AKP ve Erdoğan zihniyeti, her biri dünyadaki emsalleriyle rahatlıkla boy ölçüşecek kalitedeki güzide kurumlarımızı perişan etti.
12 senedir tek başınıza iktidar olacaksınız, hala 'Paralel Devlet' , 'Paralel Yapı' var diye şikayet edeceksiniz ve tüm yanlışları-ihanetleri kendi yarattığınız bir güce fatura edeceksiniz!
Size sormazlar mı; Siz bostan korkuluğu musunuz, siz geri zekalı mısınız, siz
12 yıldır beraberce kol kola yürüdüğünüz insanları fark etmediniz mi, diye?
Demokrasi cehaletle yan yana durmaz, kol kola girmez. Tüm bu olanların sebebi bizi yönetenlerin cehaletleridir. Bu cehalete bazı üniversite mezunları da özellikle dahildir. Hangi üniversiteyi bitirdiği net olarak bilinmeyen Erdoğan'ın elindeki diploma onu çağdaş dünyaya üye yapmaz. Aksine, onu
çağdaş dünyanın ve çağdaş demokrasilerin eğlenceliği haline getirir.
Paralel Devlet mi arıyorsunuz? Paralel Devlet; 12 yıldır Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletini yıkmak için mücadele etmekte olan ve bunun için kurumlarımızı perişan eden 'AKP+ PKK+ Cemaat+El-Kaide' koalisyonudur.
İşte size nur topu gibi bir paralel devlet!
Bu yapı, öncelikle Türk Silahlı Kuvvetlerine saldırdı. Ömürleri boyunca demokrasinin yanından geçmemiş, biat kültürü ile yetişmiş, sürekli emir almış ve o emri hemen uygulamış, tartışma kültüründen yoksun badem takımı birdenbire kendilerini 'Demokrat', geçmişten çok iyi dersler çıkarmış TSK'nın, çoğu emekli olmuş subaylarını(!) 'Darbeci' ilan ettiler.
Diplomalı kör cahillerle dolu Türk Basını da üç-beş kuruşluk menfaat uğruna veya polis-vergi denetçisi korkusuna bu tuzağa kuldan utanmadan, Allah'tan korkmadan destek verdiler.
Özellikle TC Deniz Kuvvetlerimizin Komuta Heyetini yok ettiler. Düşman istilasına uğrasak bu kadar kayıp verir miydik, bilemiyorum! Şu an TC Deniz Kuvvetleri, kendi başına üretim ve harekat yeteneğini kaybetmiş durumdadır.
Tüm bunlar olurken, sadece susup el altından destek veren Erdoğan, oğlunun vakfına alınan avantaların konuşmaları basının diline ve yargıya düşünce, 'Paralel Devlet' var diye feryat etmeye başladı!
Ne kıymetliymiş bu Bilal oğlan yahu! Bilal oğlan bir yana, Türkiye bir yana!
Milli İstihbarat Teşkilatımız da en çok yıpranan kurumlarımız arasındadır.
Bugün için karşımızdaki MİT manzarası şudur; MİT; Yargı'ya, Jandarma'ya, Polise, Mülki İdarelere güvenmemekte ve tek başına, yasalara aykırı hareket etmektedir. Nakliye şirketine dönen MİT, her gün Suriye'ye giden TIR'ların yüklerini Yargıdan-Askerden-Polisten saklamaya çalışmaktadır!
İlkokullarda anlatılan bir hikaye vardır;
Adam, kasaptan 1 kilo ciğer alır. Aniden işi çıkınca komşusuna emanet edip gider. Akşamüzeri gelir ve ciğeri ister. Komşusu, kedisini göstererek, 'Komşu senin ciğeri kedi yedi, kusura bakma' der. Adam, kediyi tutup terazinin kefesine koyar ve tartar. Kedi tam tamına 1 kilo gelir. Adam komşusuna sorar;
'Kedi buysa ciğer nerede, ciğer buysa kedi nerede?'
Türkiye Karayollarında MİT TIR'ları fink atıyor. İhbar üzerine Cumhuriyet Savcıları arama yaptırmak istiyor. MİT Görevlisi olduklarını söyleyen kişiler aramayı engelliyor. Devreye Valiler, Bakanlar giriyor.
Tam bir çadır devleti görüntüsü var.
*TIR'larda bulunanlar, 'İnsani Yardım Malzemesi' ise niçin aratmıyorsunuz?
*TIR'lardakiler, MİT Kanununa göre taşınması yasak olan 'Silahlar' ise niçin taşıyorsunuz?
*Silah taşıdığınız tespit edilir ve Türkiye 'Teröre Yardım Eden Ülkeler Kapsamına' alınırsa, değil sizin, yedi göbek soyunuzun bunun hesabını veremeyeceğinizi bilmiyor musunuz?
*Başbakan Erdoğan, 'Savcı benden izin almalıydı' diyor. MİT emrinde çalışan binlerce elemanın her eylemi için Başbakan'dan nasıl izin alınabilir? Eğer bir MİT görevlisi, uyuşturucu veya nükleer silah kaçakçılığı yapsa ve elinde Başbakandan izin kağıdı olsa, Başbakan bunun sorumluluğunu kaldırabilecek midir?
Değerli Okurlar;
Demokrasi, çağdaş bir devlet mekanizmasının işletilmesini gerektirir. Bunun en önemli şartı ise, yönetenlerin ve güç kullanan kesimlerin denetlenmesidir.
Hiçbir kişi, hiçbir kurum denetim dışı tutulamaz.
'Biz ne yapıyorsak devlet için yapıyoruz, vatan için yapıyoruz' saçmalığının sonucu, Susurluk olayları sırasında acı şekilde görülmüştür.
Niçin ders alınmaz, anlayamıyorum…
Soru; Hem Vatan Haini, hem hırsız, hem de Müslüman olunur mu?