“Zaman kazmayı, küreği ele alma zamanıdır”

İZMİR - EGE-KOOP Genel Başkanı Hüseyin Aslan, İzmir ve İzmirlinin en önemli sorununun sağlıksız ve çarpık yapılarda yaşama mecburiyeti olduğunu belirterek, “ Hem de her an yaşanabilecek büyük bir deprem de gün gibi ortadayken biz hala kentsel dönüşüm şöyle mi yapılmalı böyle mi olmalıyı konuşuyoruz. Zaman artık lafı bırakıp kazmayı, küreği ele alma zamanıdır. Yoksa hem kentimize hem de insanımıza çok yazık eder, vebalini de ödeyemeyiz.” dedi.

 

İzmir sanayisinin can damarı Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren bir grup sanayici ve işadamı EGE-KOOP Genel Başkanı Hüseyin Aslan’ı ağırladı. Aralarında bir dönem Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanlığı da yapmış olan Esen Şirketler Topluluğu Başkanı Salih Esen, İzmir Ticaret Odası eski Meclis Başkanlarından ve aynı zamanda EGE-KOOP Danışma Kurulu İzmir Komisyonu Başkanı Necip Kalkan, EBSO Meclis Üyeleri Bayram Talay, Sayıl Dinçsoy ile Atilla Üner, Nedim Uysal, Muin Altın ve Kemal Saldır gibi iş dünyasının yakından tanıdığı isimlerin de yer aldığı toplantıda Aslan, özellikle kentsel dönüşüm ve İzmir konusundaki görüşlerini paylaştı.

 

Çiğli Kaymakamı Dr. Mustafa Arı’nın da hazır bulunduğu ve yüzü aşkın sanayicinin katıldığı toplantıda konuşan Aslan, katıldığı hemen her platformda İzmir’in en önemli sorununu sağlıksız ve çarpık yapılaşma olarak gösterdiğini, bununla da yetinmeyip çözüm önerilerinde de bulunduğunu belirtti. Van Depremi’nin ardından tüm ülke gündeminde yer bulan kentsel dönüşümü 1984 yılından bu yana ısrarla anlattığını kaydeden Aslan, “ Neredeyse 30 yıl olacak kentsel dönüşüm diye diye dilimde tüy bitti. Bu yolda 11 koca kent inşa ettik. Egekent, Villakent, Körfez Evleri, 25. Yıl Konutları ve daha niceleri.. Her biri binlerce insanımıza sağlıklı, güvenilir yapılarda yaşam imkanı sundu. Bunu yaparken zerre kadar kar amacı gütmedik. Çünkü zaten biz kooperatifiz, kooperatiflerin üst birliğiyiz. Türkiye’de kooperatifçiliğin özendirilmesi konusunda örnek gösterilen kurumuz. Ancak gerçekleri ancak acı deneyimlerle görmeyi tercih ediyoruz. Önce Marmara sonra da Van Depremi bunun en iyi örnekleri. Merak ettiğim şu; içimizi yakan bu örnekler gün gibi ortadayken İzmir olarak daha neyi bekliyoruz?” diye sordu.

 

Marmara Depremi sonrasında yapı sektöründe önemli uygulamaların hayata geçirildiğini belirten EGE-KOOP Genel Başkanı Hüseyin Aslan, “ 2002 yılı sonrasında da iktidar partisi ek düzenlemelerle bu süreci geliştirdi. Ancak onlarca yılı aşkın sürenin birikimi kolay kolay silinemezdi ve silinemiyordu maalesef. Bunu da yaşadığımız en ufak bir doğa olayının sonuçlarıyla görüyoruz. Maddi kayıplar yerine geliyor belki ama giden canları geri getirmek mümkün olmuyor. Şimdi İzmir’de de duymak istemesek de 7.2 büyüklüğünde bir depremin hem de bu yıl içerisinde olabileceğinden bahsediliyor. Olabilir de olmayabilir de. Yüzde elli olasılık var. Ve bu olasılık her zaman için var. Dolayısıyla artık kentsel dönüşüm şöyle mi olmalı kentsel yenileme böyle mi yapılmalı tartışmalarını bir kenara bırakıp bugüne kadar ki örnekler kapsamında harekete geçmemiz gerekir. Zaman artık konuşma zamanı değil kazmayı, küreği alıp işe koyulma zamanıdır. “

 

İşadamlarının başta kentsel dönüşüm olmak üzere İzmir ve Çiğli’ye dair sorularını da yanıtlayan Aslan,   EXPO 2020’ye aday İzmir’in önündeki sekiz yılda büyük yol kat etmesi gerektiğini vurguladı. Aslan, “ İster güneyinden ister kuzeyinden bakın İzmir’e aynı manzara ile karşılaşacaksınız. Sağlıksız, çarpık yapılarla dolu koca bir köy. Bu İzmir’in kaderi değil. İzmirlilerin de. Bu dönüşümü gerçekleştirebiliriz. İlla beş, on yıl olarak bakmamak lazım. Çok daha geniş bir perspektifle hareket edilmek zorunda. Bunu Eskişehir, Kayseri, Antep, Denizli, İstanbul, Ankara gibi kentler yaptı. İzmir de yapabilir. Hatta İzmir lider olmalıydı bu konuda. Ama ne yazık ki bunu başaramadık. Belediyeler bu konularda son derece pasif kaldı. Tek bir proje üretilmedi, oy uğruna İzmir’in geleceği heba edildi. Şimdi zamanı iyi kullanmak lazım. Kentsel dönüşüm için kaynak deniyor. İzmir’in birçok bölgesi kendi kaynağını yaratabilecek potansiyelde. Yani bizzat dönüştürülecek bölgeler ve o bölgelerde yaşayan İzmirliler. Yeter ki istenilsin. “ ifadelerini kullandı.