Son bir ayda Türkiye'de ve Avrupa'da yapılan 'Bilimsel Konferanslarda' insanoğlunu geleceğe eğitim ve bilimin taşıyacağı ve dijitalleşmenin özellikle, 'perakendecilik-tıp-telekominasyon-medya-müzik' alanlarında çok artacağı, bilimsel gelişmelere, özellikle yeni enerji kaynakları bulunması-enerjide depolama verimliliği- nano teknoloji- tüm doğanın korunması-su sorunu- tarımda verimlilik- uzaybilim- nüfus artışının önlenmesi gibi önemli konuların araştırmasına geliştirilmesine ayak uyduramayan toplumların yavaş-yavaş yok olma sürecine girecekleri, altı kalın çizgilerle belirtiliyor.
Dünya, teknoloji transferleriyle, internetin, bilime ve gelişmeye katkılarıyla, kadını hayatın her kademesinde daha etkin bir konuma getirilmesi yolunda çalışıp kafa yoruyor, emek harcıyor. Bilim Adamları, uygarlığın gelişmesi için 'Ulus Devletlerin' korunmasından yana ağırlık koyuyorlar.
Dünya bu ciddi işlerle uğraşırken, bizimkilerin ne yaptığını anlamak için Başbakan Erdoğan'ın söylemlerine ve icraatlarına bakmak gerekir;
Erdoğan'a göre, başörtüsünün kamuda 'hukuksuz da olsa' serbest bırakılması bir 'devrimdir.' Sabırlı olunduğu takdirde 'Dava Taşı' gediğine konacak ve esas devrim o zaman tamamlanacaktır.(İslam Devleti)
Erdoğan üstün bilgisi ve öngörüsü ile Devrim'i 1-1,5 metrelik bir bez parçasına indirdi!
Erdoğan'a göre internet tehlikeli, twitter ise tam bir 'bela.'
Kadın-Erkek eşitliği, yaradılışa ters!
Kadının modern bir şekilde giyinmesi, işten kovulma sebebi!
Bale gibi sanatlar, edebe aykırı işler!
AKP'nin yayın organı Akit Gazetesine göre, kızların evlendirilme yaşı
11-13 arasıdır!
Kadın ve kızların 'Cilbab' denen kara çarşafla örtünmeleri şarttır.
Kız ve Erkekler ayrı binalarda eğitim görmelidirler.
Türklük-Milliyetçilik utanılacak şeylerdir. Milli Andımız kaldırılmalıdır.
Yine AKP'nin yayın organı Star Gazetesine göre gazeteciler, Başbakandan harçlık alması normal karşılanan elemanlardır.
Vatandaşın parası ile alınan otobüsler için tören düzenleyip, kurdele kesen ilk Başbakan, Erdoğan olsa gerek!
Değerli Okurlar;
Cumhuriyet kurulduğundan bu yana Başbakanlık yapan devlet adamlarını lütfen
hatırlayın. Böylesine kör bir cehaleti daha önce gördünüz mü?
Bu kafadakiler mi Türkiye'yi bilim yarışında öne çıkaracak?
Bunlar mı, çocuklarımızın-torunlarımızın geleceğini şekillendirecek?
Kendi önünü göremeyen, yaşadığımız çağı okuyamayan, haklarında onlarca
yolsuzluk dosyası bulunanlar mı Türkiye'yi ileri götürecek?
Cumartesi gecesi tüm Türkiye vıcık-vıcık bir ilkelliği seyretti.
Başbakan Erdoğan ve ekibi İstanbul Atatürk Havalimanında idiler.
İki pilotumuzu karşılamak için koşa-koşa alana gelmişlerdi!
İki pilotumuz ne yapmışlardı da, Başbakan onları karşılamaya gelmişti?
*İlk Türk Uzay aracı ile uzaydan mı dönüyorlardı?
*Bizlerin bilmediği bir savaşta, kahramanlık yapıp ülkenin onurunu mu korumuşlardı?
Ne olmuştu da TC Başbakan'ı alana kadar gitmek zorunda kalmıştı?
Olan şu idi;
Erdoğan ve Davutoğlu, yanlış dış politikaları sonucu Türkiye'yi, Ortadoğu'nun
terör örgütleriyle kaynayan cadı kazanının içine atmışlardı.
Pilotlarımızı kaçıran kim;
'İmam Rıza'nın Ziyaretçileri' adlı dinci terör örgütü.
Niçin kaçırdılar;
Suriye'de rehin tutulan 9 Lübnanlının serbest bırakılması karşılığı.
Peki, 9 Lübnanlıyı Türk Güvenlik Güçleri mi kaçırmıştı? Hayır.
Kaçırılan 9 Lübnanlı, Türkiye'de mi esir olarak tutuluyorlardı? Hayır.
O zaman niçin Türk pilotları kaçırıldılar?
Diğer terör örgütleri gibi 'İmam Rıza'nın Ziyaretçileri' adlı terör örgütü de, Türkiye'nin Özgür Suriye Ordusuna ve El-Kaide'ye silah- para- lojistik destek verdiğini, topraklarımızda eğittiğini gayet iyi biliyorlardı. Ayrıca AKP zamanında
Türkiye'nin 'şamar oğlanına' döndüğünü, her gelenin Türkiye'ye tokat attığını defalarca görmüşlerdi! (Bkz: Çuval olayı-Mavi Marmara olayı- Askeri Jet'in düşürülmesi- Reyhanlı faciası-Kimyasal silahlar ve El-Nusra ilişkisi…)
Sonuç tabii ki yine terör örgütünün istediği gibi oldu. Önce Lübnanlı 9 kişi gönderildi, sonra 71 gündür Lübnan Havalimanının yanında(!) bir türlü bulunamayıp, esir tutulan iki pilotumuz vatana gönderildi.
Türk Devleti, iki pilotunu kaçıran eşkıyalara- iki pilotumuzu koruyamayan ve kurtaramayan Lübnan'a ne yaptı? Bir daha böyle bir alçaklığa kalkışacak olanın,
anasından doğduğuna pişman edileceğini mi gösterdi?
Yoksa Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, kıçıkırık bir terör örgütüne yine boyun eğdiğini mi sergiledi?
Merak ettiğim konu, AKP içindeki aklı başında- eğitimli kişiler niçin konuşmazlar? Türkiye'nin geleceği, bunları hiç ilgilendirmiyor mu?
Not: Erdoğan ve Davutoğlu;
Şırnak-Beytüşşebap İlçesi-Kato Dağındaki sözde PKK şehitliği, TC Cumhuriyeti
sınırları içinde midir? Yoksa oraları terk ettik te, bizim mi haberimiz olmadı? Sizde 'Vatan Bilinci- Vatan Sevgisi- Siyasi Sorumluluk' gibi duygular yok mudur?