Ömür boyu hapisleri istendi, beraat ettiler

İZMİR - Erzincan'dan 1954 yılında ailesiyle birlikte İzmir'e gelen Hasan Bayarsan, bir süre Almanya'daki NATO üssünde uçak teknisyeni olarak çalışıp emekli olduktan sonra yurda döndü. Hiç evlenmeyen, yalnız yaşayan 75 yaşındaki Hasan Bayarsan, Hatay semti 181 Sokak 14 numaradaki kendi soyadını taşıyan Bayarsan Apartmanı'ndan 7 daire ve 3 dükkan satın aldı. Çeşitli bankalardaki hesaplarında kabarık hesabı bulunmasına rağmen çevresinde 'Varyemez Amca' ve agresif bir insan olarak tanınan Bayarsan'ın, 2004 yılı Ocak ayının ilk günlerinde evine gelmemesi komşularını şüphelendirdi, polise haber verdi.

 

Yapılan soruşturmada, yaşlı adamın 5'inci kattaki dairesine son günlerinde kimliği belirsiz kadınların girip çıktığı bilgisine ulaşıldı. Polis Bayarsan'ın en son 2 Ocak tarihinde kendi hesabından emekli maaşını çektiğini ve o günden sonra görülmediğini tespit etti.

 

Yaklaşık 9 ay kendisinden haber alınamayan, milyonluk servetin sahibi olan Bayarsan'ın bulunamaması üzerine Almanya'da yaşayan 3 kız kardeşine haber verildi. Türkiye'ye gelen kız kardeşler Nuriye Hiller, Huriye Bayarsan ve Emine Bayarsan, yaklaşık 30 yıldan bu yana görüşmedikleri ağabeyleri için avukata vekalet verdi. Hasan Bayarsan bir yandan aranırken bir yandan da yaşlı adamın kendi imzasını taşıyan, taşınmaz mallarının devri konusunda, 31 yaşındaki Sediye Kaya'ya noter kanalıyla vekaletname verdiği belirlendi. Tapu Müdürlüğü'nde yapılan incelemede, Bayarsan'ın oturduğu evinin de aralarında bulunduğu 5 daire ve 3 dükkanın, Sediye Kaya tarafından ablası 35 yaşındaki Hediye Şahin ve İsmail Dağgezen'e satıldığı tespit edildi. Sediye Kaya'nın daha önceden evlenip boşanan ablası Hediye Şahin 'nin de, iki daireyi hemen İbrahim Amba'ya sattığı ortaya çıktı. Tapularındaki bu seri değişiklikler üzerine, 1 milyon TL'yi geçen hesaplarına avukat tedbir koydurdu. Polis tarafından gözaltına alınan iki kardeşten Sediye Kaya, Bayarsan'dan çocuk beklediğini, ancak daha sonra düşük yaptığını, kendisine ulaşamadığını söyledi. İki kardeş ifadelerinin ardından serbest bırakıldı.

 

Dikili'de 16 Ocak 2005'te zeytinlikte çalışan işçiler, bir ağacın dibinde, toprağa gömülü, kolu dışarıda duran ceset buldu. Battaniyeye sarılı, yüzü tanınmayacak halde olan ve başka bir yerde öldürülen kişinin esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolan gayrimenkul zengini Hasan Bayarsan olduğu belirlendi. Teşhis için çağırılan Bayarsan'ın kızkardeşleri yüzü parçalanmış, kolunun yarısı olmayan, kaburgaları kırık cesedi, pantolon, Almanya'dan gönderdikleri markalı gömlek ve vücut yapısından tanıdı. Yapılan DNA testiyle ölenin Hasan Bayarsan, olduğu ortaya çıktı.

 

Hasan Bayarsan'ın 3 kız kardeşi Emine Bayarsan, Nuriye Hiller ve Huriye Bayarsan, avukatları Cengiz Varol aracılığıyla gayrimenkullerin geri alınması için "Tapu iptali" davası açtı. İzmir 3'üncü Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan dava geçen yıl sonuçlandı. Mahkeme, gayrimenkullerin değerinin çok altında satıldığına, yasal olmayan satışın iptaline, gayrimenkullerin yasal mirasçıları olan kızkardeşlerine verilmesine karar verdi. Yargıtay tarafından da onanan karar kesinleşince, Hasan Bayarsan'ın tüm gayrimenkulleri 3 kızkardeşine geçti.

 

Avukat Cengiz Varol, Hasan Bayarsan'ın gayrimenkullerini satan iki kız kardeş Sediye Kaya ve Hediye Şahin hakkında Dikili Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Savcılık Sediye Kaya ve Hediye Şahin hakkında, kasten bir kişiyi öldürmek suçunu işlediklerine dair her türlü süpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilmediği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Avukat Cengiz Varol'un itirazı üzerine Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi, iki kız kardeş hakkında adam öldürme suçundan ceza davası açılmasına karar verdi.

 

Soruşturmayı tamamlayan Bergama Cumhuriyet Başsavcılığı, kız kardeşler Sediye Kaya ve Hediye Şahin hakkında 'Kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle 2008 yılında Bergama Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açtı. Karşıyaka 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde talimatla ifade veren Hasan Bayarsan'ın kız kardeşleri Nuriye Hiller, Emine Bayarsan ve Huriye Bayarsan, sanıklardan şikayetçi olduklarını belirterek, en ağır cezaya çarptırılmalarını istedi.

 

Bergama Ağır Ceza Mahkemesi'nde tutuksuz yargılanan Sediye Kaya savunmasında, şunları söyledi:

 

"Hasan Bayarsan ile 7 yıl birlikte yaşadım. Kendisinden vekalatname alıp, dairelerini sattığımı kabul ediyorum, bunun dışındaki iddiaları kabul etmiyorum, ben kesinlikle kendisini öldürmedim. Bayarsan, vekalatname verdikten sonra daireleri satıp, istediğim yerde ev alabileceğimi söyledi. Dairelerin büyük bir bölümünü ablama sattım. Ona satmamın nedeni ise, daireleri almak isteyen diğer kişiler ucuza almak istiyordu. Ben de ucuza gitmesin diye ablama sattım. Hasan Bayarsan'dan hamile kaldım. Ben vekalatnameyi aldıktan yaklaşık 1 ay sonra istem dışı düşük yaptım. Kendisi kaybolduktan sonra sürekli evine gidip, evde olan hizmetçisine bulunup bulunmadığını sordum. Uzun süre geçince kaybolmuş olabileceğinden süphelendim."

 

Hediye Şahin ise, daireleri satın aldığını kabul ederken, o tarihte var olan işyerini işlettiğini, çok parası bulunduğunu söyledi. Hediye Şahin, "Kız kardeşimin daireleri satmak istemesi üzeren, 'Ucuza gitmesin' diye ben aldım. Hasan Bayarsan, bu dönemlerde tehdit ediliyordu. O semtten ayrılmak için kız kardeşime vekalet vermiş. Kaybolduğu duyulunca, biz sorumlu tutuluruz diye daireleri başkasına sattım. Hatta aldığım fiyatın altına sattım ve zarar ettim. Daireleri almak dışında bir şey yapmış değilim. Suçlamayı kabul etmiyorum" dedi.