Hepatite yılda 1 milyon kurban

BERLİN - Berlin'de yapılan 46. Uluslararası Avrupa Karaciğer Kongresi'ne katılan Prof. Dr. Stanislas Pol, karaciğer hastalıklarında hepatit B ve C virüsünün yüzde 80 oranında etkili olduğunu söyledi. Pol, Avrupa'da ölüm sebepleri arasında önemli bir yere sahip olan karaciğer hastalıklarının, genelde önceden hiçbir uyarı işareti göstermediğini ve komplikasyonların yıllar boyunca teşhis edilmeden sürebildiğini belirtti.

 

Pol, karaciğerin, enerji üretmek üzere besinleri parçalayarak vücudun enerji santrali işlevini görmek, kimyasalları ve hormonları düzenlemek, enfeksiyonlarla savaşmak gibi vücudu temiz ve sağlıklı tutmaya hizmet eden 500'ü aşkın işlevden sorumlu olduğunu kaydetti.

 

Hepatit virüsünün, karaciğerin hayati işlevlerini yerine getirme kapasitesini etkileyen birçok enfeksiyon tipini kapsadığını ifade eden Pol, ''Kısa süreli viral hepatite yol açan çeşitli virüsler, yani A, B, C, D ve E vardır. Pek çok vakada virüs, uzun vadeli komplikasyonlara yol açmadan kendi kendine yok olur. Ancak, B ve C tipi hepatit virüsleri ömür boyu süren kronik enfeksiyonlar geliştirebilir. Kronik hepatit hastalarının yüzde 15-25'inde zaman içerisinde siroz ve karaciğer kanseri dahil hayati tehlike potansiyeli taşıyan hastalıklar gelişir'' diye konuştu.

 

Pol, hepatit virüslerinin farklı yollardan yayıldığını, Hepatit A ve E'nin enfekte insan dışkısıyla kontamine olan su ve yiyecekler yoluyla Hepatit B, C ve D'nin ise enfekte kan ya da vücut sıvılarına temasla bulaştığını vurguladı. Hepatit B ve C'nin en yaygın hepatit türlerinden olduğunu ifade eden Pol, şunları söyledi:

 

''Dünyada yaklaşık 500 milyon kişi bu iki virüsten biriyle kronik olarak enfekte durumdadır. B ve C virüsü her yıl yaklaşık 1 milyon kişinin ölümüne yol açmaktadır, her 3 kişiden biri ise şimdiye kadar virüslerden en azından biriyle karşılaşmıştır. Tüm dünyada kronik B enfeksiyonu taşıyan insanların sayısı 350 milyondur, 2 milyar kişi ise hayatının bir noktasında virüse maruz kalmıştır. Hepatit B virüsü ayrıca son derece bulaşıcıdır. HIV virüsünden 100 kat daha fazla bulaşıcıdır.''

 

Hepatit B virüsünün, bulaşma şeklinin coğrafi bölgelere göre farklılık gösterdiğini aktaran Pol, Batı Avrupa'da enfeksiyonların büyük bölümünün cinsel temas ya da iğne ve enjektör paylaşımı yoluyla bulaştığını, ancak Asya ve Ortadoğu'da virüsün en yaygın olarak anneden çocuğa ya da çocuktan çocuğa geçtiğini dile getirdi.

 

Pol, diğer yaygın bulaşma yollarının ise diş fırçası, tıraş bıçağı gibi kişisel eşyaların ortaklaşa kullanılması, dövme ve piercing için sterilize edilmemiş alet kullanımı olduğunu belirtti. Ayrıca kazara batan iğneler yoluyla virüslü kana maruz kalabilecek sağlık personelinin de risk altında olduğunu dile getiren Pol, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

''Avrupa'da 4 milyon kişi hepatit B hastasıdır. Hepatit B ve C enfeksiyonları yüzde 80 oranında karaciğer kanserine neden olan en önemli faktördür. Yeni ilaçların yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi ve ortaya konulması bizim en büyük görevimizdir. Aslında teorik olarak tamamen yok edilmesi mümkündür. Ama mali hesaplar sebebiyle evrensel bir aşılama yapılması mümkün olmamaktır. Kronik hepatit B geliştiği zaman tedavisi mümkün değildir. Çünkü karaciğere etkisi büyük. Dünyada yılda 783 bin karaciğer sirozu ve 694 bin karaciğer kanserine yol açmaktadır. Hepatit B ve C yüzde 80 oranında bütün karaciğer hastalıklarından sorumludur.''

 

Virüse karşı aşılama yapıldığını, bazı bölgelerde aşılama yöntemiyle virüs sıklığının azaltılabildiğini bildiren Pol, ''Bazı bölgelerde son 20 yılda yapılan aşılamayla bariz düşüşler görülmektedir. Avrupa'da 2013 yılında 11 milyon insan hepatit B virüsüyle enfekte olacaktır. Avrupa'da her yıl 1 milyon kişi yeni vaka olarak hepatit B enfeksiyonu geliştirmektedir. Tabii ki bu rakamları göçte etkilemektedir. İrlanda'da yüzde 0.1 gibi düşük oranlar varken, Türkiye'nin doğusunda yüzde 7'ye varan rakamlar ortaya çıkmaktadır'' ifadelerini kullandı.