Büşra ÇETİNKAYA / EGEDESONSÖZ - İzmir'de evli olduğu erkek Adem Tuğ tarafından bıçakla yaralanan Irmak Tuğ'un davasının ilk duruşması İzmir Adliyesi 23. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

Tutuklu sanık Adem Tuğ, adına karşı hakaret ve kasten yaralama suçlamasıyla yargılandığı davada sanık Adem Tuğ'un savunması alındı.

BIÇAĞI KENDİSİNE DAYADI, BEN DE ENGEL OLMAK İSTEDİM
Sanık Adem Tuğ savunmasında "Boşanma davası açtım 14 Ağustos'ta. Eşim kumar oynayan kardeşine sürekli ziynet eşyalarımı benden habersiz gönderiyordu. Pişman oldum ve 28 Ağustos günü davamdan feragat ettim. Babamın emeğiyle alınan evi kendi üzerine almaya çalıştı. Alkollüyken kendi avukatıyla beni görüştürerek bana benim hiçbir hak iddia etmediğim bir boşanma sözleşmesi imzalattırıyor. 1-2 hafta sonra böyle bir şey olduğunu öğrendim. İçeriğini bilmiyordum. Eşim 2 ay geçerli olduğunu söyledi ama e-devlette kayıtlı duruyor. Rastgele bir avukat buldum, sözleşmede tarih olmadığını süreyle sınırlı olmadığını söyledi. 21 Ekim’de eşimi aradım, ‘konuşalım’ dedi ve beni çağırdı. Eşim beni kapıdan içeri almadı. Beni 1.kata götürdü. Merdivenden inerken eşim öndeydi ve elinde metal bir cisim gördüm. Bağırmaya başlayarak bana doğru doğrulttu. Erkekliğimle ilgili kelimeler söyledi, tahrik etti. Senden ayrılacağım gibi sözler söyledi. Bıçağı kendine dayadı ben de engel olmak için sarıldım. Engel olmak için girişimde bulundum, arbede yaşandı. Yuvarlanma esnasında yaralanma oldu. O sırada eşim elinden düşürünce bıçağı elime geçti. Zorlayarak bıçağı elimden almaya çalıştı. Eli kesilince ben bıçağı bırakınca tekrar geri aldı. Bıçak bir daha benim elime geçmedi. İkinci kattan birinci kata indiğimiz boşluk alanda arbede bitti. Kasıtlı bir şey yok. Bakmakla yükümlü olduğum iki de çocuğum var" ifadelerini kullandı.

14 YAŞINDA EVLENDİRİLDİM, 4 YILDA 4 ÇOCUĞUMU KAYBETTİM
Müşteki Irmak Tuğ ise "14 yaşımda görücü usulü evlendim. Babası muhtar diye babam çoban diye bana onu uygun gördüler. 4 yıl boyunca nikahsız yaşadık. 4 yılda 4 çocuğum oldu 4’ünü de kaybettim uğradığım şiddetten dolayı. Evin hiçbir giderini karşılamıyor. Ben çalışarak evi geçindiriyorum. Evlatlarım için bir çorba parasına sürekli çalışmaktayım. Değeri 12 bin TL olan bileziği kardeşimin hasta çocuğu için eşimin izniyle vermiştim. Daha sonra ‘bileziği verme’ dedi ancak ben o sırada vermiştim. Bir insan 300 lira için yüzüğünü bozdurur mu çocuğuna okul harçlığı vermek için. Çocuklarımın okudukları okulun ismini, etüt merkezlerinden aldıkları ödüllerden hiçbir şeyden haberi yoktur” dedi.

“İKBAL VE AYŞENUR’UN KATİLİ SEMİH İÇİN NE CESUR ADAM DİYORDU”
Irmak Tuğ, eşinin 4 Ekim tarihinde İstanbul’da, İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil’in, Semih Çelik adlı erkek tarafından öldürülmesinden etkilendiğini ve kendisini öldürme kastıyla saldırdığını belirterek şunları söyledi:

“İstanbul’da kafası kesilen iki kızı örnek göstererek fail ile ilgili ne cesur adam diyordu. Eşim bizi öldüreceğinden çocukları melek yapacağını söylüyordu. İçine kapanıkken bizi yemeğe götürmeye, fotoğraflarımızı paylaşmaya başladı. Bu olanlardan sonra korktum. Eniştelerimden yardım istedim ancak çare bulamadım. Bir akşam komşumuzun düğünü vardı pastaneye götürdü, fotoğraf çekildik. Ertesi gün kızımın hastalığı var çorbayı sever diye olayın olduğu gün komşuma çorba yapmaya gittim. Eşimi aradım, çocukları da al gel dedim. Hem asansörü çağırmış, merdivende kapıyı açmamla bir karşımda gördüm. Ben onu kahvaltı için çağırmıştım. Çocukları getirmemişti, kapıyı açtığımda sana bir sürprizim var, silah bulamadığını bıçakla idare edeceğini söyledi. Ben de ciddiye almadığım için gülerek sırtımı döndüm. Elinde gördüğüm bıçakla sağ bel arka kısmına bıçağı sapladı. Ben ‘sen ne yapıyorsun, beni bıçakladın’ dedim. Bugün seni öldürmeye geldim dedi. Kasığıma çizik attı, göbeğimden bıçak soktu. Bıçağı kalbime ve boynuma bıçak attı. Beni öldüreceğini söyledi. Sen öleceksin, cennete gideceksin dedi. Ciddi anlamda beni öldüreceğini anlayınca kendimi savunmak istedim. Dördüncü kattan aşağı kadar boğuşarak indik. Ben de yaralı vaziyetteydim. Birinci katta ben düştüm. Kapının önünde duran kaldırım taşını alarak kafama vurdu. ‘Neden ölmüyorsun, ne kadar güçlüsün’ dedi. Daha sonrasını hatırlamıyorum, gözümü açtığımda hastanede olduğumu anladım. Tasarlayarak yaptı. Asliye Ceza Mahkemesi’nde değil Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasını istiyorum. Sanıktan şikayetçiyim. Böyle bir olayı yaşatmaktansa kanun yoluna başvurabilirdi. Belki buradan çıkınca ölüm haberim gelebilir ama korkmayacağım”

