50 yıl öncesinin Aydın'ına gidiyoruz…

Efeler kenti Aydın'ın…

Her daim…

Gözleri gülen delikanlısıydı…

Çalışkandı… Espriliydi… Elinden her iş gelirdi…

Çok zeki bir delikanlıydı…

Hayatın 'dikenli yolu'nu seçti…

Kazandığı her kuruşun…

Alnından akan terin 'bir damlası' olacağına yemin etti…

Ticaret Lisesi'nin ikinci sınıfındaydı…

Harçlığı yetmiyordu…

'N'apabilirim?' derken…

Aydın Belediyesi'nin…

Vatandaşı bilgilendirdiği belediye hoparlörlerine taktı kafayı…

Kentteki gelişmeleri…

Ahaliye duyuruyordu…

Genellikle vefatlar ya da nöbetçi eczanelerin anonsları…

Bi'de…

40 yılda bir 'kaybolan çocuk' anonsu…

Hepsi o kadar…

Bu arada bi'kulağı da İzmir Radyosu'ndaki reklam kuşaklarındaydı…

Okuldaki 'Satış Reklam' dersini ve…

Efsane hocası Macit Tunca'nın anlattıklarını düşününce…

Kararını verdi…

16 yaşındaydı…

Soluğu…

Aydın'ın Adalet Partili belediye başkanı…

Cevat Aldemir'in yanında aldı…

Efsane Başkan…

Hiç sözünü kesmeden delikanlıyı dinledi…

Şaşırdı ama belli etmedi…

O kıvırcık saçlı gencecik liseli şunu öneriyordu:

'Başkanım, size Aydın Belediyesi'nin anonslarının arasına reklam kuşakları koymayı teklif ediyorum… Reklamları bantta hazır getireceğim… Siz de her yarım saatte bunları yayınlayacaksınız… Üstelik reklam spotlarının arasına şarkı – türkü de koyacağım; ilgi çeksin diye… Böylece, vatandaş belediye anonslarını daha dikkatli dinlemeye başlayacaktır… Bu iş için size ne kadar kira ödemem gerekiyor?'

***

Dört dönemdir koltuğunu koruyan Başkan Aldemir…

Liseli delikanlı ile o gün gurur duydu…

Anlaşma yapıldı…

Hemen İzmir'e gitmek için yola çıktı o liseli delikanlı…

Gece otobüse biniyor…

Otel parası vermemek için…

İzmir'in Basmane semtindeki sabahçı kahvesinde uyukluyordu…

Şehir canlanmaya başladığında da…

Doğru Alsancak'taki Turizm Reklam'a koşturuyordu…

Necmiye ve Mustafa Erdem çifti de…

Reklam kesitini hazırlıyor…

Bizim gencecik müteşebbis Aydınlı da…

Doğru Aydın'a giden ilk otobüse yetişiyordu…

Öyle mutluydu ki…

Çalışarak para kazanmanın tadını çıkarıyordu…

Artık evden harçlık almıyordu…

Reklam toplamak için elinde çantayla Aydın çarşısına çıktığında…

Herkes O'nu işaret ediyordu…

Çok gururlanmıştı…

***

O Aydınlı delikanlı…

Üniversite yıllarında İzmir'e yerleşti…

'Era Reklam'ı kurdu…

İlk kez açık hava reklamcılığını İzmir'le tanıştırdı…

Güz el şehir…

Reklam panoları ile dolmaya başlamıştı…

Bununla da kalmadı…

Bir 'billboard' cenneti olan Paris'e giderek işin ilmini öğrendi…

Öylesine çalışkandı ki…

30 yıl önce…

Türkiye'nin 54 şehrinde…

Toplam 4 bin 500 billboardan bin 200'ünü İzmir'e taşıdı…

Kısa sürede…

Türkiye'nin 'Açıkhava Reklamcılığı'nda lideri oldu…

Bu işin başkentinin İstanbul olduğunu fark ettiğinde…

Artık İzmir'e hasret bir işadamı…

Olarak tanınmaya başladı…

***

Bu hikayenin kahramanı…

Bi'zamanların unutulmaz reklam şirketi 'Era'nın sahibidir…

Dünyayı dolaşırken…

40 yıl önce…

Amerika'yı kasıp kavuran 'The Rat Pack' modasını aklına taktı…

Sam Amca…

Siyah ırkla barışmak için…

Frank Sinatra, Dean Martin, Sammy Davis Jr. Ve…

Peter Lawford'un (Sonra Barbara Streisand da katıldı konvoya…)

