Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28 Mayıs'ta duyurdu…

Herkes ferahladı…

Türkiye 1 Haziran'dan itibaren…

'Normalleşme süreci'ne girdi…

Aylardır kapalı duran…

Karşıdan bakılınca 'terk edilmiş' gibi görünen…

Restoranlara, kafeteryalara, pastanelere…

Her türlü dernek lokaline…

Kaplıcalara…

Yüzme havuzu işletenlere…

Bilumum çay bahçelerine…

'At koşar, baht kazanır!' diyenler için hipodromlara…

'Buyrun ekmek teknenizi çalıştırabilirsiniz!' dendi…

Yasağı devam eden hangileri kaldı?

Barlar… Pavyonlar… Meyhaneler… Gece kulüpleri…

Veeee…

Nargile Kafeler…

***

Yandaş… Candaş…

Filan demeden medya bunu nasıl duyurdu?

'Müjde! Pazartesi'den (1 Haziran Pazartesi'ye geldiği için…) itibaren hayatımız değişecek…'

Yav, bunun neresi müjde?

Korona belasının etkisi devam ediyor mu?

Ediyor…

Peki, neden kimilerine göre 'vakitsiz' normalleşmeye kalktık?

Çark dönsün diye!

Hangi çark?

Turizm çarkı…

Başka, başka?

AVM çarkı…

O lobilerin, 'Batıyoruz!' çığlıkları var ya…

Bakın; sizi, bizi, hepimizi 23 günde nerelere taşıdı…

Şimdi…

Maske takmayan anında 900 TL.'yi hemen toka ediyor!

İstersen takma, hikayesi…

***

Dikkat çeken önemli bir ayrıntı var…

Hani biz…

Kendimizi aslan gibi Bilim Kurulu'na emanet ettik ya…

Onlara gönülden inanıyoruz ya…

Hele hele…

Üç buçuk aydır, en çok…

Prof. Dr. Mehmet Ceyhan'ın sözlerine kafa sallıyoruz ya…

Bi'anda şaşırdık kaldık…

Şimdi…

Lokantalar, restoranlar, çay bahçeleri, kıraathaneler filan açık ya…

Mehmet Ceyhan Hoca da…

23 günlük 'ürküten manzara'ya bakıp bakıp…

Müthiş bi'açıklama yaptı…

Ne dedi?

Şunu dedi:

'Çay, kahve içecekseniz ve çok emin değilseniz, yanınızda bir kolonyalı mendil ya da dezenfektanla ıslatılmış kağıt mendil ile fincanın ağzınıza gelecek yeri silmek gerek!'

Peki, neden?

İşte, o nedeni…

Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, o kadar güzel anlatmış ki…

Üstelik, çok mantıklı…

***

Size kahveyi-çayı getiren ve götürenlerin…

Maske takıp takmadığını…

Kurallara uyup uymadığını rahatça görüyorsunuz…

Ancaaaak…

Ismarladıklarınızı mutfakta hazırlayanları görüyor musunuz?

Ne gezer…

Üstelik, görseniz ne olacak?

Ya, onların arasında koronavirüs taşıyan birileri varsa?

Ya içtiğiniz çayın-kahvenin fincanına bulaş geldiyse…

Prof. Dr. Mehmet Ceyhan'a göre…

Onlar bardağı kirletebilir ve o bardak size 'o şekilde' gelebilir…

Bu şekilde bulaşlar biliniyor...

Çay hazırlayanın, kahve hazırlayanın…

Ya da yemek sevisi yapanların virüs bulaştırması biliniyor…

Ve yine Mehmet Ceyhan Hoca'ya göre…

Öldüren o virüs…

Taşıyıcılardan daha çok bunlardan bulaşıyor…

Peki, ne yapmalıyız?

Prof. Ceyhan'a göre hareketimiz şu olacak?

'Kolonyalı mendil ya da dezenfektanla ıslatılmış kağıt mendille bardağın / fincanın ağzınıza gelecek yeri silmelisiniz… Çünkü, Koronavirüs elinizi değdirdiğiniz bardağa, çatala, kaşığa özellikle bu şekilde bulaşıyor… Gerçekten bu şekilde bulaşan vakalar var…'

***

Şimdi, vatandaş diyecek ki…

'Kafede masama gelen kahve fincanında dudak payının olduğu yeri kolonyalı mendille sileceksek niye o kafeye gidelim?'

***

Haklı bi'soru olabilir…

Ama, bu 'zor gelen' önlemleri uzunca bir süre almak zorundayız…

Yapmazsak…

Hayattan koparız…

Tutun ki, pimpirikli biri olarak yaşamaya karar verdik…

O'ssun varsın…

Biz kahve fincanının dudak payını kolonyalı mendille silmeye devam edelim…

Varsın, karşı masadakiler…

'Deli mi, bu?' diye bıyık altından gülsün…

Sizinle dalga geçmeleri bile…

Koronaya son nefesinizi hediye edip…

Terk-i dünya etmekten iyidir…

Nokta…

Sonsöz: 'Normalleşelim ama kendimizi kaybetmeyelim…'