Efeköy’e yıldız yağdı

MUĞLA - Claudia Roth, heykeltrıaş mehmet Aksoy'un Kars'taki "İnsanlık Anıtı"nın yıkılmasıne değinerek, "AB'ye girme sürecinde çalışmalar yapan Türkiye açısından olumsuz etki yarattı. Türkiye'deki siyasetin sanata müdahalesi, üstelik en üst düzeyde Başbakan tarafından yapılmış olmasını asla anlamak mümkün değil" dedi.

 

Muğla'nın Milas İlçesi'ne bağlı Pınarcık Köyü'nde 28 Nisan tarihinde çekimlerini başlanan Tepeköy -Efeköy filmine bu kez Aydın'ın Söke İlçesi'ne bağlı 500 yıllık eski Rum köyü Doğanbey plato oldu.

 

1890 yılında Rum Hastanesi olarak kullanılan ve ardından 2004 yılında restore edilerek onarılan Milli Parklar Ziyaretçi ve Tanıtım Merkezi'nde yapılan film çekimlerine Alman Yeşiller Partisi'nin eş başkanı Cladia Roth ve Anap Dönemi bakanlarından Yüksel Yalova katılarak rol aldı.

 

Senaryo gereği, "çevrecilerin bölgeye kurulacak termik santral ile ilgili eylem ve protestolarından sonra köye gelen Bakan Yalova'nın, termik santralin yapımının durdurulduğunu açıklaması" sevinç gösterileriyle karşılandı. Clauda Roth da yine senaryo gereği mücadeleyi kazanan çevrecilere yönelik konuşma yaptıktan sonra, köylülere ve çevrecilere teşekkür plaketi verdi.

 

Roth'un, İngilizce yaptığı konuşmanın sonunda ünlü ozan Aşık Veysel'a ait olan "Benim sadık yarim kara topraktır" mısrasını Türkçe söylemesi büyük alkış aldı.

 

Çekimler arasında DHA'nın sorularını yanıtlayan Roth, Türkiye'de ilk kez bir filmde rol aldığını, çok heyecanlandığını ve mutluluk duyduğunu belirtti. Daha önce Fatih Akın'ın kendisini Çamburnu'nda sete davet ettiğini kaydeden Roth, "Destek için oraya gitmiştim. Çok güzeldi ama ilk kez burada bir filmde sahne aldım. Üstelik normal yaşamdaki rolümü oynadım. Türk sineması dünyada çok fazla tanınmaya başladı. Cannes ve Berlin Film Festivali'nde Bal filmi ile kazanılan büyük ödülden ben de gurur duydum" dedi.

 

Fatih Akın'ın tüm dünyanın tanıdığı ve takdir ettiği bir Yönetmen olduğunu, Yüksel Aksu'nun da tanınmaya ve beğenilmeye başlanan yönetmenler arasına girmeyi başardığını kaydeden Roth, "Aksu'nun çektiği bu filmin ana temasının çevre ve doğa olması gerçekten çok önemli. Bu film sadece Türkiye açısından değil dünya açısından da çok önem ve değer taşıyor.

 

Çünkü bu film çevre ile yaşadığımız sorunları çok yönlü olarak ön plana çıkartıyor. Çernobil başta olmak üzere doğa ile kurduğumuz ilişkileri yeniden sorgulamamıza neden olan filmde termik santralin kurulmasına yönelik bölge halkının verdiği mücadele dünya halklarına örnek olacak" dedi.

 

Roth, heykeltıraş Mehmet Aksoy'un Kars'taki "İnsanlık Anıtı"nın siyasetçiler tarafından yıkılmasının AB'ye girme sürecinde çalışmalar yapan Türkiye açısından olumsuz etki yarattığını savundu. Roth, "Türkiye'deki siyasetin sanata müdahalesi, üstelik en üst düzeyde Başbakan tarafından yapılmış olmasını asla anlamak mümkün değil. Çünkü Aksoy'un bu heykeli geçmişte düşman olan iki ülke arasında dostluk köprülerini kurmak için yapılmıştı.

