Ne badireler atlattı ama yıkılmadı…

Hep ayakta kaldı…

Bi'şilere kızdığında 'başkaları'na belli etmemek için…

Gözleri hep uzaklara dalardı…

Bir insanlık mimarıydı…

Onca yıl birlikte çalıştım…

Elini uzatanın 'elini ittiğini' hiç görmedim…

Kalemiyle yaşayan bir gazeteci değildi…

Ama…

Benim diyen 'kalemşor'dan daha kalite yazardı…

Meşhur 'Kardak Krizi'nde…

Hürriyet ekibini minicik adaya indirip…

Türk Bayrağı'nın dalgalanmasını sağlayan O'dur!

İlk canlı yayın yaptıran O'dur…

İlk 'Yıldırım Baskı' yaptıran da O'dur!

***

Şahane bir yöneticiydi…

Yalan söyleyeni gözünden anlardı…

İnadına, herkesten daha çalışkandı…

Karşısındakini fazla konuşturmazdı…

Leb demeden leblebiyi anlar…

Bu yüzden de…

Kimsecikler O'na kul yutturamazdı…

Henüz şafak sökmeden…

Elinde kahve fincanıyla makine dairesinde…

Manisa'ya…

Aydın'a…

Muğla'ya…

Gidecek gazeteler 'hat kaçırmasın' diye…

Nasıl didindiğini…

Bir ben bilirim, bi'de o günlerin matbaa ustaları…

***

Hayat lugatından iki kelimeyi daha delikanlıyken çıkarmıştı…

Ne 'yok' derdi, ne de 'olmaz'

***

Gazetecilik hayatımdan önemli bir kesittir…

Henüz meslekte 12'nci yılım filan…

Yeni Asır, merkezini İstanbul'a taşıyacaktı…

Gazetenin tarihindeki en genç yazı işleri müdürüydüm…

Dinç Abi (Dinç Bilgin) 'Topla valizini gidiyoruz' dedi…

İzmir'den hiç ayrılmamış…

Erzurum'da askere bile hayat arkadaşıyla birlikte gitmiş…

Benim gibi biri…

Gurbet ellerde bi'başına nasıl yaşar?

Utana, sıkıla…

Yedi Tepeli kente gitmek istemediğimi söyleyip…

Yeni Asır'a son derece saygılı biçimde veda ettim…

O sıralarda…

Nedim Demirağ, Hürriyet'in İzmir Temsilcisi'ydi…

Yeni Asır'ın Müessese Müdürü rahmetli Melih Yalman da…

Hürriyet'in Ankara İdari temsilcisi olmuştu…

Telefon etti; (Bu akşam Nedim Demirağ seni bekliyor) dedi…

Birbirimizi tanıyorduk…

Nedim Abi, hedefe kestirmeden gitti:

'Hürriyet için neler yapabilirsin?'

Ben de kestirme yolu tercih ettim:

'Günlük ilave yaparız İzmir'de… Aslan gibi haber merkezi var… Adı da 'Hürriyet EGE' olur, ana gazeteyle birlikte dağıtırız…'

Hoşuna gitmişti…

Yeniden buluşmak için veda etmeye hazırlanırken…

Küüüt, diye…

Ne kadar maaş olacağımı söylemez mi?

Rakamı duyunca, şoke oldum!

'Ben bunun iki katını alıyorum Yeni Asır'dan…' diyecek oldum…

Gözlerini, 'Sahi mi söylüyorsun?' diye açtı…

Şaşırma sırası O'na gelmişti ama…

Yine de renk vermedi…

Sadece…

'Biz başlayalım bakalım, arkası güzel gelir…' dedi…

Dediğini yaptı, iki ay içinde maaşım değişti…

Ben de dediğimi yaptım…

Yeni arkadaşlarım ve büyüklerimle…

Hürriyet'in 'Yazıişleri Terbiyesi' ile yoğrulmuş bakış açısıyla hazırladığımız…

Dört sayfalık Hürriyet EGE…

İlk kez 2 Ekim 1984'te İzmirli'nin, Egeli'nin evine girdi…

Basın'ın Amiral Gemisi Hürriyet…

İzmir için Ege için ilk kez 'özel bir gazete' hayata geçirmişti…

Üç yıl boyunca…

Birinci sayfasını çizdiğim O 'Hürriyet EGE'

An itibarıyla…

Bir gün bile ara vermeden 36 yıldır yayınlanıyor!