yarattığı eğlenceyi gündeme taşımıştı…

Artık…

Zenci-beyaz ayrımı sona erecekti…

Plan tıkır tıkır işledi…

Amerika Birleşik Devletleri…

Toplumsal bir değişikliği hayata geçiriyordu…

Müzik…

Bu projenin olmazsa olmazıydı…

***

Hayatını 'reklamcık' mesleğine adayan…

Suat Kamçılı…

O günlerin 'dünya şarkıları'nın asla eskimeyeceğini biliyordu…

Hemen…

Harika bir orkestra kurdu…

Adını da 'Kargalar Kafeste' olarak seçti…

Türkiye'nin en seçkin müzisyenlerini bir araya getirdi…

O sırada takvimler…

2005 yılını gösteriyordu…

Ünlü Orkestra Şefi Önder Bali...
Hava durumu sunucusu olarak tanınan meteoroloji yüksek mühendisi Gökhan Abur...
Oyuncu ve Opera sanatçısı Atılgan Gümüş...
Yılların davulcusu, şarkıcı Korkut Koray...
Basta ve gitarda Nezih Yeşilnil...
Ekibin serçesi Gökçe Coşkun'dan oluşan bir grupla başladı her şey…

Dean Martin'den…

Frank Sınatra'dan…

Ara ara Sammy Davis'ten…

Ama en çok da…

Bizim Dario Moreno'dan, Tanju Okan'dan, Ayten Alpman'dan…

Fecri Ebcioğlu ve biraz da Berkant'tan unutulmaz şarkılar…

Ve…

Her daim yenilenen kadrosu…

Ama değişmeyen patron Suat Kamçılı ile…

'Kargalar Kafeste'

Sahnede neredeyse 20 yılı geride bırakmaya hazırlanıyor…

TV programları…

Beş yıldızlı otellerde galalar…

Yağmur gibi alkış…

Ve…

Bi'de derler ki…

En kötü ses çıkaran kanatlı kargadır!

O aslında bir ironi!

Bence…

Eda PalaGözde UralKorkut Koray ve…

Unutulmaz sesiyle…

Yılların Neco'su ile…

'Kargalar Kafeste' tek kelimeyle müthiş…

***

Suat Kamçılı'yı…

Nereden baksanız 30 küsur yıldır tanırım…

Yıllar önce merak ettiğim için sormuştum:

Neden bu şahane grubun adı 'Kargalar Kafeste'?

Kamçılı'nın cevabı aynen şöyle:

'Karga deyince aklımıza sesi kötü bir kuş geliyor, aslında iyi dinlerseniz sesi çok güzeldir… Kargayı; efsanevi ve uzun ömürlü oldukları için kullandık… Eski günleri düşündüm ve müziğe aşina olduğum için grubun adını böyle koydum…'

***

Bitiriyoruz…

Haklı olarak merak ediyorsunuz…

Beş yıldızlı mekanların vazgeçilmezi bu müzik grubunun…

Diğerlerinden farkı ne?

Bildiğim için söyleyeyim:

En az altı dilde şarkı söylüyorlar…

Türkiye'nin reklamını…

'10 numara 5 yıldız' yapıyorlar…

Daha ne olsun?

Bence…

'Kargalara selam olsun…'

Nokta…

Hamiş: Suat Kamçılı, sürekli yeni bi'şi yaratmanın heyecanını yaşıyor… İzmir, O'nu Bizans'a kaçırmıştı ama O'nun bi'ayağı hala İzmir'de…

İzmir'i seviyor… Hayatı seviyor ve hepsinden önemlisi hala yenilik peşinde…

Sonsöz: 'Kalp denizdir, dil de kıyı… Denizde ne varsa kıyıya o vurur… / Hz. Mevlana…'