AK Partili Güler: Özgür Özel'den özür bekliyoruz AK Partili Güler: Özgür Özel'den özür bekliyoruz

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, TBMM'de partisinin grup toplantısında milyonlarca çalışanı ilgilendiren asgari ücret artışının 2025 yılının Temmuz ayında da artırılması koşuluyla en az 28 bin lira olması gerektiğini söyledi.

Dervişoğlu'nun konuşmasından önce çıkanlar şöyle;

Bugün ağır ateşte pişirdikleri şeyin özünde, ortağı ve eş başkanı olmakla gurur duydukları Büyük Ortadoğu Projesi'nin bu safhasında, normalleşmeden, yeni anayasaya, 'Devletin ülkesi, milleti olmaz' hadsizliğinden, terörist başını Meclis kürsüsüne davet eden delirmişliğe kadar her şey sınırlarımızın hemen dibinde, ABD, İngiltere ve İsrail'in talimatlarıyla, iki sipariş devletin hamiliğini yaptırma planlarıyla ilgilidir.

İçeriye Misak-ı Milli; dışarıya da tekmil vererek yapacakları değnekçiliği, daha şimdiden üstün hizmet madalyası gibi yakalarına takmış anlatıyorlar. İşte bunun adına 'Büyük Türkiye' diyorlar, Bunların ağzından 'büyük' sıfatını duyduğunuz an, bilin ki Türkiye küçülmektedir. Ve 101 yıl önce bize armağan ve emanet edilmiş olan İstiklal ve Cumhuriyetimizi kaybetmek üzereyizdir.

Bilinsin ki, Cumhuriyet düşmanları nasıl yargılandılarsa, ne yaşadılarsa, Cumhuriyet düşmanlarına çanakçılık yapanlar da öyle yargılanacaklardır. Öyle muamele göreceklerdir. Bu devletin anayasası ile kurulmuş baroların arkasına sığınarak, bu ülkeye düşmanlık yapanlara tekraren söyleyeyim; Türk yargısı kararlarını Türk milleti adına verir. Ona hasım olanların mahkemedeki yeri bellidir. Şeyh Sait gibi sanık sandalyesidir. Seyit Rıza gibi sanık sandalyesidir. Bizim Savunduğumuz şey Cumhuriyettir.

Bugün yaşadığımız elim ve vahim vaziyette iki hususa dikkat çekmek isterim. Bu iki husus, direncimizin nasıl kırıldığına, bizi nasıl savunmasız kıldıklarına ilişkindir. Birincisi şudur: Türk vatandaşları devletinden ve milletinden uzaklaştırılmaktadır. Yokluk ve yoksulluk içerisinde bırakılıp, Anayasal hakları elinden alınmaktadır. Yani ne parasız eğitimden, ne de sağlık hizmetinden yararlanamamaktadır. Barınamamaktadır. Can korkusu, namus kaygısı duymaktadır. Bu perişanlık içerisinde de bir cinnet haline itilmektedir. Bilerek ve isteyerek yapılmaktadır bu. Çünkü sonunda kalkıp diyeceklerdir ki 'Katiller hapse girsin' diyorsanız, sapıklar yakalansın istiyorsanız, bize daha fazla yetki verin, bizi bir kere daha seçin' ama önce şu yeni anayasaya evet deyin' diyecekler. Ne kadar tanıdık bir senaryo değil mi? İsimler ve aktörler değişse de, 11 Eylül 1980 gecesine kadar kan dökülmesine müsaade edenler de, aynı şeyi yapmışlardı bizim nesillerimize. Kimimizi sağa, kimimizi sola dizdiler, Kimimizi mezara, kimimizi mahpusa düşürdüler. Onlarsa en büyük makamlara geldiler.