’“Bak atının terkisine de atmış gözleri şaşı gelini,
Mor kaftanlara sarmış haspam, odun gibi belini,
Ah verin elime de kırayım cadının,derisi kara elini,
Seni gidi dilleri fitne fücur, kıyametin gelsin’…’”

Babası yıllarca Feto’’nun okulunda müdürlük yapan ünlü besteci ve yorumcu, Gavur İzmir’’in yeni cemaatçi kızı, AKP destekçisi ’“Sazan Aksu’” nun güzel bir eserinin dörtlüğü ile açtık bu günkü yazımızı..

Turktıme adlı sitenin Cumartesi günkü yayınında önemli bir haber vardı;
’“Tansu Çiller, DYP’’de beraber görev yaptığı eski milletvekilleri ile Boğazdaki muhteşem yalısında yaptığı toplantıda, 12 Eylül’’de ’‘Evet’’ denilmesi gerektiğini, Anayasa değişiklik teklifinin Türkiye’’nin yararına olduğunu, özellikle ’‘yargı’’ ile ilgili maddelerin çok ’‘yararlı’’ olacağını ve kendisinin de eğer o tarihte Amerika’’dan gelebilirse ’‘evet’’ oyu kullanacağını
söyledi.’”

Haber bu; okuyunca gözlerime inanamadım. Türkiye’’de Başbakanlık yapmış bir siyasetçi, millet tarafından görevden uzaklaştırıldıktan sonra yaklaşık 10 yıl boyunca tek kelime konuşmayacak, ülkesinin ciddi problemleri hakkında hep susacak,sadece sık sık gittiği ikinci vatanı Amerika seyahatleri ile basının gündemine düşecek, aniden ülkeyi düşünmek aklına gelecek ve Tayyip Bey’’e destek vermek için, ’“evet’” kampanyasının figüranlığına soyunacak! İnanın gözlerim yaşardı.
Özellikle ’“Yargı’” ile ilgili söyledikleri, bana rahmetli Mehmet Köstepen’’in anlattıklarını hatırlattı. Telekom’’un özelleştirilmesi konusu o zaman Sayın Mümtaz Soysal tarafından Anayasa Mahkemesine götürülmüştü. Mahkeme de, idareden bilgi almak için ilgili Bakan Köstepen’’i davet etmişti. Köstepen, ben ve bakanlığın hukukçuları günlerce çalıştık. Bakanlık hukukçularının genel kanaati, Anayasa Mahkemesinin bu yasa ve yönetmeliklere göre iptal istemini haklı bulup, satışı engelleyeceği yönünde idi. Hukukçular Özelleştirme yasasının değiştirilmesini ve yeni yasaya göre yapılacak özelleştirmenin daha hukuki ve ülke yararına olacağını söylediler. Başbakanlık ve Bakanlık bürokratlarının katılımıyla yeni yasa tasarısı hazırlandı ve Köstepen, Başbakana götürdü. Başbakan’’ın yanından çıkan Köstepen şaşkın vaziyette idi; bana, ’“Rifat, Başbakan çıldırmış, benim vaktim yok Mehmet, ben söz verdim, söyle o hakimlere, Başbakan acil olarak, olumlu karar istiyor, de’” dedi. Rahmetli Köstepen, hukukçuların tavsiyesine göre takdimini yaptı ,ama Anayasa Mahkemesi satışın durdurulmasına karar verdi. Kararı bir yurt içi geziden dönen Başbakan, havaalanında uçağının kapısında öğrendi ve Köstepen’’e sertçe, ’“Nasıl böyle bir karar verebilirler Mehmet, benim emrimi söylemedin mi?’” dediğini bugün gibi hatırlıyorum.
Anayasa Mahkemesi Üyelerinin, Başbakanın emrinde olduğunu zanneden hukuk alimi Çiller, şimdi bize ’“Yargı ile ilgili maddelerin değişikliği yararlı olur’” diyebiliyor.
Yargı ile ilgili değişiklikler ancak Yüce Divana gitmesi mutlak olan Tayyip Bey ve destekçileri için yararlı olur. Tayyip Bey, şimdiden kendisini yargılayacak ’“özel hakimlerini’” seçmek istiyor, Tansu Çiller’’de yeni yardımcısı olarak kendisine destek oluyor.
Daha önce iki kez yazmıştım. Yazdıklarım teker, teker çıkmaya başladı.
Bu takım Tayyip Bey’’in, ’“yan baskıcıları’” veya ’“hık deyicileri’’dir’”. Önce Ahmet Özal,başladı; ’“Benim oyum evet ama partim hayır kararı aldı’” dedi. Sonra Çiller’’in çömezi, Soylu Süleyman hangi parayla bilinmez, 50 İl’’e otobüslerle ve cemaatten arkadaşlarıyla ’“evet’” kampanyasına başlayacağını söyledi. İlk gezisinde İzmir-Tire’’de sadece AKP’’lilere konuşup rezil oldular. Sonra ABD’’de zoraki CIA misafiri, ’“Ölüler de evet demeli’” diye işin içine ahreti de kattı. Daha sonra Burhan Özfatura, ’“AKP’’ye hayır ama referanduma evet’” tuzağını başlattı. En son da Tansu Çiller tüm bunların üstüne tüy dikti. Bir eksik kaldı, o da ’“mezara kadar Refah Partiliyim’” diyen Aydın Menderes. Yakında Aydın Bey’’de çıkar meydana, hepsi Tayyip Bey’’e olan borçlarını ödemiş olurlar. Halkoylamasından ’“Hayır’” çıktığı gün, benim tanıdığım Tayyip Bey ilk önce bunları sırtından atar.
Gördüğünüz gibi Türk Milleti canının derdine düşmüş, hem yaşamaya, hem de Cumhuriyeti ve Ordusunu bu badem bıyık takımından kurtarmaya çalışıyor, bunlar ’“kendi menfaatleri’” peşindeler. Gözleri doysun!...
Pazar yazımızı, Sazan kızımızın yukarıdaki parçasının başka bir dörtlüğü ile bitirelim, biraz içimiz açılsın;
Amanın amanın, yansın ocağın barkın utansın,
Ağan emmin her bir yerine kırmızı kınalar yaksın,
Varsın bize vursun felek, ne çeyiz düzdüm emek emek,
Allah bildiği gibi yapsın’….