Yıl; 1951…

Cumhuriyet 28 yaşında…

Devlet Baba'nın 'çıraklık' dönemi…

Ben ortada yokum…

Annem-babam bile henüz tanışmamış…

Türkiye'nin nüfusu 21 milyon…

Büyüme hızımızın oranı 11.20…

Resmi rakamlara göre işsiz sayısı 1 milyon 100 bin…

***

Aradan 66 yıl geçiyor…

Yıl; 2017…

Cumhuriyet 95 yaşında…

Devlet Baba'nın 'ustalık' dönemi…

Türkiye'nin nüfusu (resmi) 75 milyon…

Büyüme hızımızın oranı dünyayı kıskandırıyor…

2017'nin üçüncü çeyreğinde büyüme hızımız 11.1 oldu…

Memleketteki işsiz sayısı gayrı resmi yedi milyonu geçiyor…

***

2018'e resmi dört milyon işsizle girdik…

Resmi işsizlik oranı 13, gerçek işsizlik oranı 21…

Bir milyona yakın vatandaş iş bulma ümidini kaybetti…

Tarım dışı işsizlik yüzde 15.2'ye yükseldi…

Genç işsiz oranı yüzde 27'yi aştı…

Kadın işsiz oranı yüzde 20 oldu…

2018'e girdiğimiz günlerde istihdam sadece üç bin kişi arttı…

Sonuç; yaklaşık üç gençten biri işsiz!

***

Tablo bu…

Türkiye büyüyor ama…

İşsizler ordusu da büyüyor…

Kısa adı OECD olan…

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'ne göre…

Türkiye'de atıl genç oranını yüksek, yüzde 29.8…

Peki; gençler neden işsiz?

Çünkü…

Bu güzel ülkede…

Ne eğitim planlaması…

Ne insan gücü planlaması…

Ne de iş gücü planlaması yapılamıyor…

Türkiye'nin hangi bölgesinde…

Hangi kentinde ne kadar istihdam açığı var, bilinmiyor…

Oysa, hedefimiz, o yörenin ihtiyacına göre kalite ve vasıfta insan yetiştirmek olsaydı…

Hem verim artar hem de işsizlik azalırdı…

***

Daha beteri…

Üniversitelerin, yüksek okulların bilinçli ve planlı açıldığına inanıyor musunuz?

Hangi belediye başkanı ile konuşsanız…

İlk hedefi ilçesine bir yüksek okul kazandırmak…

Yani, bir yüksek okul olsun da nasıl olursa olsun…

Tamamen…

'Arzular şelale…' anlayışı ile yürüyoruz…

Çünkü, adam gibi bir eğitim planlamız yok…

Durmadan İmam Hatip Lisesi açmaya çalışıyoruz…

Kuşkusuz, din adamı yetiştirecek liseye de ihtiyaç var ama…

Asıl…

Orta düzeyde meslek elemanı, ara eleman, teknisyene de ihtiyaç var…

Neden bu açık göz ardı ediliyor?

Buna dikkat etsek…

Üniversiteler önündeki yığılmalar da azalacak…

***

Asıl facia üniversite mezunlarında…

Yüksek öğrenim mezunları arasındaki işsizlik oranı durmadan yükseliyor…

Neden?

Çünkü, iş gücü arz ve talebi dikkate alınmadan…

Kolay ve maliyeti düşük fakülteler açılıyor…

Sonra o gençler…

İş bulamadığı için…

Başka yollara başvuruyor, sosyal anarşi baş gösteriyor…

***

Geçenlerde…

Yolumun üstündeki eczanenin vitrininde 'eczacı kalfası aranıyor' yazısı vardı…

Kalfa ne demek?

'Aşaması çıraklıkla usta arasında bulunan zanaatçı…'

Yani, ilacı 'eczacı kadar olmasa da' bilecek…

Tasnif edecek, müşteriye sağlıklı biçimde yardımcı olacak…

O eczane..

Aradığı kalfayı buldu…

Üstünde bembeyaz önlüğü vardı ama…

Baktım, kapının önünü paspaslıyor, camları parlatıyordu…

***

Gerçek hayatta işler farklı yürüyor…

Televizyon dizilerdeki gibi değil…

Bir iş yerinin yeni işçi alması için…

Her şeyden önce çalışana ihtiyaç duyması gerekir…

Bunun için de ekonominin her daim canlı olması şart…

Yatırım ortamı ve güven yoksa…

Bedava da versen işveren işçi çalıştırmaz…

***

Atlamayalım…

Bi'de 'iş beğenmeme' modası hakim şu sıralarda…

Onu da başka bir gün irdelemeye çalışırız…

Sonsöz: 'İşsiz adam, durgun su gibidir bozulup kirlenir…'