“İNTERNETTEN BIÇAK SİPARİŞİ VERMİŞ”
Eşi Adem Tuğ’un internetten bıçak siparişi verdiğini de kaydeden Irmak Tuğ, “Eşimin internetten bıçak sipariş verdiğini biliyorum, faturalarını gerekirse mahkemeye sunarım. Eşim bu süreçte bana çok iyi davranmaya başladı. Kapıyı açma nedenim bana sürpriz yapacağını araba aldığını düşünmekti. Asansöre bastığını düşündüm ama o merdivenden çıktı. Çocukları göremeyince arkamı döndüm o sırada bıçaklandım” dedi.

TANIK YILDIZ: KADINI BIRAK DİYE BAĞIRDIM
Tanık Berivan Yıldız ifadesinde “Olay günü saat 11 civarında uyuyordum. Evde kayınvalidem ve kayınpederim vardı. Kapıdaki sesle uyandım. Kapı deliğinden baktığımda bir kargaşa vardı. Eşi, Irmak’a taşla vurmaya çalışıyordu. Müşteki sanık sırtıyla bizim kapıya dayanmıştı.  Kadın ayağıyla kendini korumaya çalışıyordu. Taşın müşteki sanığın yüzüne temas ettiğini gördüm. Apartman kapısının kapanmaması için araya koymuş olduğumuz taştı. Kapıya sırtını vuruş sesiyle uyandım. Kapıyı açmadan kadını bırak diyerek bağırdım. Erkek şahıs kapıdan dışarı çıktı. Ben polisi aradığımı söyledim. Erkek şahsın dışarı çıktığına emin olduktan sonra müştekiyi içeri almak istedim ama kadın üzerinde kanlar ile avucunun içinde bıçak olmak üzere yerde yatar vaziyetteydi. Kadının yattığı yerde vücudunun sağ bel kısmının olduğu yerden kan akıyordu. Parmağında yüzünde kan görmedim. Kadını öyle görünce kapıyı içerden kapattım. Polisi ve ambulansı çağırdım. Mağdurun bilinci yerindeydi. ‘Çocuklarımın yanına git’ diye söyledi. Kalkmaya çabalıyordu. Müşteki ya da sanığın elinde bıçak görmedim. Hastaneye gittiğimde müştekinin göbek hizasında sargılar vardı” şeklinde konuştu.

AVUKAT MENEK: MAHKEMENİZ GÖREVSİZDİR
Irmak Tuğ'un avukatı Gülseren Menek ise  "Müştekinin elindeki bıçağı sanık, olaydan 15 gün önce bir tespihle birlikte internetten sipariş ediyor. Bunu bugün öğrendik. Bu bıçakla ilgili faturaları mahkemeye sunacağım. Daha önce adeti olmadığı halde üst üste yemeklere götürüyor. Kasıtlı ve tasarlanarak, kastını ifade ederek bunu belirtmiştir. Bu nedenle mahkemenizin görevsiz olduğunu söylüyoruz. Dava, ağır ceza mahkemesinde görülmelidir.  Müvekkilin kalbinde herhangi bir yara yoktu. Sanığın bıçapı savurmasıyla müvekkilim elini kalbine koyduğu sırada elinden yaralanmıştır. Raporda yaralanmaların bir başka şahıs tarafından gerçekleştiği belirtilmiştir. Olaydan sonra müştekinin kanlar içinde yattığı halini apartmandaki kişiler çekmiş.  26 yıllık avukatım, müvekkilimden davanın izahı ile ilgili bilgilendirme istediğimde boşanma davası sırasında korktuğuna dair kendi el yazılı beyanını vermiştir. Fotokopisini mahkemeye sunuyorum. Tanık olmasaydı muhtemelen müvekkilim ölmüş olurdu" ifadelerini kullandı.

Afgan madenciyi öldükten sonra yakmışlar Afgan madenciyi öldükten sonra yakmışlar

Sanık Adem Tuğ'un avukatı Vural Kılıç'ın "kapı önünde sanığın müştekiye sen daha ölmedin mi sözlerini tanık Berivan Yıldız'a sorması üzerine Yıldız öyle bir söz duymadığını ifade etti. Sanık avukatı, müştekinin yaralarının yüzeysel olduğunu, hayatı tehlikenin de bulunmadığını ifade ederek sanığın kaçma şüphesinin olmadığı  sebebiyle tahliyesine olmadığı takdirde adli kontrol ile serbest bırakılmasını talep etti.

Sanığın internetten sipariş ettiği söylenen bıçakla ilgili olarak belgelerin sunulması için süre verilmesine, İzmir Adlı Tıp Kurumu'ndan kesin rapor alınmasına, bu aşamada sanığın tutukluluk halinin devamına karar verildi.

Bir sonraki duruşmanın 17 Ocak 2025 tarihine 11.10'da yapılması kararlaştırıldı.