İZMİR - Eşi 7.5 aylık hamile olan Serat Azgın, "Beni hayata eşim ve doğacak çocuğum bağlıyor. Ama kurtuluşum nakilde, yeni bir kalple doğum sırasında eşimin yanında olmak istiyorum, tek dileğim bu" dedi.
Karabağlar İlçesi'nde oturan ev kadını Leyla Azgın ile çanta imalatçısı Serat Azgın çifti, henüz 5 aylık evliyken hayatlarının darmadağın olabileceğini akıllarının ucundan bile geçirmiyordu. İkisi de genç ve sağlıklıydı. Evliliklerinin birinci yılını doldurduktan kısa süre sonra minik bebeklerini kucaklarına alacaklardı. Ancak herşey Serat Azgın'ın rahatsızlanmasıyla değişti. Mutluluğun, sevincin yerini hüzün, ölüm korkusu, çaresizlik aldı. İlk şikayetlerin halsizlik ve kusma ile başladığını, sigara yüzünden olduğunu düşünüp bir ay idare etmeye çalıştığını belirten Serat Azgın, hayatlarını darmadağın eden gelişmeleri şöyle anlattı:
"Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne gittim, bronşit tedavisi gördüm. Oradan beni Tepecik'teki Göğüs Hastalıkları Hastanesi'ne sevk ettiler. Burada yapılan tetkiklerde kalbimin büyük olduğu söylendi, bir özel hastaneye yönlendirdiler. Orada yapılan tetkiklerden sonra tekrar Göğüs Hastalıkları Hastanesi'ne gittim. Artık her gün hastalanır hale gelmiştim, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Kliniği'nde yattım, tedavi gördüm. Genel durumum düzeliyor tekrar bozuluyordu. Neredeyse hergün acil servise başvuruyordum. Sonra Ege Üniversitesi Hastanesi'ne sevk ettiler. Geçen 9 Ekim'de Ege Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Servisi'ne yattım. Çok halsizdim, tansiyonum çok düşüktü. Ayağa kalkamıyor, bir adımdan fazla atamıyordum. Kalp yetmezliği teşhisi konuldu. Ağır bir enfeksiyon sonrasında bu tablo oluşurmuş. Benim başımdan öyle bir hastalık da geçmemişti ama kalbim iflas etmiş. Yapay kalbe bağlamak için önce kalbimi güçlendirdiler. Bir ay önce Prof. Dr. Mustafa Özbaran ve ekibi beni yapay kalple hayata bağladı."
Evlenmeden önce hiçbir rahatsızlığının olmadığını, sağlıklı bir gençken hayatının karardığını anladan Serat Azgın, "Çok neşeliydim, eşimle, ailemle çok güzel günler geçiyordum. Şimdi bu cihazla yaşamak zor. Her şeyim sınırlı. En fazla yarım saat hastane bahçesine çıkabiliyorum. İnsanlar merhametle, en çok da acıma duygusuyla bakıyor. Kötü oluyorum, gelip odama kapanıyorum. Hamileliği süresince eşimin yanında olmak isterdim. Onu çok seviyor, özlüyorum. Ama bir araya gelemiyoruz. Beni eşim ve doğacak çocuğum hayata bağlıyor. Hastalığımın tek çaresi kalp nakliymiş. Evime kavuşmak, doğumda yanında olmak istiyorum" dedi.
EVLİLİĞİNİ DE HAMİLELİĞİNİ DE YAŞAYAMADI
Öte yandan mikrop kapacağı endişesiyle hastaneye çok nadir giden 7.5 aylık hamile Leyla Azgın, eşinin hastalığı nedeniyle çok üzüntülü günler geçirdiklerini söyledi. Hayatlarının birden bire allak bulak olduğunu belirten Leyla Azgın, "Bunları yaşamak çok kötü. Ne evliliğimi ne hamileliğimi anladım. Eşimi çok özlüyorum. Onun yanında olmayı, onun benim yanımda olmasını istiyorum. O hasta, ben hamileyim. Birbirimize en çok ihtiyacımız olan zamanda o benim, ben onun yanında olamıyorum. Bu da beni çok üzüyor. Doktor doğumun şubat ayı ortasında olabileceğini söyledi. Doğumda eşimin yeni kalbiyle yanımda olması, bebeğimizi birlikte kucağımıza almak tek arzum. Organ bağışı konusunda herkesin duyarlı davranmasını istiyorum" diye konuştu.
Baba olmaya hazırlanan Serat Azgın'ın, hastanedeki en minik arkadaşı ise kendisi gibi yapay kalple yaşayan 2 yaşındaki Çiğdem Gürler. Ocak ayında hastanede bir yılını dolduracak Çiğdem'in, felç geçirdiğini ve acil nakil olması gerektiğini belirten Azgın, "Çiğdem, nakil bekleyen en küçük hasta. Hepimiz yaşam hediyesi bekliyoruz. Elbette kimse ölmesin ama ölen insanların organları toprak değil can olsun" diye konuştu.