AK Parti 8’nci olağan kongresini gerçekleştirdi. Yeni MKYK’ya ve MYK’ya kimin girip girmediği, Erdoğan’ın listeyi hazırlarken kimlere çizik atıp atmadığı, yerelden düşünürsek parti üst yönetiminde İzmir temsiliyetinin yetersizliği konusu değerlendiriliyor.

Söyleyeceğimi doğrudan söyleyeyim; AK Parti, Erdoğan eksenli, lider odaklı bir parti haline gelmiş durumda… Sanki sadece o varken iç disiplinini ve seçilme gücünü muhafaza edebilir algısı insanda oluşuyor.

Liste konusu… Milletvekili olarak meclise girenin bakan olması tamamen şans… MYK’ya giren zaten bakan olamıyor. MKYK’ya girip de bakan olan sayısı oldukça sınırlı…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sistemi ikiye bölmüş durumda… Yeni hükümet sistemi ile birlikte ülkeyi dışarıdan atadığı kabine ve cumhurbaşkanı yardımcıları üzerinden Külliye eksenli yürütüyor. MKYK ve MYK aracılığı ile parti teşkilatları yönetiliyor. Milletvekilleri ise eski işlevlerini yitirmiş durumda... Çoğu zaman bakanların bile fonksiyonu var mı yok mu o bile tartışılıyor.

Hal böyle olunca heyecan yok. Parti, parti işlevinden çok bir organizasyona dönüşmüş hissiyatı insanda oluşuyor. Toplumda da MYK’ya kim girdi/girmedi konusu da pek gündem değil. Şu tabloda sıradan bir vatandaş ‘benim derdime Mesut Özil mi çare olacak?” sorusunu da pekala sorabilir. AK Partili siyasetçilerin bu soruya bir yanıt bulunması gerekiyor derim.

*

Bir diğer konu ise kenti ilgilendiren İzmir temsiliyeti konusu…

MYK’da genel sekreterlik görevine getirilen Eyyüp Kadir İnan’ın kentteki pozisyonu oldukça kuvvetlenmiş durumda… İnan’ın MYK’daki görevi kent ile ilgili konuların merkezi hükümetin gündeme taşınmasında manivela görevi görebilir. Bu da kent açısından olumludur.  3 dönemdir MYK’da görev yapan ve İzmir’deki oy bandını 1 milyonun üzerine çıkartan Hamza Dağ’ın kabine ile ödüllendirilip ödüllendirilmeyeceğini izleyip göreceğiz.

Bundan 1 ay önce “AK Partili milletvekillerinin karnesi” başlıklı bir köşe yazısı yazmıştım. Milletvekillerinin performans konusunda –Mahmut Atilla Kaya’yı dışında tutuyorum- yetersiz olduğunu ele alan bir analizdi. Bazı milletvekilleri bu köşe yazısından pek de hoşnut olmamıştı. Birilerini hoşnut etmek uğruna bu köşe yazılarını yazmıyoruz. Hamza Dağ’ın belediye başkan adaylığı dönemindeki performansı, Eyyüp Kadir İnan’ın gençlik kolları genel başkanı sürecini iyi değerlendirerek Erdoğan’ın gözdelerinden biri hale gelmesi ile parti üst yönetimine alınmasının ödülünü almış durumdalar…

İzmir’in temsiliyeti konusu önemli ancak performanslar da ortada… Parti üst yönetimindeki İzmir temsiliyetinin azlığı tek başına Erdoğan’ın İzmir yada Ege illerine bakışı ile değerlendirmek eksik kalacaktır.

Sesli düşünelim; Konak’ta Belediye Başkan adayı olan ve 39 bin 235 oy farkı yiyen, üstüne bir de katıldığı programda CHP’lileri hedef alarak “tutmadıkları orucun iftarını açıyorlar” diyerek din üzerinden ayrımcılık yapan ve bir tek özür dahi dilemeyen Ceyda Bölünmez Çankırı mı üst kademeye alınacak? İzmirlilerin yüzünü dahi görmediği Alpay Özalan, Mehmet Ali Çelebi listeye girebilir mi? Şebnem Bursalı’yı üst yönetime alsan “Istakozcu MKYK’da” manşetli haber sayısında bir patlama yaşanmayacak mı? Milli maç protokolüne katılmak dışında ortalıkta görünmeyen Muharrem Kasapoğlu bu performansla üst yönetimde ne işi olur? Körfeze cansız manken atmanın dışında kimsenin tanımadığı Yaşar Kırkpınar mı girer MYK’ya?