Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran parti CHP, 9 Eylül 2022 günü 99 yaşını kutlayacak. Önümüzdeki yıl da 100 yaşına 'dalya' diyecek. Dünyanın en eski on partisinden biri üzerine yazmak için yaş gününü beklemeye gerek duymadım. Çünkü mevcut siyasal konjonktür partiyi ve üzerindeki tartışmaları öne çıkartıyor.

Günümüzdeki siyasal ortam bir garip görüntüde. Ülkemiz demokrasi tarihinin en güç dönemini yaşamakta. İktidarının yirminci yılını dolduran siyasal İslamcı AKP yıllardır kendisine oy veren kitleleri bile bezdirmiş durumda. Enflasyon, hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı yurttaşların büyük çoğunluğunu ateşten bir gömlek gibi yakıyor. Açlık sınırı, asgari ücret rakamları bu kadar insafsız, bu kadar zalim olmamıştı. Eğitim, sağlık, konut, enerji gibi en doğal insan hakları bu ülkenin insanlarından bu kadar esirgenmemişti. Bu koşullara anayasa, hukuk ve kural tanımayan bir iktidarın olabildiğince adaletsiz, olabildiğince gaddar uygulamalarını ilave edersek, toplumsal bunalımın ağırlığı somut biçimde ortaya çıkıyor. Bunalım patlamaya hazır düdüklü tencerenin içinde sanki. Tencerenin düdüğü ötüyor! Buharı dışarı çıkarmazsak patlayacak! Buharın boşalması da demokratik kurallar içinde yapılacak bir seçimle mümkün. Seçime de on aydan az bir süre kaldı.

Toplum bu konularda çok duyarlı. Cumhurbaşkanı adayını çıkartacak altılı masanın kararlarını sessizliğini koruyarak merakla bekliyor. O kadar duyarlı ki, altılı masada, dün iktidarda bugün muhalefette olan ortakların geçmiş uygulamalarını tartışmak, gündeme getirmek istemiyor; görmezden geliyor. Tek amaç, tek adam egemenliği yerine halkın egemenliğini geri getirmek, parlamenter sisteme geri dönmek. Tersini söyleyenlerin hemen ağzı kapatılıyor. 'Şimdi Zamanı Değil' sanırım günümüzün en büyük partisi!

Ama bu kadar nazik dönemde çok garip bir görüntü ortaya çıkıyor. Masanın en büyük ortağı CHP'nin geçmişini tartışmak Demirel'in deyimiyle vakayı adiye oldu. En üst düzeydeki yöneticilerin CHP üzerinden günah çıkartmaları, partiden yana görünen köşe yazarlarının bu modaya uyarak kişisel saplantılarını dile getirmeleri normal karşılanır oldu. Atatürk'ün imzası ile yasalaşan ve Anayasanın 174. Maddesiyle güvence altına alınan devrim kanunlarının kadük olduğu savları karşısında birkaç kişi dışındaki suskunluk olağan davranışa dönüştü!

Cumhuriyetin kurucu değerlerine karşı söylemler ve uygulamalara suskunluk, 1924 ve 1961 Anayasaların bir yana itilerek, Anayasa olma niteliği bile tartışılan 1921 metninin kutsanması 'Şimdi Zamanı Değil' partisi tarafından topluma dayatılıyor. Oysa, keskin bir kutuplaşma içindeki kitlelerden birinin duyarlılıklarını önemserken, özellikle laiklik ve cumhuriyetin kurucu değerlerine sahip çıkanların sinir uçlarıyla oynanması çok tehlikelidir. Seçimlerden önce bu hassas denge mutlaka korunmalıdır.

CHP'nin geçmişi üzerine yazmayı sürdüreceğim.