 

Bir sanat eserinin ortadan kaldırılmasını kesinlikle anlayamıyorum. Sanatçının kendisini ifade etme özgürlüğünün olmadığı yerde demokrasiyi mutlaka sorgulamak gerekir. Berlin'de yaşayan bir Kayserili bir işadamı heykeli satın alıp Berlin'e götürerek tarihi bir ayıbı temizlemek istiyor. Ermenistan ile ilgili sadece Türkiye'nin değil geçmişte Almanya'nın da sorunları olmuştu. İşadamı bana bu ayıbı iki ülke adına temizlemek istediğini söyledi" diye konuştu.

 

Filmde devlet bakanı rolünü canlandıran Yüksel Yalova da, "Yönetmen ve senarist olarak Yüksel Aksu uluslararası piyasada çok yankı uyandıracak bir film çekiyor. Ben konservatuvar mezunuyum. Bu nedenle bu filmin yediden yetmişe, amatöründen profesyoneline, mükemmel bir Oyuncu kadrosu var.

 

Homeros'un deyimi ile 'Ege bölgesi gökyüzü altında olan en güzel yeryüzüdür. ' Bu güzellikler arasından çevre adına çok önemli mesajlar verecek film şimdiden uluslararası ödüle layık görülüyor" dedi.

 

Filmin senaristi ve yönetmeni Yüksel Aksu da, Nuri Bilge Ceylan'ın son filmi ile ödül almasının, Türk sinemasının yükselişini ortaya koyduğunu söyledi. Bugünün Yönetmen ve senaristlerin 1970'li yıllarda doğan çocuklar olmasının, Türk sinemasının vizyonunu geliştirdiğini kaydeden Aksu, "Dünya sinemasında bir yorulma görülüyor.

 

Holywood sineması kendini çok tekrar etmeye başlayınca bu tür filmler dünyada daha çok rağbet görmeye, beğenilmeye başladı. Türk sinemasının ciddi bir geleneği vardı, son yıllarda iletişimin artması ve Türkiye'de çekilen filmlerin Avrupa'ya gönderilmesinin kolaylaştırılması çok önemli rol oynadı. Fransa, ABD, Uzakdoğu ve İran'ın sinemaya ayırdığı bütçeler çok ciddi" dedi.

 

2012 yılının başlarında vizyona girmesi beklenen Entelköy-Efeköy filminin çekimlerine Gölbaşı, Pınarcık, Doğanbey, Batıköy ve Dalyan köylerinde devam edilecek.

 

Metropolde yaşamanın yarattığı keşmekeşten kurtulup hep hayalini kurdukları doğayla başbaşa bir yaşam sürmek isteyen bir grup ekolojist, Ege'de komün köyü inşa ederler. Vatandaşlar, kentli ekolojistlerin köylerine yerleşmelerinden dolayı çok memnun olurlar. Artık hiçbir işe yaramayan tarlalarını ve eski evlerini değerinden fazla fiyata aldıkları için aktivistleri büyük bir sevgi ile karşılarlar.

 

Herşey yolundadır ta ki bölgeye kurulması gündemde olan termik santral kararı onaylanana kadar. Termik santral ile birlikte eski köylüler ile köyün yeni sakinleri aktivistler arasında ilginç bir süreç başlar. Olaylar karşılıklı protesto ile tam bir komediye dönüşür.

 

Filmde Şahin Irmak-Muhtar Ali, Ayşe Bosse-Katrin, Emin Gürsoy-Aşırı Mustafa, Recep Yener-İmam Adem, Ayla Arslancan-Kocana, Ümit Olcay-Enes, Hamit Demir-Berk, Engin Akın-Gülnihal, Nejat Yavaşoğulları-Nejat rolünü canlandırıyor. (DHA)