Ülke genelinde eşine az rastlanır yıkıcı sel felaketleri ile karşı karşıyayız. Değişik bölgelerde meydana gelen su taşkınlarında çok sayıda vatandaşımızı kaybettik.’¶

Bunun yanısıra suların sürüklediği araçlar ve baskın yiyen ev ve işyerlerinde yüklü miktarda maddi hasar da cabası. 21. yüzyılda bu tür felaketlere karşı çaresizliğimiz yetmiyormuş gibi daha önce 17 Ağustos depreminde de örneklerine rastladığımız ithal yağmacılar ile burada karşılaşmamız sürpriz olmadı doğrusu....
Düşünebiliyor musunuz... Tüm Türkiye onlarca can kaybının derin üzüntüsünü yaşarken, insanlıktan nasibini almamış bazı kendini bilmezler de "fırsat bu fırsat" mantığıyla başka illerden araçlara doluşmuş ganimet avına niyetlenmiş! yazık çok yazık...
Kameraların saniye saniye kaydettiği görüntüler ile yağmacılar deşifre edilip gözaltına alınınca, "Şimdi bu densizler, hakettikleri cezayı alıp, hapsi boylayınca bundan sonra bu tür olaylar yaşanmaz" temennilerimizin ise gözaltına alınan 60 kişiden 59'unun serbest bırakılmasıyla hiçbir anlamı kalmıyor.
Doğal felaket sonucu meydana gelen su baskınlarının zararlarına takılıp kalmayın sakın, bu süreçte siyasi parti temsilcilerinin yorumları ile kamu vicdanı daha derin yaralar aldı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, onlarca vatandaşın boğularak öldüğü sel felaketinin tek sorumlusu olarak buralara ruhsat veren önceki dönemlerin yerel iktidarı CHP'li belediyeyi gösterirken... CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin ise sert bir dille eleştirdiği Topbaş'ın son dönemlerde ruhsat verdiği firmalar ve ortakların araştırılması gerektiğini ifade etti.
En son Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Derelerin intikamı" yorumuyla birlikte sel felaketinin yaralarını henüz saramamış mağdurların üzüntülerinin katlanarak artmasına neden oldu.
Merak ediyorum...Bugün sular altında kalarak can veren dereboyu gecekonducularını seçim sürecinde görmezden gelenler yine oy kaygısı güden siyasiler değil miydi?