İZMİR - Çalışma, şiddet uygulayanların da şiddet mağdurlarının da ekonomik sosyal ve fiziksel birçok şiddet vakasını ''olağan'' karşıladıklarını ortaya koyuyor -EKDAV Başkanı Türkan Miçooğulları: ''Toplumumuzun önemli bölümü, şiddetin ne olduğunun farkında değil, aile bireyleri de olsa, kimsenin kimseye şiddet uygulayamayacağı, sınırlayamayacağı konusunu yeni algılıyoruz''
''Sahip olduğunuz tek şey bir çekiç ise her şeyi bir çivi olarak görürsünüz.'' Ege Kadın Dayanışma Vakfı'nın (EKDAV), şiddet uygulayanlara yönelik eğitim ve araştırma projelerini anlattığı ''Sevgiyle Uzanan El'' kitabı, Abraham Maslow'un bu sözleriyle başlıyor.
Toplum genelinde şiddetin, özellikle de aile içi şiddetin azaltılmasında, önceliğin şiddet uygulayan kişilerin bilinçlendirilmesine verilmesi gerektiğine inanan EKDAV, BM ve Sabancı Vakfı desteğiyle İzmir'de, Norveç'in Ankara Büyükelçiliği desteğiyle de Uşak'ta iki projeyi hayata geçirdi.
Projeler, çoğunluğunu erkeklerin oluşturduğu meslek grupları dikkate alınarak seçilen iş yerlerinde birebir görüşmeler yapılmasını, ardından katılımcıların şiddetin tanımı, öfke kontrolü ve şiddet eylemlerinin hukuki sonuçları hakkında uzmanlar tarafından bilgilendirilmelerini kapsıyor.
Kitapta, projeler kapsamında görüşmelere katılanların büyük bölümünün, belli başlı fiziksel eylemler dışında, uyguladıkları ya da maruz kaldıkları davranışları ''şiddet'' olarak tanımlamadıklarına, bu eylemleri ''olağan'' ya da ''aile içi mesele'' olarak kabul ettiklerine, şiddetin psikolojik, cinsel, ekonomik ve toplumsal boyutlarına ilişkin yeterli bilinç düzeyine sahip olmadıklarına dikkat çekiliyor.
Araştırma bulgularına göre, şiddet uygulayan ve şiddete maruz kalanların yarıya yakın bölümü aile, arkadaşlarla görüşmenin yasaklanması, evden dışarı çıkarılmama, üzerine kapının kilitlenmesi, başkalarının önünde aşağılanıp alay edilme, namus ve töre olayları nedeniyle baskı altına alınma gibi toplumsal/psikolojik şiddet olaylarını, parasının alınması ya da hiç para verilmemesi gibi ekonomik şiddet olaylarını ''şiddet'' olarak tanımlamıyor.
EKDAV Başkanı Miçooğulları
AA muhabirine çalışmaları değerlendiren EKDAV Başkanı, eski İzmir milletvekili Türkan Miçooğulları, bugüne kadar yapılan çalışmaların büyük bölümünün, şiddet uygulanan kişilerin kendilerini korumalarına ya da hakları konusunda bilgilendirilmelerine yönelik olduğunu belirtti.
Miçooğulları, şiddet uygulayan kişilerin bilinçlendirilmesinin, öfke kontrolünü, eylemlerinin mağdur üzerindeki etkilerini ve en önemlisi de hukuki sonuçlarını öğrenmelerinin, sorunun temelden çözülmesine katkı sağlayacağını söyledi.
Şiddetin mağdurunun büyük ölçüde kadınlar olduğunu, Türkiye'de kadınların büyük bölümünün fiziksel şiddet davranışlarına ''kocamdır, döver'' şeklinde yaklaştığını ve aile içi şiddetin yakın zamana kadar aile içinde kapalı bir konu olarak değerlendirildiğini ifade eden Miçooğulları, çalışmalarda ortaya çıkan en somut konunun, ''şiddetin tanımı ve şiddet türleri konusundaki bilgisizlik'' olduğunu anlattı. Miçooğulları, şunları kaydetti:
''Türkiye'de bu konuda yeterli bilinç yok, her iki çalışma da bize bunu gösterdi. Toplumumuzun önemli bölümü, şiddetin ne olduğunun farkında değil, aile bireyleri de olsa, kimsenin kimseye şiddet uygulayamayacağı, sınırlayamayacağı konusunu yeni algılıyoruz. İlişkilerin nasıl olması gerektiği konusunda ciddi bir eğitime ihtiyaç var. Biz, çalışmalarımızın da sonuçlarını dikkate alarak, toplumsal cinsiyet eşitliği eğitiminin ana sınıfından başlayarak, eğitim içinde yer alması gerektiğini söylüyoruz. Eğitim çalışmaları sırasında, katılımcıların gösterdikleri ilgi beni duygulandırdı ve heyecanlandırdı. Çünkü anlattığınız zaman ilgi duyuyorlar, öfkenin kontrol edilebileceğini görüyorlar, çocuklarıyla ve eşleriyle olan ilişkilerini düzenlemek fikrine heyecanla yaklaşıyorlar.''
Kitapta yer alan dikkat çekici sonuçlardan birinin de çocuklarına şiddet uygulayan ebeveynlerin hemen hepsinin, çocukluklarında şiddete uğramaları ya da şiddete uğrayan kardeşe tanıklıkları olduğunu ifade eden Miçooğulları, böyle bir şiddet döngüsünün kırılabilmesinin, ancak şiddeti uygulayan bireyin rehabilite edilmesiyle sağlanabileceğini söyledi. (A.A)