Sovyet Rusya'da komünizm zamanı. Bir Rus kafayı çekmiş, sokakta hükümete çok ağır küfürler ediyor. Devriye gezen polis, adamın küfürlerini duyuyor ve ensesinden yakaladığı gibi polis arabasına atıyor.
Adam; 'Beni niçin götürüyorsun' diye soruyor?
Polis; 'Hükümete küfretmek suçtur. Sen küfür ettin, bu yüzden seni nezarete götürüyorum' diyor.
Adam; 'Ama ben Amerikan Hükümetine küfrettim' diye kendini savunuyor!
Polis; 'Hadi len, ben 20 yıllık polisim, hangi hükümete küfür edileceğini ben iyi bilirim'!
Aynen Rusya'da olduğu gibi, Erdoğan'ın 'hangi hükümete küfredileceğini' gayet iyi bilen acar müneccim korumaları, sokaktan insan toplamaya başladılar!
Gerekçe ise, Başbakanımız-Sultanımız-Halifemiz Efendimiz ve Eşbaşkanımız,
121 araç-4 Toma-4 Jammer- 14 Motosiklet -4 adet telekinezi def edici Hoca ve 1500 müneccim korumasıyla konvoy halinde geçerken, aziz efendimizi protesto etmek!
Breh-breh-breh! Zındık herifler, siz kendinizi ne zannediyorsunuz yahu!
İleri demokrasilerde, sizler gibi 'kemirgen' vatandaşların protesto hakkı var mı sanıyorsunuz? Kendinize gelin be, topunuzun bir besmelelik canı kalmış zaten. İstanbul İmamını kızdıracaksınız, adam iki üfleyip sizin idrar yollarınızı bağlarsa, görürsünüz gününüzü!
Bundan böyle Başbakan-Bakan-AKP'li Belediye Başkanı konvoyları ile geçerken, selam duramıyorsanız, put gibi duracaksınız. Sakız çiğnemek, el-kol hareketi yapmak, seslenmek hatta yellenmek bile yasaktır.
Müneccim korumalar her türlü kokuya bile duyarlıdırlar.
Alırlar sizi merkeze, 'hassas arama' yaparlar, rezil ederler herkese!
Demedi demeyin, kendinize mukayyet olun.
Badem takımının hepsi bir cins be Sayın Okurlar. Her gün bu sepetlerin yeni bir saçmalamasını görüyoruz. Tayyip Radyo Televizyonuna çıkan 'Tasavvuf Düşünürü' diye biri (ne demekse) aynen şunları söyledi;
'Hamileliği davul çalarak ilan etmek bizim terbiyemize aykırıdır. Böyle karınla sokakta gezilmez. Her şeyden önce estetik değildir. 7-8 aydan sonra anne adayı biraz hava almak için beyinin otomobiline biner, biraz dolaşır. Sonra akşamüstü çıkarlar. Şimdi ise maşallah, kanatlısı-kanatsızı televizyonlarda uçuyor. Ayıptır, ayıp. Bunun adı realizm değildir. Bunun adı terbiyesizliktir.'
Tasavvuf Düşünürü bademe şu soruları soralım, bizleri aydınlatsın;
1)Hamile kadının beyinin otomobili yoksa hamile kadın beyine binip hava almaya çıkabilir mi?
2)Başbakan Erdoğan, davet edildiği her düğünde gelin ve damadı yanına alıp 'sizden en az 3 çocuk istiyorum, hadi bana tüm misafirlerin önünde söz verin' diyor. AK gelin ve AK damatlar bu çocukları nasıl yapacaklar? Leylekler mi getirecek? Başbakan'ın açıkça bu suçu teşvik etmesi sizce terbiyesizlik midir?
3) Kadınlar bu çocukları tek başlarına yapamayacağına göre, erkeklerin
'suç aletleri' ile sokaklarda dolaşmaları da sizce caiz midir?
Kadınlar kara çarşaf ile örtünseler, erkekler ise şalvar giyseler ve böylece
suç aletleri görünmese, daha iyi olmaz mı?
Biz yazar-çizer takımının işi ne kadar zor gördünüz mü?
Akım derken b.kum diyen yöneticilerin ağızlarını mı tıkayalım, kafayı kırmış ortaçağ kalıntılarına mı cevap verelim, Jet-Ski'ci cüppelileri mi düşünelim, Amerika'da salya-sümük ağlayan Bağ-Kur emeklisini CIA'den nasıl kurtaracağımızı mı planlayalım, ne yapacağımızı şaşırdık, kaldık!
*El-Kaide ve El-Nusra adlı terör örgütleri güney sınırımıza el koyup
tüm sınırı 'Peşaver'e' çevirdiler.
*Özgür Suriye Ordusunun 70 adet komutanı Gaziantep'te toplandı.
*Suriye Kürdistan'ının müstakbel Öcalan'ı İstanbul'a görüşmeye geldi.
*İmralı'daki Öcalan'ın verdiği emirler, yeni kargo şirketimiz MİT tarafından Kandil'e ve Avrupa'ya ulaştırılıyor.
*Suudi Arabistan ve Katar ile olan yakın 'tamamen duygusal' ilişkiler devam ediyor.
*'Kak' dediğimiz abimiz Barzani 'Büyük Kürdistan' yolunda emin adımlarla ilerliyor.
*PKK, ters giden mehter takımı gibi, bir ileri-iki geri çekilir gibi yapıyor!
*PKK'nın asayiş güçlerinden sonra, 'Maliye Güçleri' de vergi toplamaya başladı.
*BDPKK'lılar Şırnak'ta patronları Obama'nın eşbaşkanını 'zılgıtlar' eşliğinde karşılıyorlar.
*Erdoğan; 'Bir tek şehidimizin ruhunu muazzep edersek, kafamızı veririz' diyor!...
Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, bir de 'Oscar' sahibi dünyanın en meşhur kişilerinin yine dünyanın en önemli dergisi olan 'The Times' da Erdoğan'ı diktatör ilan etmeleri önümüze geldi!
Bunlar akıllarını peynir-ekmekle mi yediler yahu? Erdoğan bir kızacak,
'Kaldırdım Oscar'ı, daha da gitmem oraya' deyip, bir adet van münits de
onlara çekecek, görecekler ebelerinin günlerini! Sevsinler sizin Oscar'ınızı!...