PKK Terör Örgütünün en önemli destekçisi Leyla Zana denen militan zehir saçmaya devam ediyor.
Künyelerinde Türk basını yazan, en önemli televizyon kanalları da Leyla Zana'yı adım adım takip ediyor!.. Türkiye demokrasisi ve Türk insanı için üstün hizmetler(!) veren, ellerinde öldürülen binlerce gencin kanı bulunan bu kişi, temizliğin örneği olan beyaz örtülere bürünerek Güneydoğu'daki kadınlarımızdan oy istiyor!. Hem de kadının ezilmişliğine son vermek için. Bakın hele kadın hakları savunucusuna!..
Leyla Zana denen bu kadın 14 yaşında iken dayısının oğlu, bölgenin en varlıklı kişisi, sonranın Diyarbakır Belediye Başkanı Mehdi Zana ile evlendi. Köşklerde- saray yavrusu evlerde yaşadı.
Bugün, kurtarmaya karar verdiği kadınlar onun ve ailesinin yanında köle gibi çalışıyorlardı ve Leyla Zana'dan tek laf çıkmıyordu.
Devlet güçleriyle başı derde girdiğinde Avrupa'ya kaçıyor yıllarca en lüks otellerde kalıyordu.
PKK Militanı bu kadın, önceki gün Bismil İlçesinin köylerini gezerken aynen şu ifadeyi kullandı;
'Seçimden sonra devlet Öcalan'ı aranıza getirecek…'
T.C Başbakanının 'Ben görüşmem, devlet görüşür' dediği devlet mi Öcalan'ı serbest bırakacak? Bir söz almamış olsalar, bir anlaşma imzalamamış olsalar böyle konuşabilirler mi?...
12 Haziran'daki seçimlerde bu ihanetin hesabını sormayacak mıyız?...
TÜRKÇE EZAN- KÜRTÇE EZAN
Eşbaşkan-Başbakan Erdoğan seçim meydanlarında, boynundaki damarlarını patlatırcasına CHP'ye yükleniyor ve bağırıyor; 'Ahh Ah, Bu CHP yok mu, bunlar 70 sene evvel ezanımızı Türkçe okuttular!.'
Meydan yanıt veriyor; 'Yuuuhhh'.
Sene 2011. AKP 9 senedir tek başına iktidar. Astığı astık, kestiği kestik. Bu güzel ülkenin, aziz bir köşesinde PKK talimatıyla Kürtçe ezan okunmaya başladı. Eşbaşkan Erdoğan'a hangisi daha yakın?.. Türkçe Ezan mı, Kürtçe Ezan mı?...
12 Haziran'daki seçimlerde bu ihanetin hesabını sormayacak mıyız?...
İKTİDARSIZ EŞBAŞKAN
Eşbaşkan-Başbakan Erdoğan, sanki kendisi Başbakan değil de, küme düşen Kasımpaşa Kulübünün Başkanı imiş gibi, canlı televizyon yayınında şikayet ediyor, dokunsanız ağlayacak;
'Benim İlçe Başkanımı tehdit ediyorlar, ya Cuma gününe kadar istifa et, ya da infaz ederiz diyorlar. Hakkari'de Yüksekova da partimizin tabelasını asamıyoruz, binalarımızı C4' le bombalıyorlar…'
Kendi partisinin 9 yıllık tek başına iktidarında, ülkemizin bir bölümünde kendi adamlarının bile can güvenliğini sağlayamayan bir yönetim, bir Başbakan var!...
