ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuşma yaptı.
Kılıçdaroğlu, Fransa Senatosu'nun Ermeni soykırımı iddialarının inkarını suç sayan tasarıyı kabul etmesini değerlendirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sakozy'ye NATO kapısını açtığını söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle sordu: "Kim Fransız?"
Kılıçdaroğlu, gazeteci Hrant Dink suikastiyle ilgili davanın AK Parti korumasında sürdüğünü ifade etti.
Kılıçdaroğlu. İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne yapılan operasyonla ilgili de yorumlarda bulundu.
Kılıçdaroğlu kısaca şunları söyledi:
“Fransa Senatosu'nun aldığı kararla özgürlük, eşitlik ve dayanışma Fransız tarihinden silindi. Fransa’ya yaptırımlar kararlı bir şekilde uygulanmalıdır. Doğru karar alırsanız yanınızda oluruz.
Fransa açısından 21. yüzyılın kara lekesidir, hükümetin adımlarını destekleyeceğiz. Yeri gelirse hükümeti de eleştirmeye devam edeceğiz.
Bir korku tünelinden geçiyoruz. Bir demokraside rastlanmayacak olaylara tanık olduk. Ne oluyor bu ülkede? Demokrasi neden ağır aksak gidiyor, ağır yaralar alıyor. AKP, demokrasinin güvencesi olarak gördüğünüz parti değildir, demokrasiyi askıya alan bir partidir. Şimdi sizin kapınızı çalmaya başladılar. Siz şaşırmaya başladınız, biz şaşırmadık. Demokratik yollardan her türlü mücadelemizi yapacağız.
Hrant Dink cinayetindeki 'o derin dehlizlerin' sahibi sizsiniz. Emniyet müdürü, valisi, istihbaratçısı var. Herkes biliyor. Bir vali 'Bana haber verilse, cinayeti önlerdim' diyor. Pişkinliğin bu kadarına pes doğrusu.
O delilleri o hakimin önüne kimler getirmedi? Niye bunları dava dosyasına koymadılar? AKP’nin koruması ve gözetmesi etrafında yürütülen davadır. Tavla pulu gibi hakim ve savcıları dağıttı. Mahkemenin işine karışmazmış, sen bunu ancak benim külahıma anlatırsın.
Kamuoyu tepkisi olmasa gündeme getirilmezdi. Yargıtay’a talimat mı verdin? ‘Karar yanlış, düzeltin’ diyor. 5 yıldır delil bulmadınız, şimdi mi bulacaksınız? O bürokratları şimdi mi mahkemeye çıkaracaksın?
Uludere’ye sen gidemiyorsun, ben gidiyorum. Vay efendim sen nasıl gidersin? Senin bakanların çadır tiyatrosuna gittiler. Bizde insan sevgisi, onlarda rant ve çıkar kavgası vardır.
Ellerine iPad alıyorlar ama kullanmasını bilmiyorlar. Türkiye’nin her yerinden 10 yaşındaki çocuk cari açığı öğrenir. Dünya kör değil, sizin gözleriniz o dünyayı görmüyor. Hapisteki gazeteci sayısından utanıyorsan, niye gereğini yapmıyorsun? Ben 'medya özgülüğü de yok' dedim. Üniversiteler özerk mi? Zapturapt altında. Bunları söylemeyecekmişim, senden mi izin alacağım? Dilimin döndüğü kadar dünyaya Türkiye’yi anlatacağım.
Kaddafi linç edilirken gıkın çıkmadı, insanda bir ar damarı olur. Beni Fransız'la mükayese ediyor. Sen Sarkozy’nın Fransası'na NATO kapısını açtın mı? Açtın. Libya’da Kaddaffi’den ödül aldın, linç edilirken keyif yaptın. Libya petrollerini altın tabak içinde Fransa'ya verdin. Bütün bunlardan sonra sana soruyorum; kim Fransız? Göreceğiz her türlü yaptırımı nasıl uygulacaklar. Irak'ta yaşanan katliamların bir sorumlusunu da sensin.
Belediye başkanımıza 397 yıl istiyorlar. Bana sordu gazeteciler 'Az' dedim. '1000 yıl olsa daha iyi olurdu'' dedim. Pazar günü isimsiz bir mail gelmiş Adalar Belediyesi'ni basmışlar. Biz Kayseri'de rüşvet defterini gönderdik. Orayı basan var mı? Hayır. Orası AKP'nin belediyesi çünkü. Basacaklarmış bizim belediyeleri Basmazsanız namertsiniz.
Siz İzmir'in anakent belediye başkanına 397 yıl hapis öngörüyorsunuz. İnsaf ya. Genelkurmay başkanından terörist olursa, belediye başkanı da örgüt lideri olur. Normal tabi. İzmir teslim olmayacak. Başkanımız da teslim olmayacak.
Kimin telefonu istense dinlenebiliyor. Yeter ki AKP'yi rahatsız etmesin. Rahatsız ederse üzerinde her türlü baskı var.
Meşruiyet sınırları içinde kalmak kaydıyla kim cumhurbaşkanı seçilirse başımızın üstünde yeri var.
Millet diyor ki Cumhurbaşkanı'nın görev süresi 5 yıl. Şimdi diyorlar ki 'Hayır görev süresi 7 yıl.' Hani siz hukukun üstünlüğü diyordunuz. Bir kişiye göre anayasa değişmez. Hukuk evrenseldir. Halk 5 yıl demişse 5 yıldır. Siz hiç sağlıklı bir demokraside anayasanın yasalarla değiştiğini gördünüz mü? Ben yaparım olur anlayışı olur mu? Gül diyor ki 'Bunu herhalde CHP Anayasa Mahkemesi'ne götürür'. Gül'ün görevi anayasayı uygulamaktır. Cumhurbaşkanı ile ilgili bir düzenlemenin gelmesi halinde cumhurbaşkanının görevi vardır. Zaten anayasaya aykırı bir durum olursa gereğini yaparız. Ama cumhurbaşkanı 'bu benim şahsi meselem' derse, hayır o sizin şahsi göreviniz değil. Bu kişisel bir olay değil.
O yasada temel bir yanlışlık daha var. Nakdi yardımla ilgili sınırlama var. Ayni yardımla ilgili sınırlama yok. Yani bir işadamı cumhurbaşkanı adayına uçağını tahsil edebilir. Cumhurbaşkanım yasayı gönderirken bu maddeyi de göz önünde bulundurun. Sizin o yasayı Meclis’e geri göndermek gibi tarihi bir göreviniz var. Eğer imzalanırsa adalete duyulan güvene darbe vurulur.