Dikili'de sahte bilirkişi skandalı

İZMİR - Dikili Köylere Hizmet Götürme Birliği, ilçenin Bademli ve Denizköy arasındaki bağlantısını sağlayan ve sürekli kazaların olduğu sahil yolunun düzeltilmesi için 2008 yılında çalışma başlattı. Belediye yol yapımına katkıda bulunmak amacıyla Beylik Çeşmesi Mevkii'nde daralan yolu genişletti. Genişletme çalışmaları kapsamında yol kenarında Mahmut Nedim Çobanoğlu'na ait zeytinlikten 4 metrelik kısmı rıza ile aldı ve toprak kaymasını önlemek amacıyla da 1000 metre uzunluğunda istinat duvarı yaptı. Harfiyattan çıkan toprağı da ilçe çıkışına kadar uzanan yürüyüş yolunu devam ettirmek amacıyla sahil kısmına yığarak bunun önüne de yaklaşık 500 metre uzunluğunda ikinci istinat duvarı yaptı.

 

Yolun inşaatı sürerken Dikili'de oturanlardan Muharrem Solmaz, belediyenin kanunsuz olarak deniz dolgusu yaptığı gerekçesiyle Dikili Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Şikayet üzerine ilçeye gelen İçişleri Bakanlığı müfettişleri olayda kamu zararı meydana gelmediğini dile getirerek Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven ve belediye çalışanlarının yargılanmasına gerek olmadığına karar verdi. İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin raporuna rağmen Özgüven ile belediye meclis üyeleri, fen işleri çalışanlarının da aralarında bulunduğu 11 kişi hakkında, dolgu yapılan alanla ilgili olarak Bayındırlık Bakanlığı tarafından hazırlanmış herhangi bir imar planı olmadığı gerekçesiyle 'Görevi kötüye kullanmak' suçlamasıyla dava açıldı.

 

Yargılama sürecinde Dikili Asliye Ceza Mahkemesi dava konusu yerin durumunun belirlenmesi amacıyla Jeoloji Mühendisi Önder Kutlak, İnşaat Mühendisi Melih Balta ve Fen Bilirkişisi Murat Söğüt'ten oluşan bilirkişi heyetini görevlendirdi. Mahkeme bilirkişi raporunu da dikkate alarak karar verdi. Özgüven, aralarında belediye meclis üyeleri, fen işleri çalışanlarının bulunduğu 11 kişi ile birlikte Dikili Asliye Ceza Mahkemesi tarafından, 7 Haziran 2011 tarihinde, ilçenin Bademli Köyü ile arasında bulunan sahil yolunun İzmir Valiliği tarafından genişletilmesi sırasında Kıyı Kenar Kanunu'na aykırı dolgu yaptığı gerekçesiyle 1'er yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak sanıkların bu suçu bir daha işlemeyecekleri kanaatine varan heyet, cezayı 10'ar ay hapse indirerek 5 yıl denetim süresine tabi tuttu.

 

TESADÜF ESERİ ORTAYA ÇIKTI
Özgüven ve arkadaşları Dikili Asliye Ceza Mahkemesi'nin verdiği karara itiraz ettikten kısa bir süre sonra bilirkişi heyetinde bulunan Jeoloji Mühendisi Önder Kutlak, bir sohbet sırasında bilirkişi raporundaki imzanın kendisine ait olmadığını söyledi. Durumu öğrenen Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven, Kutlak'ın, belediyede bulunan imzalarıyla rapordaki imzasını karşılaştırdı. İmzaların tutmaması üzerine Kutlak ile görüşen Osman Özgüven, şöyle konuştu:

 

"İmzaların farklı olduğunu görünce olayın nasıl olduğunu sordum. Bana raporun bilirkişide bulunan İnşaat Mühendisi Melih Balta tarafından yazıldığını, kendisinin yerine de imzaladığını, keşif sırasında söyledikleri ile rapor arasında bir bağ bulunmadığını, raporda yazanlardan da haberi olmadığını söyledi. Keşif sırasında ona bölgede istinat duvarı olup olmadığını sormuşlar o da var demiş. Ben de bunun üzerine kendisinden bir itirafname alarak imzalattım ve Dikili Cumhuriyet Savcılığı'na başvurdum."

 

Raporun bilirkişi heyetindeki kişilerin dışındaki başka kişiler tarafından yazıldığına inandığını belirten Özgüven, "Raporda bilirkişilerin bilgi sınırları dışında, bir hukukçu edasıyla yanlı olarak yazılmış pek çok ibare bulunuyor. Bu yüzden de bu raporun başka biri tarafından hazırlanıp bilirkişilere imzalattırıldığını düşünüyorum" diye konuştu.

 

"BENİ CEZALANDIRMAK İSTİYORLAR"
Dikili'de yaptıklarından dolayı kendisini cezalandırmak isteyenlerin bulunduğunu ileri süren Belediye Başkanı Osman Özgüven, bazı çevrelerin mutlaka hapis cezası almasını istediğini öne sürerek, şöyle dedi:

 

"Halkı düşünerek ücretsiz su dağıttığım için dava açıldı, beraat ettim. Bu konudan beni sıkıştırmak istiyorlar ancak, bu yapılan hangi vicdana sığar bilmiyorum. Biz oraya istinat duvarı yaparak kamuya zarar verecek bir şey yapmadık. Kaldı ki yol inşaatını yapan İzmir Valiliği, biz sadece yardımcı olduk, çünkü burası için ayrılan para çok azdı. Orada yol çok dardı ve bir şekilde genişletilmesi gerekiyordu. Zeytinliği sahibine tek kuruş vermeden muvaffakatname ile aldık yolu 10 metreye çıkarttık. Toprak denize kaymasın diye de önüne istinat duvarı yaptık. O bölgede yol deniz kenarından geçtiği için sürekli araçlar denize uçuyordu bunu önledik. Bu mu kamu zararı? Sahte imzalarla, sahte bilirkişi raporlarıyla suçsuz birçok insanı lekeliyorlar. Bu sahteciliği yapanları bulana kadar işin peşini bırakmayacağım."(DHA)