Her insanın bir tek doğum günü vardır. Dostları, arkadaşları, yakınları, varsa evlatları ve sevenleri doğum günü olan kişi ile birlikte olmanın mutluluğunu, sevincini paylaşırlar…
Doğal olarak yine her insanın bir tek ölüm günü olur. Allahın verdiği sayılı nefesler tükendiğinde, bu dünyadan geldiğimiz gibi gideriz. Kimsenin bundan kurtuluşu yoktur ve her canlı bir gün mutlaka ölümü tadacaktır.
Buraya kadar tamam da, yıllardır Türkiye'de bazı insanlarımız her gün ölüyorlar. Vatan savunması için görev yapan Subay-Astsubay- Erlerimiz-Polislerimiz ve güvenlik güçlerimizin anneleri, babaları, yakınları ve arkadaşları her gün ölüyorlar. Bu insanlarımız, televizyonlarını korkarak açıyorlar, acaba yine bir acı haber duyacak mıyız diye.
Bu insanlarımızın kapılarının her çalındığında yürekleri ağızlarına geliyor, sıra bize mi geldi diye…
Allah kimseye evlat acısı vermesin. Dünyaya getir, büyüt, yetiştir, hayatının en verimli çağında vatan savunması için askere gönder, bir gün bayrağa sarılı cesedini size teslim etsinler, 'al işte evladın bu' diye…
Bu acıyı ancak çeken bilir. Evladı olmayan da bilemez. Sahtekarlık yaparak 'çürük' raporu aldırdığı çocuğunu askerlikten kaçıranlar bilemez, çocuğunu, Vali denetiminde 20 gün yalandan askerlik yaptıranlar hiç bilemez…
Bir an için satılık kalemlerin, devlet ve millet düşmanı köşe yazarlarının, cemaat beslemesi kalemlerin, siyasi parti gibi çalışan televizyonların ve kafalarını emperyalist devletlere kiralık olarak veren zavallı siyasetçilerin çarpıtmalarını ve yalanlarını unutup, basit, sade olarak şu sorulara cevap arayalım;
*Bu çocuklarımız niçin ve kimler tarafından öldürülüyorlar?
*İzmir'de-Antalya'da-Yozgat'ta-Trabzonda-Edirne'de-Diyarbakır'da-Van'da yaşayan çeşitli etnik kökenlere sahip Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hak sahibi olarak kullandıkları yasal-sosyal-siyasal- kültürel-ekonomik haklardan hangilerini, Türkiye'nin güneydoğusunda yaşayan Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını kullanamaz?
*Türkiye'de kime, kimlere etnik kökeninden ve düşüncelerinden dolayı ayrım yapılmaktadır?
Bu sorulara sakince düşünüp cevap bulunduğu takdirde, yıllardır Türkiye'de yaşadığımız manevi ve maddi acıların, ekonomik kayıplarımızın nedeninin, sosyal ve kültürel hak talepleri olmadığı, dış güçler tarafından kurgulanan acımasız Bölücü-Kürtçü Narko-Terör örgütün cinayetleri ve Türkiye'yi bölme çabaları olduğu çok net olarak görülecektir.
Bu güzel ülkenin ekmeğini yiyip suyunu içen birinin eline silah alıp dağa çıkması, Türk Askerini, Polisini, Güvenlik güçlerini, bebekleri, kadınları, devlet memurlarını acımadan öldürmesi ve sonra Türk Milletinden, 'Demokratik Özerklik' adı altında bölünme talep etmesi olacak şey midir?
Bu talebe itiraz ediyor görünen ama el altından 'Ben bunlarla müzakere ederim' diyen sapık zihniyetli siyasetçinin 'Türkiye Sevdasından' bahsetmek sizce mümkün müdür?
Çocuklarımızı eğitmek ve iyi birer vatandaş olarak yetiştirmekten başka düşüncesi olmayan öğretmenlerimizi sırf çocuklara Türkçe öğretmesinler diye kaçıran, bölgeye yatırım gitmesin diye, iş makinelerini-fabrikaları yakan, mühendisleri, işçileri öldüren katilleri çekinmeden ve utanmadan savunanlara Türkiye'nin Siyasi Partisi diyebilir miyiz?
PKK'ya 'Bu bir Terör Örgütüdür' diyemeyen aksine PKK'nın siyasi uzantısı olduklarını söyleyen ve gençlerimizi dağa çıkmaları ve örgüte katılmaları için teşvik eden, ceplerine para koyan bir Siyasi Parti temsilcilerinin, Cumhurbaşkanı tarafından karşılanıp, konuk edilmelerini, TBMM Başkanının bunları ziyaret etmesini 'Vatan Sevgisi' ile nasıl bağdaştıracaksınız?
Çankaya Köşkünde Cumhurbaşkanı Gül tarafından konuk edilen BDP'lilerin beraberce çektirdikleri resimleri, evlatlarını kaybeden, sakat kalan evlatlarının acısını ömür boyu çekmekte olan annelere-babalara-kardeşlere nasıl izah edeceksiniz?
Öncelikle Türkiye Cumhuriyeti Devletini yönetenlerin, 'Ulus Devlet' ve
'Üniter Yapıya' inanması ve sağlam durmaları gerekir. Bu konuda kendilerine yapılacak dış baskılara karşı kaya gibi direnmeleri şarttır. Devleti yönetenler sağlam durmazsa, 'Yakında çok güzel şeyler olacak' deyip, çocuklarımızı şehit eden katillerin başı ile bir odada karşılıklı saz çalıp, türkü söylüyorlarsa, ve Allahtan korkmadan, kuldan utanmadan bunu televizyonlarda Türk Milletine seyrettiriyorlarsa, bu utanç tablosunu dağ başında vatanı savunan gençlere kim, nasıl izah edecek?.
Bu gençler kendilerine, 'Yahu ben kiminle ve niçin savaşıyorum? Benim savaştığım katilleri savunan adamlar, benim devletimin tepelerinde geziyorlar, konuk ediliyorlar. Bu nasıl iş?..' sorusunu sormayacaklar mı?
Terörle mücadele, her türlü siyasi tartışmanın üstünde bir devlet politikası olmalıdır.
AKP yönetimine ve AKP'ye oy veren dostlarımız bir soru sorup yazıyı tamamlamak istiyorum.
Başbakan Erdoğan'ın BOP Projesinde beraberce Eşbaşkanlık yaptığı Amerika'nın dibindeki ülke olan Meksika'da PKK gibi bir terör örgütü olsa, ve bu terör örgütü Amerika sınırını geçip, Amerikan Askerlerini ve vatandaşlarını öldürse, dünyaya demokrasi ve özgürlük dersleri veren Amerika ne yapar, nasıl davranırdı?..
Soru budur. Irak'taki tek hakim güç olan Amerika'ya sorulacak soru da budur.
Bu soruyu Amerika'ya kim soracak?
Milli hassasiyetleri olan ve ülkesini, insanını çok seven gerçekten cesur bir hükümet!..
Ya bu soru sorulacak ve gereği yapılacak, ya da daha çok sayıda, zamansız ve sırasız ölüm haberleri almaya devam edeceğiz..
Allah Türk Milletinin yardımcısı olsun…
Not: Tatil günü, sizleri üzecek bir yazı yazmak istemezdim. Fakat dünden bu yana kaç şehidimiz var, kaç evin ocağı söndü, kaç güneş battı, haberiniz var mı?