25 yıl önce 9 Eylül'de hayatını kaybeden Yılmaz Güney, Ankara'da çeşitli etkinliklerle anıldı.’
ANKARA - Yılmaz Güney, ölümünün 25. yılında Başkentte anıldı.
Çankaya Belediyesince Sakarya Caddesi'nde düzenlenen etkinlikte konuşan Belediye Başkanı Bülent Tanık, Yılmaz Güney'i saygı ve sevgiyle andıklarını belirtti.
Güney'in filmlerinin, çağa tanıklık eden en iyi filmler arasında yer aldığını kaydeden Tanık, ''Anma etkinliği kapsamında sizlere Güney'in 'Umut' filmini seyrettirmeyi uygun bulduk. Böylece Sakarya Caddesi'ne de bir canlılık ve hareket getirmiş olduk. Bundan sonraki günlerde de bu ve buna benzer etkinliklerle bu caddeyi canlı tutmaya çalışacağız'' dedi.
Konuşmanın ardından Güney'in kendisinin yazıp yönettiği 'Umut' filmi gösterildi.
MİLLİYET SANAT'IN KAPAĞINDA
Milliyet Sanat dergisi de Eylül sayısında 'Aziz Değil Sanatçı Yılmaz Güney' başlığıyla usta santçıyı kapağa taşıdı ve Yılmaz Güney'in 1969 yılında Muş'ta askerliğini yaparken, o zamanlar henüz evlenmediği Fatoş Güney'e yazdığı mektubu ve Fatoş Güney'in 25 yılın ardından eşine yazdığı mektuba yer verdi.
''(...) Sen güzel şeyler düşünüyorsun. Biliyorum. Ben çok şeyler düşünüyorum. Ama ilk bakışta güzel değil, sonra güzelleşiyorlar. Ev düşünüyorum, büyük bir iş düşünüyorum, dünya çapında büyük filmler yapmayı düşünüyorum, çareler düşünüyorum, seni düşünüyorum. Bunların hepsini terhisten sonraki beş yıl içerisinde gerçekleştireceğim. Senin payın büyük olacak muhakkak. Herşeyimi sen yöneteceksin, beni bile...'' (Yılmaz Güney'in mektubundan)
''(...) Evet alçakgönüllü olmak gereksiz. Sen bir dehaydın. Pek çok kimse bunu bilmez, pek de önemsemez. Kimilerinin gündemlerinde kin kusan kalmeleri, sansasyonel haberleri, reytingli programları vardır. Oysa senin, o dönemin tekniğiyle ilkel koşullarda binbir yokluk, zorluk ve sansür engeline karşın gerçekleştirdiğin o başyapıtların hepsi mucizedir.
(...) Bugün yaşasaydın ülke sorunlarının hepsinde söz sahibi olurdun. Belki kimseyi dinlemezlerdi birçokları ama seni dinlerlerdi. Sen, özgürlüklerin , barışın, doğruluğun yanında olurdun. Hep olduğun gibi. Sen 'Umut'un çaresiz faytoncusu Cabbar... Sen yüreği bir çocuk kadar yufka, bir çocuk kadar saf ve temizdin. Hiç kirlenmedin. (...)'' (Fatoş Güney'in mektubundan)