Diren ÇELİK/EGEDESONSÖZ- Maden Platformu Sözcüsü Mehmet Yılmaz Çarşamba günü 10. defa gerçekleştirilen MINEX-Madencilik, Doğal Kaynaklar ve Teknolojileri Fuarı'nın açılışının ardından görüşlerini paylaşarak madencilik sektörüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Maden Platformu Sözcüsü Mehmet Yılmaz, madencilik sektöründe faaliyet gösteren 18 birlik ve dernek olarak ülkenin maden ihtiyacını karşılarken 'önce insan ve çevre' anlayışına sahip olduklarını belirterek 'Hedefimiz; insana, doğaya ve ülkeye kazandıran, kalkınmacı madencilik. Ayrıca sektörün bileşenleri olarak, doğal kaynaklarımızı sanayinin ihtiyacı olan hammaddeleri karşılamak üzere harekete geçirirsek, cari açık üzerinde çok olumlu bir etki yaratabilir, açığın kapanmasında çok ciddi bir rol alabiliriz. Madenciliğin, uluslararası standartlarda uygulandığında, ülke ekonomisi ve toplumumuzun refahı için vazgeçilmez bir faaliyet olduğunu kamuoyunun dikkatine sunmak istiyoruz' dedi.
HEDEFİMİZ KALKINMACI MADENCİLİK
Hedeflerinin önce insana ve doğaya, ardından ülkeye kazandıran 'kalkınmacı madencilik' olduğunu vurgulayarak, ülkemiz için büyük bir potansiyel olan sektörün ekonomimize sağlayacağı katkıya da dikkat çeken Yılmaz, 'Bazı ekonomik modellemelerde bu sektörün 3,5 trilyon dolar gibi bir büyüklüğe sahip olduğunu biliyoruz. Ancak cari açık içerisinde sadece yaklaşık 100 milyar dolar gibi bir açığın doğal gaz, petrol ve yer altı kaynaklarından oluştuğunu görüyoruz. Sektörün bileşenleri olarak ülkemiz cari açığının kapatılmasında çok ciddi bir rol alabiliriz. Altını hariç tuttuğumuzda sadece madencilikten kaynaklanan cari açık yaklaşık 30 milyar dolar. Buna 25-30 milyarlık altını eklediğimizde 60 milyar dolardan bahsediyoruz. Doğal kaynaklarımızı, sanayinin ihtiyacı olan hammaddeleri karşılamak üzere harekete geçirirsek cari açık üzerinde çok olumlu bir etki yaratacağımıza inanıyoruz' ifadelerini kullandı.
'ÖNCE İNSAN, SONRA ÇEVRE, SONRA MADENCİLİK'
Madencilikte 15 milyar dolar ihracat hedeflendiğini ancak şu anda ihracatın yaklaşık 6,5 milyar dolar düzeyinde seyrettiğini hatırlatan ve Türkiye'de 2,5 milyar dolarlık altın üretildiğini belirten Yılmaz şunları söyledi: 'Altın üretimini çok rahat 5-6 milyar dolarlara çıkarabilme potansiyelimiz var. Yapılan bir çalışmaya göre, Türkiye'nin altın potansiyeli yaklaşık 6 bin 500 ton. Bunun bin 500 tonunu bulduk ve işletiyoruz. 5 bin ton altın daha bulunmayı bekliyor. Bu da 275 milyar dolar demektir. Cari açıkta bu sektör lokomotif rol oynayabilir.
Yer altındaki madenleri yeryüzüne çıkartırken sıralamanın önce insan, sonra çevre, ondan sonra madencilik olması gerekiyor. Bunu yapmazsak kazandığımız paranın kirli hava, kirli su ve kirli toprakta hiçbir anlamı olmaz. Sürdürülebilir madencilik, yöre halkına saygı duyan madencilik, olmazsa olmazımız. Madencilik faaliyetlerimiz bittikten sonra alanları, doğadan ödünç aldığımız forma en yakın nasıl iade edeceğimizi planlayarak gitmek ve rehabilitasyon konusu bizim için vazgeçilmez bir unsur.'
'ENERJİ BAKANLIĞI, SEKTÖRÜN HAMİSİ DURUMUNDA'
Madencilik sektörü olarak 180 bin istihdama sahip olduklarını kaydeden Yılmaz, sürdürülebilir ve sorumlu madencilik anlayışıyla bakanlıklar ile iş birliği halinde çalıştıklarını söyleyerek, 'Orta Vadeli Program'da (OVP) yer alan hedeflerle uyumluyuz. Madencilik sektörü Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, Tarım ve Orman bakanlıkları düzleminde iyi anlaşılabilir bir sektör. Enerji Bakanlığı, sektör olarak hamimiz durumunda. Bizler yer altındaki faaliyetlerimizi devlet adına yapıyoruz. Bakanlıklarımızdan beklentimiz; mevzuat gerekliliklerini yerine getirmiş işletmelere destek olmaları yönünde' diye konuştu.
TARIMSAL FAALİYETLERE DESTEK
Madencilerin Türkiye'deki ormanların 23.2 milyon hektar ile ülke yüzölçümünün yüzde 29,8'ini kaplayan orman varlığının yalnızca binde 3'ünde madencilik faaliyetlerini sürdürdüğüne dikkati çeken Yılmaz, ormanda kesilen her 100 bin ağaçtan bir tanesinin madencilik amacıyla kesildiğini vurguladı. Bu verinin Orman Bakanlığı tarafından doğrulandığını anlatan Yılmaz, 'Bugün Türkiye'de madencilik sektörünün etki ve faaliyet alanlarında bulunan mermer, krom, kömür, altın, çimento vb. gibi yer altı kaynakları çıkarma çalışmalarına bakıldığında çok güzel rehabilitasyon örnekleri görebilirsiniz. Bu alanlarda yetişmiş ve ödül almış zeytinyağları, incirler, cevizler var. Sektör, sadece para kazanmak hedefinde değil. Yöre insanının tarımsal faaliyetini de her zaman destekliyoruz' açıklamalarında bulundu.
'AYAK İZİMİZ SINIRLI'
Kamuoyundaki yanlış izlenimin değişmesi ve doğru bilgilerin daha aktif aktarılması gerektiğini belirten Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Yörede yaşayan insanların etrafında ne olup bittiğini bilmeye hakkı var. İstihdamda öncelikleri bizim için çok önemli. Yöre insanıyla olan ilişkilere önem veriyoruz. Son dönemde özellikle ekonomiye katkı sağlamaya aday, lokomotif bir sektörüz. Dünyada gelişmiş ülkelere baktığınızda madenciliğin lokomotif olduğunu görürsünüz. Almanya ve Fransa enerjisinin yüzde 75'inden fazlasını nükleer ile sağlamaktadır. Orman alanındaki ayak izimiz çok sınırlı. Sürdürülebilir madencilik standardı yüksek madencilik, yöreye halkına saygı duyan madencilik olmazsa olmazımız. Hele yer altı işletmelerinde, ormana hiç dokunmuyoruz. Farkındalık oluşturmak için bakanlıklarla ilişkiler geliştirip madenciliğin önemini vurgulamaya çalışıyoruz.'