Çünkü…

Hamuruna…

Eli, gönlü, gözü bereketli Nedim Demirağ'ın duyguları karışmıştı…

***

'Hürriyet EGE'nin varlığını kanıtlamak için…

Uçuşa geçtiği günlerde…

Haber Merkezi'nin başında Erdal İzgi vardı…

Dün…

Nedim Demirağ acısını telefonda paylaşırken…

Bu köşenin içine O'nun da duygularını eklemek geldi içimden…

Kırmadı beni…

İki toplantı arası demedi; oturdu, yazdı…

İşte Erdal İzgi'nin duyguları…

***

NEDİM DEMİRAĞ…

İnsan olmak, helal süt emmiş insanoğlu olmak herkese nasip değildir…

Genlerden gelen güzellik ister…

Aile terbiyesi ile yoğrulmak gerekir…

Toplumu bilmek, anlamak, sevmek esastır…

Karşındakinin duygusunu paylaşmak…

O'na yardım, destek, ilgi amaçlı dokunmak…

Olmazsa olmaz kuraldır…

***

Adam olmak, hele adam gibi adam olmak zordur…

Her kişinin harcı değildir…

Yürek, bilek, bellek, ilgi, bilgi, sevgi ister…

Hamurlaştırıp, ruhuna sıvamayı becerirsen adamlığa yakışırsın…

Hele bu dönemde, 'adam gibi adam'ın görülmesi enderdir…

O nedenle ararız, özlem duyarız…

***

Adamın adamlığını konuşuruz...

İnsanın, insanlığını özleriz…

***

Adamdı, insandı ve herkesin baba yarısıydı Nedim Demirağ…

Beyefendilik kelimesi az kalırdı…

Suçu bilmez, cezaya inanmazdı…

Sokakta her canlının şefkat kucağıydı…

Ve…

İnsana her yönüyle dokunan bir dost, arkadaştı…

Dün kaybettik…

Sonsuzluğa uğurladık…

Diz dövüp, ağıtlar yakmayacağız…

Ama…

Onu her daim özleyeceğiz…

Özlemekten bıkmayacağız…

Özlemi hak ettiği için, özlemi dile getireceğiz…

***

Özlem…

Nedim Demirağ gibi 'değerler' içindir…

Adam gibi adamlar için…

Onlara her kelime, cümle azdır…

Nur içinde yat, mekanın cennet olsun…

Bu dünyaya anlam vermiştin…

Öyle anılacaksın…

Erdal İZGİ

***

Erdal'ın satırlarının üstüne satır konmaz ama…

İzninizle…

Bir Mehmet Karabel dokunuşuyla veda edelim…

***

İzmir'in 'altın kalpli adam'ıydı…

Şövalye ruhuna sahipti…

İnsanlık ustasıydı…

İnce ayar mükemmeliyetçiydi…

Koruyucu kimliğinden hiç taviz vermedi…

Öyle, böyle değil; muhteşem bir iyilikseverdi…

Fedakardı…

Kadirşinastı…

İzmir'i ve İzmirliler'i karşılıksız sevdi…

İzmirliler de O'nu çok sevdi…

***

Bitiriyoruz…

'Elveda…' demek zordur…

Hele…

Veda etmeye çalıştığınız…

'İzmir'in En Güzel Abi'si' ise…

İşte o, zor'un da zoru…

Cennet mekanın olsun Nedim Ağabey…

Nokta…

Sonsöz: 'İnsanı ne sırtında ne de omzunda taşıdıkları yorar… İnsanı asıl yoran şey; yüreğinde taşıdıklarından göremediği vefadır… / Anonim…'