İZMİR - Türmen ve Güven, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin hastanelerin ticarethaneleşmesine, sağlık bakanlığının holding mantığında yönetilmesine ve üniversite hastanelerine Sağlık Bakanlığı’nın bir protokolle el koymasına neden olan düzenlemelerine karşı, çalışanlarla birlikte ses yükseltti.
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi sağlık çalışanlarının ortak eylemine Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekilleri Rıza Mahmut Türmen ve Hülya Güven, destek verdi. Yağmur altında yoğun katılımla gerçekleştirilen ve sokak tiyatrosunun da sahnelendiği protesto eyleminin hedefinde “Sağlıkta dönüşüm projesi” ve 2 Kasım 2011’de gece yarısı çıkarılan 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname vardı. Çalışanlar, “Sağlık haktır, satılamaz”, “Para ile sağlık alınmaz” yazılı dövizlerle ve poliklinik binasına kadar yürüdü
CHP İzmir Milletvekilleri Rıza Mahmut Türmen ve Hülya Güven’in de bizzat katılarak destek verdiği sağlık çalışanlarının basın açıklamasında, İzmir Tabip Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası yöneticileri de hazır bulundu.
Dokuz Eylül Üniversitesi öğretim üyeleri, uzman ve asistanları, öğrencileri, hemşireleri, fizyoterapistleri, teknisyen ve teknikerleri, diyetisyenleri, büro personeli, taşerona bağlı işçilerinin oluşturduğu Dokuz Eylül Hastanesi Sağlık Çalışanları Platformu adına yapılan ortak açıklamada, “2003 yılında başlayan “Sağlıkta Dönüşüm, “Tıp Eğitimi ve Sağlıktaki Yıkım Süreci” devam ediyor. Tıp fakültelerinde, hastaların müşteri olarak görüldüğü ve daha fazla hasta bakılarak döner sermaye gelirlerinin arttırılması esasına dayanan performans sistemine geçildi. Üniversite Hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’na devredilmesinin yasal koşulları oluşturuldu. Kamu Hastane Birlikleri kurularak, tüm hastaneleri kar amaçlı işletmelere dönüştürmenin yolları açıldı” denildi.
Hastalara daha fazla süre
İş güvencesi ve akademik özgürlük
Daha fazla hasta bakıp daha fazla ameliyat yapmalarının istendiği bu süreçte, doktorların hastalara hak ettiği süreyi ayıramaz noktaya getirildiği vurgulanan açıklamada, “Sağlık çalışanları, eğitim ve bilimsel araştırmaların yapılabildiği, hastalara yeterli süre ayrılarak hizmetin nitelikli düzeyde sunulabildiği, özlük haklarımızın tanındığı, emeğimizin çalışma barışımızı bozmadan maaş olarak ödendiği, iş güvencesi ve akademik özgürlüğün olduğu, meslek örgütlerinin işlevsiz bırakılmadığı, (tabipliğin kamu ve kişi yararına uygulanıp geliştirilmesinin sağlandığı) bir ortamda çalışmak istiyor” ifadesine yer verildi.