İZMİR – İşte EGE-KOOP Başkanı Hüseyin Aslanın MHP ve AK Parti arasında ki “doğal” ilişkileri konu alan yazısı…
MHP, İstikrarın sigortası…
12 Haziran seçim kampanyasında göze çarpan özelliği: “zaman ayarlı bel altı kaset terörü”yle MHP’yi baraj altına itmek için var olan bütün gücün kullanılmasıdır.
Başbakan Erdoğan’ın son 1 haftada, 10 ayrı mitingde, sistematik olarak “ eline, beline, diline hakim ol…” söylemiyle Baykal ekseninde CHP’yi köşeye sıkıştırmaya çalıştığı, MHP’yi de parlamento dışına bırakmak için tüm gücünü ve propaganda tekniklerini kullandığı gözlenmektedir.
MHP’nin tabanına yerleştirilen “zaman ayarlı video bombası”nın amacı: MHP’nin baraj altına inmesini ve böylece AK Parti’nin anayasayı “uzlaşmacı ihtiyacı duymadan”, tek başına istediği gibi değiştirebileceği 330-367 arasında milletvekili sayısı elde etmesidir.
Oysa; MHP’siz TBMM; istikrar değil, kaos getirir.
Kaldı ki; “yönetimde istikrar” gerekçesiyle Erdoğan’ın savunduğu yüzde 10’luk seçim barajı; istikrarı sağlamak bir yana demokrasinin temel felsefesini oluşturan “temsil adaletini” yok etmektedir.
HATALI STRATEJİ
AK Parti’nin referandum süreciyle başlayan ve 12 Haziran seçim kampanyasında da davem eden “ MHP’yi çözme ayrıştırma, itibarsızlaştırma ve parlamento dışına itme stratejisi”; “hatalı” bir stratejidir. MHP’nin “moral değeri” yüksektir ve siyasetteki ağırlığı da; oy oranından fazladır.
MHP’nin TBMM’da olması; önemli sorunların çözüm sürecinde ve toplumsal uzlaşma arayışında belirleyici bir gücü oluşturur. Bu güçten de en çok AK Parti yararlanır.
AK Parti’nin MHP’yi baraj altına düşürme stratejisinin sonuç vermesi: belki AK Parti’ye 25-30 milletvekili kazandırabilir ancak; bu yarardan çok zarar verir.
DOĞAL MÜTTEFİK
Bu sonuç; bir yandan AK Parti’yi “toplumsal uzlaşma” çizgisinden uzaklaştırır, diğer yandan da toplumsal ve siyasal gerginliğe, çatışmaya zemin hazırlar.
TBMM dışında itilmiş bir MHP’nin AK Parti için ciddi bir “tehdit” oluşturacağını, problem odağı olacağını şimdiden varsaymak, teslim etmek; gerçekliğin ve aklın gereğidir. AK Parti; siyasal çoğunluğa rağmen MHP’siz bir TBMM’de kendisini psikolojik olarak moralsiz yalnız ve güçsüz hisseder. Unutulmamalıdır ki; 2007 seçimlerinden hemen sonra AK Parti; önemli “kırılma” noktası olan Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesini ve “türban”ın serbest bırakılmasına ilişkin düzenlemeyi MHP’nin desteğiyle yapabilmiştir.
AK Parti’nin CHP ve BDP ile düşündüğü değişikliği yapamaz…
AK Parti’nin CHP ve BDP ile “ortak payda”sı yoktur. Buna karşılık geçmiş örneklerle de göstermiştir ki, çetin sorunlar karşısında AK Parti’nin “doğal müttefiki” MHP’dir. Sonuç olarak: AK Parti’nin seçim stratejisini bir kez daha gözden geçirmesinde yarar vardır. Çünkü; MHP’siz bir TBMM istikrar değil, kaos nedeni olur.