Nükleer enerji sorunu sadece reaktörlerin bulunduğu ülkelerin değil, komşularının hatta dünyanın da sorunu. Bunun böyle olduğunu iki büyük felaketle gördük. Bunlardan birincisi direk Türkiye'deki insanları etkileyen Çernobil, ikincisi de Uzak Doğu'yu etkileyen Fukuşima faciaları oldu.
Bunlar görmezden gelinip, Türkiye'de nükleer santral yapım işi son gazla gidiyor. Bunlardan birinci, geçenlerde temel atma töreni yapılan Akkuyu nükleer santrali.
Maliyeti 22 milyar dolar olacak (hatta 25 milyar dolara çıkacağı söyleniyor). Santral toplam 4800 MW kapasitede olacak. İlk ünite, her şey yolunda giderse 7 yıl sonra devreye girecek. 60 yıl kadar elektrik üretecek. Ancak Türkiye'nin elektrik üretimine katkısı yüzde 4 olacak.
Maliyeti 22 milyar dolar olacak (hatta 25 milyar dolara çıkacağı söyleniyor). Santral toplam 4800 MW kapasitede olacak. İlk ünite, her şey yolunda giderse 7 yıl sonra devreye girecek. 60 yıl kadar elektrik üretecek. Ancak Türkiye'nin elektrik üretimine katkısı yüzde 4 olacak.
Türkiye'de bugün nükleer santraller alkışlanırken…
...nükleer enerji üreten diğer ülkelerin durumuna bir bakalım. Nükleer enerji konusunda dünya kamuoyunda Fukuşima ile birlikte çok güçlü itirazlar oluştu.
Almanya yeni nükleer santral kurmama ve olanları zaman içinde kapatma kararı aldı. İsviçre beş santralini göreceli olarak kapatmayı planlıyor. Japonya'daki bütün nükleer santraller belli bir takvime göre sökülecek. Fukuşima faciasının Japon tarım, balıkçılık ve turizmine verdiği zarar 100 milyar dolar. Bu rakam içerisinde sağlık harcamaları yok.
Fransa 1967'de devreye soktuğu, 1985'te emekliye ayırdığı Brennilis Nükleer Santrali'ni halen sökmeye devam ediyor. Santral 18 yıl kurulu kalmış ancak net 12 yıl çalışmış. Bu arada 1975 ve 1979'da iki kez terörist saldırılara uğrayarak çeşitli kısımlarında patlamalar meydana gelmiş.
İngiltere 1981'de emekliye ayırdığı ilk nükleer santralini (Sellafield) söküp elimine etme işlemini ancak 2011'de bitirebildi.
Ocak 2012 itibarıyla 19 ülkede emekliye ayrılan 138 santralden 2015 itibarıyla sadece 17'sinde sökme-elimine etme işlemleri tamamlanmış durumda.
Yani bunların sökülüp, gömülmesi de başa bela.
Bu bilgileri verdikten sonra rüzgar ve güneş enerjisine bakalım. Enerji uzmanları Türkiye'nin 2014 sonundaki toplam kurulu gücünün 70 bin MW, elektrik enerjisi üretiminin ise 250 milyar kilowattsaat civarında olduğunu söylüyorlar. Türkiye rüzgar enerjisi açısından, uluslararası kuruluşlara göre 88 bin MW teknik kapasiteye sahip.
Sadece Ege Bölgesi'nde Akkuyu nükleer santrali inşası bitmeden aynı kapasitede rüzgar santralleri kurulması olası.
Enerji uzmanları bir MW kapasitede bir rüzgar türbininin bir milyon dolara mal olduğunu söylüyorlar. Buna göre 4800 MW kapasitedeki rüzgar santrallerinin toplam maliyeti 4,8 milyar dolar olacak. Rüzgar türbinlerinin ömrü 20 yıl olarak tasarlanıyor. Bu durumda, rüzgar türbinlerinin yirmi yıl sonunda yenilenecek şekilde toplam üç defa kurulacağı ve üç defa söküleceği varsayıldığında…
…22 milyar dolara mal olacak 60 yıl ömürlü Akkuyu Nükleer Santrali'nin kapasitesine karşılık gelen 60 yıllık rüzgar santrali yatırımının en fazla 15 milyar dolara mal olacağı söyleniyor. Bir de emekliye ayrıldıktan sonra sökülüp Rusya'ya taşınmasının da milyar dolarlar seviyesinde bir maliyetinin olacağı hesaplanıyor.
Arada milyarlarca dolar fark ve hepsinden önemlisi temiz çevre ile insan sağlığı var.
Buna rağmen rüzgar enerjisi santrallerine karşı şu anda Türkiye'de çevrecilerin ciddi bir direnci bulunuyor. Yıllarca yenilenebilir enerjiyi savunduktan sonra rüzgar türbinlerine karşı olmak bir ironi gibi görünse de…
…itirazlar aslında rüzgar enerjisine karşı değil, itirazlar santrallerin vahşice, doğaya zarar vererek kurulmasına ve bu amaçla yapılan acele kamulaştırma kararlarına.
Rüzgar yanında Türkiye için önemli bir diğer kaynak da güneş. Güneş enerjisinden öncelikle aydınlatma ve ısıtmada daha fazla faydalanmak gerekiyor. Güneş çiftlikleri ve fotovoltaik pillerle elektrik üreten sistem yatırımları yapılmalı.
Geçenlerde medyada çıkan bir habere göre; Alman güneş enerjisi sahaları, saatte 22 gigawat elektrik üreterek dünya rekoru kırdı. Bu değerin, 20 nükleer enerji istasyonunun tam kapasiteyle ürettiği elektriğe eşit olduğu ifade ediliyor.
Unutmayalım ki, Türkiye tükettiği petrolün yaklaşık yüzde 92'sini, doğalgazın yüzde 98'ini yılda 60 milyar dolar ödeyerek dışarıdan alıyor.
Bu rakamın önemli bir kısmı yukarıda belirtildiği gibi neden yenilenebilir enerjiden karşılanmasın?