50 yıllık meslek hayatımda…
Bundan daha güzel…
Daha anlamlı…
Daha 'insanı insan yapan' fotoğraf gördüm mü, diye kendimi sorguladım…
Sevgi yumağı olmuş…
Bir anne, bir baba ve üç yavru!
Hikayesi şahane…
Haber tadı ise; bal dök yala!
***
Şehzadeler Kenti Manisa…
Dualı şehir…
Ve, o dualı kentin iki hemşehrisi…
25 yaşındaki Gülcan ile 27'sine yeni giren Mustafa Kemal…
16 yıl önce…
Masallardaki gibi bir sevda masalının kahramanı oldular…
Birbirlerine 'bir ömür boyu için evet' derken…
O mutluluk kervanı içinde…
Nereden akıllarına gelebilirdi…
Doğal yolla çocuk sahibi olamayacakları?
Yıllarca tedavi gördüler…
Doktorlar, çaresiz…
'Ömür boyu çocuğunuz olmayacak…' dediklerinde…
Dünyaları yıkıldı…
Birbirlerine sarılıp, ağlamaya başladılar…
***
Aradan yıllar geçti…
Bir türlü yüzleri gülmedi…
Hep evlat hasretiyle yanıp, tutuştular…
Sonunda 'koruyucu aile' olmaya karar verdiler…
Ne güzel di'mi?
Hiç zaman kaybetmeden…
Manisa Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü'nün kapısını tıklattılar…
Sevinçten…
Gelin görün ki, kader yine karşılarına dikenli tel çekti…
Ayıp, değil ya…
Gülcan, okuma – yazma bilmiyordu…
Yüzüne karşı söylediler acı gerçeği:
'Bu yüzden koruyucu aile olamazsınız…' dediler…
Gülcan, pes etmedi; hayallerinden vazgeçmedi…
O yaştan sonra…
Halk Eğitim Merkezi'nin kurslarına katıldı…
Deli gibi çalıştı ve başardı…
O yaşında…
İlkokul diplomasını aldı…
Sevinçten kanatlanıp, uçacaktı…
Gülcan – Mustafa Kemal Baş çifti bi'dakika bile kaybetmedi…
Koruyucu aile olmak için…
Bi'kez daha başvurdular…
Tam yedi yıl önce…
Üç yaşındaki engelli bir kız çocuğunun ailesi oldular…
O gece…
Birbirlerine sarılarak şükrettiler…
Asıl zorluk yeni başlıyordu…
O engelli yavruya adeta hayatlarını adadılar…
Hiç, 'Offff!' demediler…
Yüreklerinden gelen sesi dinlediler…
N'etekim…
'Biz her zorluğu yeneriz!' dediler ve…
Dört aylık bir erkek bebeğin daha koruyucu ailesi oldular…
Son olarak…
Birkaç ay önce…
'Allah, O'nun da rızkını verir…' diyerek…
Bu kez…
Bir aylık bir erkek çocuğunu evlat edindiler…
Tam düşündükleri gibi olmuştu…
Allah gönüllerine göre vermişti…
Evdeki birbirine karışan çocuk sesleri…
Gülcan'la Mustafa Kemal'i o kadar mutlu ediyordu ki…
Güzel olan şu…
Üç yaşındayken koruyucu ailesi oldukları…
O dünya tatlısı engelli kız var ya…
Yedi yaşına kadar konuşamadı…
Ve şimdi konuşmaya başladığında…
Dudaklarından dökülen ilk kelimenin ne olduğunu öğrendiğinizde…
Gözyaşlarınızı tutamayacaksınız:
'Anne… Annem… Annecim…'
Gülcan Anne, kulaklarına inanamadı…
Kızı konuşacaktı…
O ses, hayatında aldığı en güzel hediye olmuştu…
O anı anlatırken…
Diyor ki, Gülcan:
'İnsan doğurmakla anne olmaz, bu şekilde de anne olunuyor… Çok mutluyum…'
***
Gülcan Anne'nin mutluluğu yetmez…
Devlet Baba'nın da mutlu olması gerekiyor…
Ne bileyim…
Manisa Valisi'nin de mutlu olması gerekir…
Hele hele…
Kadim dostumuz olmasından gurur duyduğumuz…
Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün'ün…
Reisi olduğu şehirde…
Böylesi 'azim ve mutluluk abidesi' bi'aile yaşadığı için…
Büyük kıvanç yaşıyordur…
Geriye ne kalıyor?
'Helal olsun…' deyip, bu mutluluk masalını…
Özel bi'dilekle noktalayalım:
Devlet Baba, bu aileye elini uzatsın…
Belki, bi'şeye ihtiyaçları vardır…
Sormak, korumak ve gözetmek, Devlet Baba'yı yüceltir…
***
Bitiriyoruz…
Kıymetli büyüklerimizin…
Kulaklara küpe olağanüstü bir nasihatiyle:
'Önemli olan doğurmak değil, iyi bir anne ve baba olmak…'
Gerçekten öyle mi?
Evet, bin kere evet…
Ne demiş, büyüklerimiz:
'Kalbini öyle güzelliklerle doldur ki, kötülüğe yer kalmasın…'
Nokta…
Hamiş: DHA Manisa Editörü Ersan Erdoğan'ın, pırlanta haberinin katkılarıyla…
Sonsöz: 'Herkes kendi işine baksın' değil, 'Herkes kendi içine baksın…' Böyle daha güzel… / Anonim…'