12 Haziran'daki seçimlerde bu ihanetin hesabını sormayacak mıyız?...
CEMAATİN ADAMLARINA YENİ KADRO
Yabancı bir istihbarat örgütüne görev verseniz ve bu ülkenin altını üstüne getir deseniz, bunlar kadar yapamazdı. Türk Silahlı Kuvvetleri, yalan yanlış ve düzmece bilgisayar oyunlarıyla yıllardır saldırı altında. İhtilal yapanlar Çankaya köşkünde ağırlanıyor, savcılar ayaklarına gidiyor ve kibarca soruyorlar; 'Paşam Pişman mısınız…'
Darbeye teşebbüs ettiler diye, Türk Ordusunun Generallerin çoğu, sorgusuz sualsiz cezaevinde, zamanın Genelkurmay Başkanları Savcılarla köfte yemekte ve serbest. Madem ki alt kadroları darbe planladılar, onlar bu işi yaparken komutanları olan bu kişiler, Genelkurmay Başkanı değil de, kır bekçisi miydiler?..
Tarikat ve cemaatlerde biat kültürü ile yetişenler, 4 kadın alınmalı diyenler, Müslüman'ın sadaka paralarını dolandıranlar 'Demokrat' oldu, ülkenin aydınları, gazetecileri, siyasetçileri, askerleri ise darbeci!..
Devlet kadrolarını cemaat ve tarikatlara işgal ettiren AKP, bununla yetinmeyerek 'Bakan Yardımcılığı' diye bir makam yarattı. Türk bürokrasisini alt üst edecek, sistemi kilitleyecek bu koltuklar, cemaatlerin ve tarikatların adamları tarafından doldurulacak. Eşbaşkan bunu, Tahran eski Belediye Başkanı, şimdiki İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad'dan kopya çekmiş. Gidişimiz İran nasılsa….
12 Haziran'daki seçimlerde bu ihanetin hesabını sormayacak mıyız?...
FAKİRLİK-YOKLUK DİRİ DİRİ YAKTI
Giresun'un Görele ilçesinde meydana gelen otobüs kazasında 9 vatandaşımız, yanarak öldüler. Kaza sonrası yapılan açıklamada, pahalı mazot kullanamayan otobüs sahiplerinin, solvent ve 10 numara yağı karıştırarak yaptıkları kaçak mazot kullandıkları belirtildi.. Eğer normal mazot kullanılsaydı, bu ölümler olmayacaktı. Anadolu'da on binlerce kamyon ve otobüs aynı durumdadır.
Eşbaşkan-Başbakan Erdoğan'ın gemicikleri olan oğlu, gemilerinde 'vergisiz mazot' kullanır ve mazotun litresini 1,5 TL ye satın alır. Çifti- Köylü, Kamyoncu, Otobüsçü, Tayyip Bey'in oğlundan 3 misli fazla para öder…
12 Haziran'daki seçimlerde bu ihanetin hesabını sormayacak mıyız?...
Yapılacaklar belli ve basittir;
Varsa, geçmişte yaşanan kırgınlıklar unutulacak. Herkes tüm tanıdıklarını arayacak ve uyaracak. Bu seçimin partiler arasında değil; Cumhuriyet, Çağdaşlık, Aydınlık, Yeniden Üretim ve Sanayileşme, zenginlik ile ülkeyi ortaçağ karanlığına götürmek isteyenler arasında olacağı tüm çevremize anlatılacak. Hukuk Devleti ilkesinin yerine, parti hukukunun getirilmek istendiği, Türkiye'nin yönünün Çağdaş medeniyetlere değil, İran tipi bir İslam Cumhuriyetine döndürülmek çabaları tekrar tekrar anlatılacak. Sandığa gidilecek, oylar kullanılacak ve sandıklara sahip çıkılacak. Bu kadar basit…
Sonra ne mi olacak? Güzel şeyler olacak. Korkusuz günler gelecek. Ülkeyi soyanlar hesap verecek. Siyaset yeniden şekillenecek. Bugün AKP'ye oy vereceğini açıklayan Mehmet Ağar gibi Susurluk artıklarının bilerek yıktıkları siyasi yapı, tüm merkezi kucaklayacak şekilde yeniden kurulacak ve gençlerimize, gerçek parti içi demokrasinin olduğu, çağdaş vatansever bir siyasi yapı armağan edilecek….