m2’lik alanda ihracata yönelik üretim ve çoğunluğu kadın olmak üzere 6000 den fazla kişiye istihdam gerçekleşecek. Dikili OSB için Dünya Bankası‘ndan Akıllı ve Rekabetçi Tarımsal Büyüme Projesi olarak yüzde 60 ‘ı hibe olmak üzere 3 yıl geri ödemesiz 10 yıl vadeli 30 Milyon Dolar finansman sağladık.”
FIRSAT OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ
“Torbalı Karma ve Mobilya OSB projemiz de kentin önemli sektörlerinden biri olan mobilya üretimi konusunda büyük katma değer yaratacak. Bir diğer ortak projemiz de Kemalpaşa Lojistik Merkezi’dir. İlk etapta 1.300.000 m2 lik, alt yapı yatırımları tamamlanmış projede Tır Gümrük Müdürlüğü, X-RAY ve TSE, Veterinerlik, Karantina birimleri, Laboratuvarlar,Uluslararası Tır Park Alanı, Taşıt Üstü Supalan Sahası, Gümrüklü ve Gümrüksüz Lojistik Depolama alanları ve sosyal tesisler yer alacaktır. Projede imar ve yerleşim planlarının tamamlanmasıyla birlikte kısa sürede tesislerin inşaatı ve makineteçhizatın montajı yapılacaktır. Özel yatırımlar için İzmir’in coğrafi konumunun, OSB’lerin, serbest bölgelerin, teknoparkların ve limanlarımızın birer fırsat olduğunu düşünüyoruz. Bu doğrultuda, ülkemize, yakın coğrafyamıza ve kentimize yapılacak her yatırımı yakından takip ediyor, üretim, ar-ge çalışmaları ile dünyada lider olan firmaların diğer yatırımları da tetikleme potansiyellerinden dolayı ülkemize ve kentimize çekilmesini ve özellikle yeni doğrudan yatırımlar yapmalarını ümit ediyoruz.”