Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Üretici Fiyat Endeksi'nden (ÜFE) ziyade Tüketici Fiyat Endeksi'ni (TÜFE) baz alacak şekilde özel okul zammının yüzde 65 olarak belirlendiğini açıkladı. 2024- 2025 yılı için kayıt ve kayıt yenileme işlemleri konusunda velilere uyarılarda bulunan CBÜ Uygulamalı Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve avukat Prof. Dr. Özge Ayan, özel eğitim kurumlarının yasal sınır yüzde 65'in üzerinde yaptığı ücret artışıyla ilgili çok sayıda başvuru yapıldığını ifade etti. Özel okulların yemek fiyatı, kurs ücreti, kırtasiye giderleri ve genel diğer giderler adı altında birçok ek kalemle yüzde 65 sınırını aştığını anlatan Prof. Dr. Ayan, artışın velileri sıkıntıyı sokacak yüksek oranlara çıkmaya başladığını kaydetti. Ayan, 'Özel eğitimden alınan hizmet bir tüketici işlemidir. Özel okullar verdikleri hizmetin hem kamusal hem eğitim yönü olduğu için çok hassas bir hizmeti yerine getiriyor. Devletin, özellikle MEB'in kontrolü, denetimi ve düzenlemesi altındalar. MEB ücret artışında yüzde 65 sınırını getirdiği için bunu aşmamaları gerekiyor. Sadece eğitim ücretinde yüzde 65 sınırı var. Genel giderler dedikleri, ısınma, okul temizliği, öğretmenin derste kullanacağı materyal için bizden ayrıca para isteyemezler. Çünkü bu da hizmetin bir parçasıdır. Bu tip giderlerin hiçbir yasal dayanağı yoktur' ifadelerini kullandı.

'ETÜT VE KURS HİZMETLERİ İSTEĞE BAĞLIDIR'
Yemek ücreti artışında da bir sınır getirilmediğinin altını çizen Prof. Dr. Ayan, ancak bu ücretlerin yüzde 300-400-500 kat arttırılarak eğitim ücretine getirilen yüzde 65 sınırına bypass yapılmasının da doğru olmadığını vurguladı. Özel eğitim kurumlarının bir lokanta ya da restoran olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Ayan, şöyle devam etti:

'Eğitim kurumlarının ana amaçları çocuklarımıza eğitim vermektir. Yemek alınmak zorunda olan bir hizmet değildir, isteğe bağlıdır. Çocukların uzun ders saatleri nedeniyle beslenmeye de ihtiyaçları var. Ama kurumlar bunu kötüye kullanmamalıdır. En azından yıllık gıda enflasyon oranının baz alınarak sınırlama yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bazı kurumlar da eğitim giderlerindeki yüzde 65 artışı zorunlu kurs ya da etüt gideri gibi hususlarla bypass yapmaya çalışıyor. Bu da yasaya aykırıdır. Çünkü MEB yönetmeliğinde açıkça kurs etüt gibi hizmetlerin isteğe bağlı olduğu belirtilmektedir. Veli talep ederse bu hizmeti alır, talep etmezse almaz. Bunun için zorlanamaz.'

'TÜKETİCİ HAKEM HEYETLERİNE BAŞVURABİLİRLER'
Ücret artış sınırının, ara sınıfları kapsadığını, ilk kayıt denilen, 1'inci, 5'inci ve 9'uncu sınıfların bu sınıra tabi olmadığını dile getiren avukat Prof. Dr. Ayan, eğitim almaya devam eden veli ve öğrencilerin fahiş artışlara karşı korunmasının esas olduğunu belirtip, 'Serbest piyasa ekonomisinde devlet ilk kayıtlarda müdahale etmiyor. Eğitim kurumları birden ikiye ya da üst sınıflardaki ara geçişlerde bu sınırı uygulamakla yükümlüdür' açıklamalarında bulundu.

Bu sınırlamalara uymayan eğitim kurumları için velilerin yasal hakları bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Ayan, sözleşme yapıldığı anda yazılı bir itirazda bulunmanın faydası olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ayan, 'İtirazda bulunmamış olsanız bile haklarınızı kaybetmiş değilsiniz. Daha sonrasında da tüketici hakem heyetleri ve mahkemelere ya da MEB'e şikayetlerde bulunarak hakkımızı kullanmış sayılırız. Birçok veli yasal hakkını kullanırsa öğrenciye kötü davranılmasından, hizmette eksiklik hissetmesinden tedirginlik duyuyor. Ama biraz cesur olmaları gerekiyor. 10 yıllık zaman aşımı içinde istedikleri zaman bu davaları açabilirler. Belki okul sürecinde endişeleri varsa bittikten sonra dahi bu davaları açarak haklarını alabilirler. Tüketicilerimiz avantajlı konumdadır. Tüketici hakem heyetleri ve arabuluculuk mahkemelerinde süreç diğer mahkemelere göre daha hızlı işler. Bu bir eğitim sürecinde tamamlanmasa dahi, dava neticelendiğinde yasal faiziyle bu paraları iade alabilme hakları var. Özel eğitim kurumları ısrar edip yasal sınırın üstünde bir uygulamayı tercih ederlerse idari para cezası ile karşılaşabilirler.' (DHA)