TÜPRAŞ'ın dünyada ve yakın coğrafyadaki diğer rafinerilerle rekabet ettiğini vurgulayan Memioğlu, şöyle konuştu:
'Türkiye'de liberal bir petrol yasası var. Biz, rafinerimizi dünyanın en gelişmiş rafinerilerinden biri yaptık ve yeni rafineriler yapılmasını her zaman destekledik. Türkiye'deki bir akaryakıt dağıtım şirketi için TÜPRAŞ'ın Yunanistan, İspanya veya Karadeniz'deki herhangi bir rafineriden farkı yok. Akaryakıt şirketleri bizi pahalı buluyorsa, tüm ihtiyaçlarını yurtdışından getirebilirler. Türk enerji piyasasında liberalleşmeyi sonuna kadar destekliyoruz. Ancak liberal piyasanın iyi denetlenmesi ve tüketicinin de korunması lazım.'
Memioğlu, TÜPRAŞ'ın Türkiye'deki tek petrol rafineri şirketi olması nedeniyle tekel olarak algılandığına işaret ederek, ülkedeki akaryakıt piyasasında Shell, BP gibi uluslararası petrol şirketlerinin de yer aldığını hatırlattı.
Türkiye'de akaryakıt sektöründe faaliyet gösteren uluslararası petrol şirketlerinin dünyanın değişik yerlerinde birçok rafineriye sahip olduğuna dikkati çeken Memioğlu, bunların istedikleri kadar akaryakıtı kendi rafinerilerinden ithal edebileceklerini belirtti.
Liberal olan Türkiye pazarında TÜPRAŞ'ın tercih edilmesi için fiyatlarının uygun olması gerektiğini ifade eden Memioğlu, 'TÜPRAŞ'ın fiyatlarının cazip olması lazım ki bu şirketler bizden alsın. Bu açıdan Türkiye'ye yeni bir rafineri yapılırsa, en azından bu yanlış tekel algısı ortadan kalkmış olur' dedi.
Erol Memioğlu, TÜPRAŞ'ın denetim süreçlerine ilişkin ise Türkiye'de toplam vergilerin yüzde 10'unun Koç topluluğu tarafından sağlandığına dikkati çekti.
Koç Holding ve birçok şirketlerinin halka açık olduğunu ve yasaların belirttiği şekilde çalışmalarını yürüttüklerini belirten Memioğlu, 'Yasalar çerçevesinde her kurumun denetlenmesi ve denetime açık olması çok doğal' ifadesini kullandı.
PETROL FİYATLARINDAKİ DÜŞÜŞ
Rafineri sektöründe petrol fiyatları ile ürün fiyatları arasındaki oranın zaman zaman doğrusal olmadığını anlatan Memioğlu, mevsimsellik ve talep miktarının ürün fiyatlarında daha etkili olduğunu dile getirdi.
Memioğlu, petrol fiyatlarındaki düşüşün Türkiye'deki cari açığa ve enflasyona olumlu etkileri olacağını ifade ederek, Türkiye'de rafine ürün fiyatlarının ise petrol fiyatlarındaki düşüşün yanı sıra, petrolün Türkiye için ithal bir ürün olması sebebiyle kurlardaki değişim ile değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Tüm dünyada çevresel kaygılardan ötürü birçok normun değiştiğini anlatan Memioğlu, TÜPRAŞ'ın Avrupa normlarını takip ettiğini ve bu alanda yatırım yaptıklarını ifade etti.
Koç Grubu'nun TÜPRAŞ'ı aldığında ilk hedefinin Avrupa standartlarına yükseltmek olduğunu belirten Memioğlu, 'Tamamen Avrupa normlarında üretim yapıyoruz. Kükürt miktarı olarak 10 ppm mazot, benzin ve fuel oil üretiyoruz' diye konuştu.
Memioğlu, TÜPRAŞ'ı Akdeniz'in en iyi oyuncularından biri yapmayı hedeflediklerini vurgulayarak, Koç Grubu'nun TÜPRAŞ'ı aldığından itibaren 5,2 milyar dolarlık yatırım yaptıklarını dile getirdi.
Yeni açılan fuel-oil dönüşüm tesisinin 3 milyar dolarlık bir yatırım olduğunu anımsatan Memioğlu, bu projenin amacının 'siyah ürün' adı verilen fuel oil ve asfalt gibi değeri düşük rafineri ürünlerinin azaltılıp, 'beyaz ürün' denilen mazot, benzin ve jet yakıtı gibi daha değerli ürün çıktısını artırmak olduğunu söyledi.
Koç Topluluğu satış gelirlerinin yaklaşık yarısının enerji grubu şirketlerinden geldiğini anlatan Memioğlu, 'İGDAŞ'ın özelleştirilmesi ve yurtdışından doğalgazın Türkiye'ye getirilmesi projeleriyle ilgileniyoruz, ancak bu projeler ile ilgili bir şey söylemek için henüz çok erken' dedi.
Memioğlu, TÜPRAŞ'ın petrol ihtiyacının yaklaşık yüzde 50'sinin Irak ve İran'dan ithal edildiğini anlatarak, 'Bu ülkelerde oluşabilecek fırsatları da yakından takip ediyoruz. Lojistik açıdan ülkemize komşu bölgelerde proje geliştirmeyi tercih ediyoruz' ifadelerini kullandı.
'NÜKLEER SANTRAL YAPMAK DOĞRU'
Memioğlu, Türkiye'nin nükleer politikasını doğru bulduğunu belirterek, 'Türkiye gibi bu kadar enerjide dışa bağımlı olan bir ülkenin kaynaklarını çeşitlendirmesi, stratejik ve ekonomik olarak son derece önem arz ediyor' değerlendirmesinde bulundu.
Doğru teknoloji kullanarak işletilmesi ve denetlenmesi halinde, nükleer enerjinin çevreye zararı olmadığını ifade eden Memioğlu, çevrecilerin de Türkiye'ye nükleer santral yapılmasını desteklemeleri gerektiğini söyledi.