İnsanın zaman zaman yoğun iş ve yaşam mücadelesine ara verip, soluklanması, dinlenmesi, kendine zaman ayırması ve kendini hesaba çekmesi gereklidir. Buna vicdan muhasebesi de demek mümkündür. Hem yakın geçmişte yaptığımız yanlışları, kırdığımız kalpleri hatırlamak hem de yakın gelecekte bunları onarmak ve yol haritamızı iyice belirlemek için böyle bir özdenetim çok faydalı olacaktır.
Hayatımıza yön veren ve bizler adına karar veren kurum ve kişileri beraberce hesaba çekelim mi?..

T.C DEVLETİ;
Türkiye Cumhuriyeti Devleti çok önemli bir devlettir. Türkiye’’yi önemli yapan sadece Jeopolitik konumu değildir. Türkiye’’yi farklı yapan, binlerce yıllık ’“Devlet Geleneği’” ile Atatürk’’ün önderliğinde 1923 yılından sonra gerçekleştirdiği reformların yarattığı sentezdir. Bu sentez, Türkiye’’nin önünü açan ve onu 21. Yüzyıla ve ötesine taşıyacak güçtür.
Dünya sanayi toplumundan, bilgi toplumuna geçişi yaşarken, bu değişimin bir sonucu olarak yeni bir dünya düzeni olan ’“küreselleşme’” sürecine de girmiş bulunmaktadır.
Ulus Devlet yapıları bu küreselleşme süreci içinde artık ülke ekonomilerini doğrudan kontrol etme gücüne sahip olmadıkları için, daha farklı işlevler yüklenerek, dünya ekonomisini düzenlemek için uluslararası işbirliği sistemlerine yönelmektedirler.
21. Yüzyılda Türkiye, bir an evvel yeniden yapılanmasını gerçekleştirerek, küresel ekonominin getirdiği şartlara karşı hem kendini koruyacak hem de oluşabilecek yeni durumlara uyum sağlamak zorundadır. Bu gelişim sürecinde de kendi çıkarlarını, bulunduğu bölgedeki güç mücadelelerine rağmen korumayı öğrenmek ve doğru politikalar uygulayarak, geçmişte olduğu gibi mücadele eden tarafların arenası haline gelmekten kurtulması lazımdır’…

HÜKÜMET;
9 yıllık AKP İktidarı sonunda, ’“Başbakan Erdoğan Demokrasiyi Hazmetti’” demeyi çok isterdim. Fakat tarihi gerçek bu defa da değişmedi. Demek ki, biat kültürü ile yetişen kafalara ne kadar uğraşırsanız uğraşın demokrasiyi yerleştiremiyorsunuz. Gittikçe sinirli bir hale bürünen, siyasi rakiplerine hakaret eden, kendi bakanlarına bağıran, uzlaşmayı ve tartışmayı istemeyen, bir zamanlar kendisini hararetle destekleyenlerin bile bugün kendisinden çekindiği bir kişi durumuna geldi. Yasama Başbakan’’ın emrinde, Yürütme doğal olarak Başbakan’’ın emrinde, Yargı da Başbakan’’ın emrine verilmek isteniyor.
Başbakan üslubuna çok dikkat etmek zorundadır. Çünkü, Türkiye bir Kabile Devleti, bir Çadır Devleti değildir.Türkiye, içinden 36 ülke çıkan bir cihan imparatorluğunun bu günkü Milli Devletidir. Türkiye’’nin Başbakanı, ’“birleştirici’” olmalıdır. Hassasiyetleri kaşıyan bir Başbakan, ülkede çıkabilecek olaylardan, tarih ve yasalar önünde birinci derecede sorumludur.
Kendisine önerim şudur; Sayın Başbakan siz de bizler gibi normal bir insansınız, sultan veya padişah değilsiniz. Seçimle geldiniz yine seçimle gideceksiniz. Her siyasetçinin verdiği gibi sizde hesap vereceksiniz. Öncelikle bunu iyice hazmediniz. Bir de, kefenin cebi olmadığını hiç unutmayınız. Yakın tarihte, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı onuru ile yetinmeyip, mal mülk, para derdine düşenlerin halini görmedik mi?Devletin polisinin, vergi denetim elemanlarının, bürokrasinin kendi vatandaşlarınıza tuzak kurmalarına izin vermeyiniz’…

MUHALEFET PARTİLERİ;
En çok bağıran ve en sert konuşmayı yapan, en haklı değildir. Cumhuriyetin temel değerlerine açıkça karşı olan, Anayasa Mahkemesi tarafından laikliğe aykırı eylemlerin odağı olduğu için mahkum olan bir partiye karşı muhalefetin zorluğu ortadadır. Fakat imkansız değildir. Çare millettir. Önce seçim güvenliğini sağlayacak tedbirler alınmalı ve sonra durup dinlenmeden kapı kapı dolaşılarak gerçekler Türk Milletine anlatılmalıdır.

BASIN;
AKP ile kader birliği yapmış medya organlarından başkaları, millete gerçekleri yansıtmaya mecburdurlar. Zira böyle devam ederse ’“özgür basın’” hayal olacak. Hemen hemen medyanın tamamında, görüşleri belli 15-20 kişi artık Türk Milletini çıldırma noktasına getirdiler. Milli hassasiyetlerimize devamlı hakaret eden bu kişilerin gerçek yüzleri bilinmiyor mu? Türkiye’’nin yetişmiş tarihçileri, siyaset bilimcileri, bilin insanları niçin bu programlara davet edilmez?

TÜRK MİLLETİ;
Her milletin geçmişinde yaşanmış acı ve üzücü olaylar vardır. Bunlardan ders alıp aynı hataya düşmememiz gerekir. Millet olarak Haziran 2011 Genel Seçimlerinin önemini kavrayıp ona göre davranmazsak, bize kimsenin yardım etmesi mümkün değildir.
Önümüzdeki dönemde, Türkiye’’nin yeniden yapılanmasını sağlayacak yeni anayasal sistemini toplumsal bir uzlaşma içinde gerçekleştirecek, demokratik açılımları yapabilecek, gerçek demokratları seçmeliyiz. Herkes mutlaka sandığa gitmeli ve sandığa sahip çıkmalıdır.
Tüm bunlar gerçek demokratlarla olur, çakma demokratlarla olmaz’….