Kainatta her şey zıddıyla kaimdir.
Zıddı olmadan bir diğerini tarif etmek ve de gereğince birbirleri arasında ölçme yapmak imkansızdır.
Yani mahlûkat, Halîk-ı Zişan'nın muhteşem programıyla ve 'kün' emriyle birbirinin tersi(!) olan yaratılmışlarla doludur. Mevcudat bu haliyle yani zıtlıklarla ya birbirini takip eder ya da birbirini yok eder!
Gündüz, gece; iyi, kötü; büyük, küçük; artı, eksi; uzun, kısa; günah, sevap; hayır, şer; şiddet, hilm gibi… (Haydi, bir de latife bırakalım satırlar arasına; gelin/kaynana).
***
Dünyada bir şiddet çağı yaşanmaktadır. İnsan, bilhassa Müslüman-Türk bu şiddet çağının hedefi durumundadır.
Gerek coğrafyasının gerekse de tüm varlığının oluşturduğu sebepler bu vahşetin ona doğru yönelmesindeki nedenlerdir.
Bugün artık, yirmi dört saatlik bir dönencede kaç Müslümanın-Türk'ün veya mazlumun öldürüldüğünü, şiddete ve vahşete maruz kaldığını hesap edecek durumda değiliz.
Şiddetten bunalmış ve yılmış olan mağdur insanlık hicrete yönelmiş durumdadır.
Artık bu vahşet bitmeli, insanlık hilm ve barış ile buluşmalı ve şefkatle kuşatılmalıdır.
Gerçek şu ki, akan kan, kaybedilen insan ve yitirilen topraklar bizimdir(!)
Eğer bu sancılı zaman dilimi bir doğumun habercisiyse ki, Rabbimizin bize lütfettiği İnşirah Suresi bize bu müjdeyi veriyor. Öyleyse yeniçağ şimdi başlıyor demektir;
Bu çağda kaos, şiddet ve savaş var ise zıtlıklar prensibi gereği; 'Düzen, Huzur ve Barış da olacaktır'. Bu mukadderattır!
***
Biz Türklerin kadim inancına göre 'Töre'nin tek sahibi Tanrıdır.' Töre'ye bağlı olanlar da TÜRK'tür. Görklü Tanrı 'Yeryüzündeki ilahi düzenini korumak için, kendisine ihlasla inanlara yani Türklere DEVLET vermiştir. Devletin vazifesi de Töre'yi korumak ve böylece insanlığı huzura kavuşturmaktır.
***
Bugün insanlık vahşet ve şeytani şiddetten dolayı huzur aramaktadır. Yeryüzünde de huzurun, güvenin ve barışın banisi Türk Devleti'dir. Türk Devleti'nin hakimiyeti, insanlığın huzur ve barışı anlamına gelmektedir.
Tarih bunun ispatı, varlık bunun şahidi ve gelecek de bunun hakikati olacaktır! Şiddet ve vahşetin yerini mutlaka ve mutlaka huzur ve barış alacaktır. Çünkü kainat zıtlıklar prensibi üzerine yaratılmıştır.
***
İşte Devlet Bahçeli Beyefendinin bizlere sıklıkla örnekler verdiği 'Kutadgu Bilig' 'Yeniçağın' nasıl inşaa edileceğinin bilgisini vermektedir. Yani Lider Bahçeli, geleceğin hakikat pırıltılarını yine kendi öz ve kök değerlerinden, kadim TÜRK DÜŞÜNCESİ ve İNANCINDAN çıkartarak ortaya koymaktadır.
Göktürk Anıları üzerindeki bilgiler ve Yusuf Hashacip Ata'nın 'Kutadgu Bilig' adlı eseri gerçekten çok önemlidir. Bu hususta bilhassa Türk İrfanının ve İmanının müctebasından kıymetli Sait Başer Hocamızın 'Kutadgu Bilig'de Kut ve Töreden Sevgi Toplumuna' adlı şerhi hararetle okunmalıdır.
Yani, 'gelecek' diye bir kaygısı ve 'gelecekle' ilgili bir iddiası olan bütün Türk Milliyetçileri de Lidere sadece kulak vermemeli gönlünü açarak onu dinlemelidir. İktibaslarına ve gösterdiği hedeflere hassasiyetle alaka göstermelidir.
İnanalım ki, bugün tanyeri ağarmak ve Türklük güneşi yeniden doğmak üzeredir. İnsanlığın kurtuluşu ve mazlumların huzur bulması yine bizim Devletimizde gerçekleşecektir.