Önce ekmeğimizden başlayalım.
Beslenme ve sağlık açısından en önemli besinimiz, her gün severek tükettiğimiz ekmek. Bununla birlikte çoğunlukla yediğimiz ekmek, halk arasında francala da dediği beyaz ekmek, tam buğday unundan yapılmış ekmek değil. Beyaz ekmeğin birçok sorunları olduğu biliniyordu.
Geçtiğimiz Mart 2017'in son günlerinde buna bir sorun daha eklendi.
Gazeteler, Adana'da bir firma tarafından üretimi yapılan ekmeklerdeki bir katkı maddesinde GDO'lu soya çıktığını yazdılar. Ekmek yapılırken, ekmeğin görünümü değiştirmek ve raf ömrünü uzatmak gibi nedenlerle GDO'lu soya unu kullanılıyormuş.
Hürriyet'ten Burak Coşan'ın 19 Mart 2017 tarihli haberine göre, kentteki fırının kullandığı ekmek katkı maddesinin bir test merkezinde iki gün incelendiği ve hazırlanan raporda ekmek katkı maddesinin GDO'lu soya içerdiği belirtildi.
Test merkezinin 'Test için gönderilen 'ekmek geliştirici' numunesinde GDO analizi yapılmıştır. Analiz için önce DNA ekstraksiyonu (ürünün DNA'sının çıkartılması) gerçekleştirildi. Daha sonra GDO analizine geçildi. Yapılan analiz sonucunda tarama yapılan üç gen bölgesinin tümünde GDO (35S, NOS, FMV) tespit edilmiştir. Gıdalarda GDO yasaklı olduğu için herhangi bir izin limiti bulunmamaktadır. Bu sebeple tespit edilen GDO'ların miktar analizi gerçekleştirilmemiştir. Yapılan analizler Türkak tarafından akredite edilmiş olup, GDO analizleri Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığı'nın yayınladığı GDO analiz talimatına göre uzman kadro tarafından yapılmıştır.' şeklinde bir açıklaması var.
Haberde ayrıca Adana'daki fırınların yüzde 80'inin GDO'lu ekmek katkı maddesinin kullandığı da açıklanmış durumda…
GDO gıdada yasak mı değil mi?
Bilindiği üzere, GDO'nun hayvan yemleri haricinde kullanılması yasak. Yasaya uymayanlara bir ile 12 yıl arası hapis cezası, 200 bin TL ya da 10 bin güne kadar adli para cezası verildiği biliniyor.
Ziraat Mühendisleri Odası(ZMO) Başkanı Özden Güngör, ithal eden soyanın GDO'lu olduğunu ve hayvan yemi için getirildiğini belirtiyor ve yılda 2,5-3 milyon ton soya ithal edildiğini, tüketiminse yaklaşık 125 bin ton olduğunu açıklamış bulunuyor.Ancak geriye kalan GDO'lu soyanın nasıl kullanıldığı konusu açık değil.
Güngör, yem hammaddesi olarak gelen GDO'lu ürünlerin insan gıdası amacıyla kullanılmaması gerektiğini bildiriyor.Ve şunları söylüyor: 'Çok daha iyi denetim yapılması gerekiyor. Ancak denetim Türkiye'de çok iyi değil. Ülkede 675 bin gıda işletmesi var. Beş bin denetçi var. Bir yıl boyunca denetçinin hiç uğramadığı gıda işletmeleri var. Bugüne dek ekmek ya da ekmek üretiminde GDO'lu bir ürüne rastlanmamıştı'
ZMO Başkanı,' Bugüne dek ekmek ya da ekmek üretiminde GDO'lu bir ürüne rastlanmamıştı' diyor.
Şimdilik bu açıklamayı kabul etsek bile, GDO'lu yem hammaddesi ithaline ne demeli?
GDO'lu Yem hammaddesi ithaline Ne Demeli?
Türkiye yem hammaddesi açısından dışa bağımlı. İthal edilen yem hammaddelerin kimileri GDO' lu.GDO'lu yemlerden hayvanlar et,süt ve yumurta gibi hayvansal gıda üretiyor.
GDO'lu gıdaların, henüz yeni tüketilmeye başlandığından insan oğlunda nasıl bir yapısal değişikliğe yol açacağı bilinmiyor. Ancak dünyada bütün canlılar karşılıklı etkileşim halinde. Bir bitkinin yapısına bir yabancı bir gen eklendiği taktirde, o gen bitkiyi tüketen hayvanlara ve onlardan üretilen gıdalara ve gıdalardan da insanlara geçerek genetik yapılarında değişiklik yapabilir.
GDO'lu ürünler ne gıda maddesi, ne de yem olarak kullanılmamalı.
Bu nedenle,'GDO'lu yem hammaddeleri ithali de kesinlikle yasaklanmalı' derim.
Ancak bu önermenin yaşama geçmesi olası mı? Kimilerine göre mümkün değil. Ancak şu söylenemez mi?
Bugünlerde çok söylenen ve doğruluğuna inandığım 'Söz Konusu Vatansa Gerisi Teferruat' deyişinden esinlenerek 'Söz Konusu İnsansa Gerisi Teferruat'denemez mi?
Özetle,Bir Türk için ekmek kutsal değil miydi? Ekmeğe saygının kökeninde insanlara sağladığı yararlar yatıyordu. Eskiden yere düşen ekmek öpülür, başa konurdu. Oktay Akbal, ' Önce Ekmekleri Bozuldu ' diye boşuna söylememiş.
Dikkat ederseniz,bu yapıtını yazdığı yıllar, Türkiye'nin, 1948 yılındaki Marşal yardımı ile endüstriyel beyaz un ve beyaz ekmekle tanışması yıllara denk geliyor. Ekmeğimiz de emperyalizmin yurdumuza girişiyle bozulmaya başlıyor.
Şimdi de GDO'lu katkı maddeleri eklendi.
Ve de GDO'lu yemlerden üretilen hayvansal gıdaları tüketiyoruz.
Sağlığımız tehdit altında.
Kimileri hala başını kumdan çıkarmıyor, amma gerçek bu.