Acımasız, haksız davranmaktan, kıyıcı, can almaktan, işkence yapmaktan ve zulmetmekten zevk alanlara 'Zalim' denir. Bunlarda Allahtan korkmak, kuldan utanmak yoktur. Zalimler, başkalarının malına mülküne, namusuna, hukukuna ve özgürlüğüne saldırmaktan çekinmezler.
Bunlardan korkar, çekinir, 'bana ne' derseniz, bilin ki geçen her gün derdiniz daha da artacaktır. Çünkü bunlar kendilerinden korkuldukça, onlara boyun eğildikçe daha da azgınlaşırlar.
Zalimlerden kurtulmanın yolu, onlarla anladıkları dilden konuşmaktır.
Zalimler hangi yoldan gelip egemen oldular ise, aynı yoldan bertaraf edilmelidirler. Zorla geldilerse, zorla. Demokratik yolla geldilerse, demokratik yolla gönderilmelidirler.
Bu yüzden, demokrasi özgür ve cesur insanların rejimidir. Kimse size
'alın işte bunun adı demokrasidir' demez.
Eğer derlerse, zalimlerin Tunus-Libya-Mısır-Irak'a getirdikleri ve Suriye'ye getirmek istedikleri gibi demokrasiniz(!) olur. Ne kadar hak ediyorsanız, o kadar demokrasi alırsınız.
Zulüm karşısında susmak, sessiz kalmak zulme ortak olmak demektir.
Bunlardan korkar, çekinir, 'bana ne' derseniz, bilin ki geçen her gün derdiniz daha da artacaktır. Çünkü bunlar kendilerinden korkuldukça, onlara boyun eğildikçe daha da azgınlaşırlar.
Zalimlerden kurtulmanın yolu, onlarla anladıkları dilden konuşmaktır.
Zalimler hangi yoldan gelip egemen oldular ise, aynı yoldan bertaraf edilmelidirler. Zorla geldilerse, zorla. Demokratik yolla geldilerse, demokratik yolla gönderilmelidirler.
Bu yüzden, demokrasi özgür ve cesur insanların rejimidir. Kimse size
'alın işte bunun adı demokrasidir' demez.
Eğer derlerse, zalimlerin Tunus-Libya-Mısır-Irak'a getirdikleri ve Suriye'ye getirmek istedikleri gibi demokrasiniz(!) olur. Ne kadar hak ediyorsanız, o kadar demokrasi alırsınız.
Zulüm karşısında susmak, sessiz kalmak zulme ortak olmak demektir.
Bana gelen bir elektronik postayı sizlerle paylaşmak istiyorum;
Eğer bu zulme ortak olmak istemiyorsanız, bu yazıyı lütfen mümkün olan her yere ulaştıralım. Özellikle, AKP Milletvekillerine ve Yargı mensuplarına gönderelim ki, duymadık-bilmiyorduk demesinler.
Gönderen: Jandarma Kurmay Albay Mustafa Önsel.
'İddianamenin 57. Klasörünün tamamı benimle ilgili. Burada toplam 77 liste var. Listelerden 25 tanesinde son kaydedici görünüyorum. 52'sini bizzat ben oluşturmuşum. Bu listelerde şu anda 160'tan fazla sahtecilik ve tutarsızlık tespit edildi. Tutuklama gerekçesi yapılan bu dijital verileri, Hukuk Fakültesi öğrencilerine göstersek ve bunlar hukuki delil desek ne yaparlar?
Katıla-katıla gülerler.
Hemen belirteyim ki, hazırladığım iddia edilen 51 listeden bir tanesinin bile tarafımdan hazırlandığı ispatlansın, herkesin önünde bütün inandığım değerler üzerine yemin ediyorum ki, kendimi mahkeme salonunda yakacağım.'
Eğer bu zulme ortak olmak istemiyorsanız, bu yazıyı lütfen mümkün olan her yere ulaştıralım. Özellikle, AKP Milletvekillerine ve Yargı mensuplarına gönderelim ki, duymadık-bilmiyorduk demesinler.
Gönderen: Jandarma Kurmay Albay Mustafa Önsel.
'İddianamenin 57. Klasörünün tamamı benimle ilgili. Burada toplam 77 liste var. Listelerden 25 tanesinde son kaydedici görünüyorum. 52'sini bizzat ben oluşturmuşum. Bu listelerde şu anda 160'tan fazla sahtecilik ve tutarsızlık tespit edildi. Tutuklama gerekçesi yapılan bu dijital verileri, Hukuk Fakültesi öğrencilerine göstersek ve bunlar hukuki delil desek ne yaparlar?
Katıla-katıla gülerler.
Hemen belirteyim ki, hazırladığım iddia edilen 51 listeden bir tanesinin bile tarafımdan hazırlandığı ispatlansın, herkesin önünde bütün inandığım değerler üzerine yemin ediyorum ki, kendimi mahkeme salonunda yakacağım.'
Kurmay Albay Önsel, hukuk mücadelesine sonuna kadar devam edeceğini, kendisi için bir şey istemediğini, fakat halen tutuklu ve çok hasta olan
Mehmet Yoleri'nin, eşinin de kanser hastası olduğunu ve bu kişinin tutukluluk haline son verilmesini talep ediyor.
Mehmet Yoleri'nin, eşinin de kanser hastası olduğunu ve bu kişinin tutukluluk haline son verilmesini talep ediyor.
Kurmay Albay- General-Ordu Komutanı-Genelkurmay Başkanı rütbesine çıkardığımız vatan evlatlarına şimdiki Genelkurmay Başkanının sahip çıkması mümkün değildir. Kendi silah arkadaşlarının sahte delillerle suçlanıp hapse atılmasına engel olmayan Özel Paşadan, cezaevinde hasta ve ölmek üzere olan silah arkadaşlarını hatırlaması beklenemez.
İş başa düşüyor. Türk Milleti, içinden çıkan evlatlarına sahip olmalı ve onların ABD-Tarikat-Cemaat canavarlarının ellerinde çürütülmelerini engellemelidir.
Gözleri olup ta görmeyen, kulakları olup da duymayan zalimlere sesimizi duyurmalıyız.
Gözleri olup ta görmeyen, kulakları olup da duymayan zalimlere sesimizi duyurmalıyız.
Kurmay Albay Önsel, yazısını şu dörtlükle tamamlıyor;
Bırak ben haykırayım,
Susarsam sen matem et.
Unutma ki şairleri-aydınları-kahramanları
Haykırmayan bir millet,
Sevenleri toprak olmuş çocuk gibidir.
Bırak ben haykırayım,
Susarsam sen matem et.
Unutma ki şairleri-aydınları-kahramanları
Haykırmayan bir millet,
Sevenleri toprak olmuş çocuk gibidir.
Haksızlık sonucu zulme uğrayıp, ızdırap içinde olan tek bir kalpten yükselecek bir feryada, dağlar bile karşı duramaz. Hiçbir zalim ilelebet payidar olamaz. Tek başımıza kalsak dahi mücadeleye devam edeceğiz.