'AKP Neden Yüksek Oy Aldı?' adlı yazılarımda özetle;
· 'En yoksullar ve yoksullaşma sürecine giren orta tabakanın bir kesimi, bir başka deyişle var olan ekmeğini bile kaybetme korkusuna giren yoksullar, muhalefet partileri daha iyi bir yaşam için güven ve umut veremediği için AKP'ye oy veriyorlar. Bir başka deyişle başat etmenin yoksullaşmayla ortaya çıkan ekonomik etmen belirleyicidir.
· Ancak toplumsal olayları elbette tek bir etmenle açıklama olanağı yok. Ekonomi ile birlikte diğer etmenler, örneğin üst yapı etmenleri karşılıklı etkileşim içine girerler ve sonucu şekillendirirler' demiştim.
Bu bağlamda, CHP'nin öncelikle en yoksullar ve yoksullaşma sürecine giren orta tabakanın bir kesimine hitap edecek bir ekonomi politikanın geliştirmesi ve bunları kitlelere anlatması zorunluğu vardır.
Bu olası mı? Soruyu şöyle soralım: Otuz yıl önce sağdan umudunu kesen seçmen merkez sola oy vermedi mi?
Otuz yıl önce kitleler için bir düzen değişikliği programı ile birlikte güven ve umut veren bir kadro ile bu başarılmıştı .Bu kadro,tabanı da harekete geçirmişti. CHP yüzde 40'ları geçen bir oy almıştı.
Elbette, anılan kitleleri yeniden kazanmak olası.
Bu amaçla, öncelikle parti programında ekonomi-politik yaklaşımların açık bir şekilde tanımlanması gerekiyor. Bir örnek verelim. Programda özelleştirmelere bakış açısından bir belirsizlik var. Bir başka deyişle, ekonomik politikanın özü, sol sosyal demokrat olmak zorunda. Salt bölüşümün sol olması yetmez. Üretimin de sol olması gerekir. En azından, toplumsal katmanları tekelci sermaye karşı koruyacak ekonomik araçların kamuca kurulması gerekiyor. Söz gelişi, tarımda AVM'ler ile bütünleşen tekelci sermayeye karşı çiftçiler nasıl korunacak konusuna bir seçenek olmalıdır.
Bu neden önemlidir? Çünkü AKP özünde ekonomi-politik açıdan dışa bağımlı merkez sağ bir partidir. CHP merkez sağın ekonomi politikasından farklı bir politika izlediğini kanıtlamak zorundadır. Şimdi CHP'ye kimilerinin 'Sağa Açılın' öğüdünün tutmadığı görülmelidir(*)
CHP, 'Ben Atatürkçü, sosyal adaleti öngören altı oktan, Cumhuriyetçi değerlerimden vazgeçeceğim, sağa açılıyorum.' dese bile oradan oy alamaz. Orası parsellenmiştir. Kısaca, merkez sağın aslı varken taklidi geçerli olmaz. Taklide kalkışırsa CHP kendisini inkar eder. CHP kendini inkar etmekle bir yere varamaz.
Ne yapmalı?
- Bir program kurultayı toplanmalıdır. Program kurultayı, emeğiyle geçinen bütün sosyal katmanların görüşlerini tartışacak bir platform olarak ele alınmalıdır. Burada, işçi, memur, esnaf ve çiftçi kesiminin örgütlü temsilcileri, ulusal sermayenin örgütleri gibi emekten ve bağımsızlıktan yana olan her kesim olmalıdır. Çağdaş sol partilerde yapılan budur. Program kurultayının özü,yoksullaştırılmış toplumsal katmanlar için nasıl bir eşitlikçi bir düzen kurulabilir olmalıdır.
- Program kurultayı ile birlikte yerel seçim sonuçları doğru-dürüst ve olabildiğince yansız tartışılmalıdır. Başta Genel Başkan olmak üzere, partinin yönetici kesiminde yer alan herkes iç eleştiriye fırsat veren bir özgüven içinde olmalıdır. Partinin 2009'a göre daha başarılı olduğu söylenebilir. Ancak, 'Ortalıkta bunca yolsuzluk ve rüşvet iddiaları var iken iktidar partisi neden ve nasıl bu düzeyde bir oy oranını sahip olabiliyor?' konusu sorgulanmalıdır. Bu bağlamda, merkez sağ oylara dönük aday belirlemelerin, umulan sonucu vermediği, aday belirlemede tabanın neden harekete geçirilemediği, kimi yerlerde biat kültürünün öne çıkarıldığı konuları açık bir şekilde irdelenmelidir.
- CHP, sendikalarla, esnaf ve başta Tarımsal Amaçlı Kooperatifler olmak üzere tarım örgütleriyle, Demokratik Kitle Örgütleri, gençler ve kadınlar ile bağlarını sıklaştırmalıdır. Bir başka deyişle anılan sınıf ve sosyal katmanlar, salt oy alınacak katmanlar değil, partinin omurgası durumunda olmalıdırlar. Bu bağlamda onların parti örgütlerinde görev alması için gerekli tavır gösterilmelidir.
- Bir sosyal katman olmasalar bile gençler ile ilişkiler ideolojik temelli kurulmalıdır. Genç kesimlerin partilere yönelimlerinin ağırlıklı olarak daha iyi bir düzen içeren bir ideolojik programa yönelik oldukları unutulmamalıdır. Gezi olayları genç kuşaktaki bilinçlenme ve sorumluluk alma eğiliminin yükseldiğini göstermiştir. Ancak yeni ve genç seçmen kitlesi, CHP'den daha ilkeli ve içerikli sol bir parti olmasını istemektedir.
Özetle, şu söylenebilir: CHP, sol bir parti olarak kitleleri dönüştürülebilecek bir programa sahip olduğunu kanıtlamalıdır. Bir başka deyişle sosyal olaylara bir devrimci gözüyle bakılmalıdır. Çünkü sosyoloji denilen bilim bize, çaresizliğin -son yerel seçimlerde olduğu üzere-siyasi eğilimleri belirlediğini, ancak kitlelerin değişim içinde olabileceğini de gösteriyor. Bu bağlamda, 'Solun oyları yüzde 30,sağın oyları da yüzde 70.Bu kemikleşmiştir.' söyleminin değişmesi gerekiyor. Bu yaklaşımın sahiplenmesi edilgenliğin ötesinde, tutuculuk ve teslimiyetçiliktir.
Orta sol çizgideki bir partinin işçi sınıfı ve varoşlardan oy alamayışının dünyada bilinen bir örneği bulunmuyor.
(*)CHP Parti Meclisi'nde görev alan kimi milletvekilleri, sosyal sınıflar arasında çelişkiler bitti anlamında 'ütopyalar öldü, sınıflar yerine kimlikler ortaya çıktı' şeklinde yaklaşımlarında bulunmuşlar. Bu yaklaşımın yanıtı ve tartışılması ,CHP'nin bütün kademelerinde yapılmalıdır. Benim yanıtım şu; Kimileri CHP'yi Avrupa'daki emekçi sınıfların siyasal mücadeleler tarihinin ürünü olan, ancak özellikle İkinci Paylaşım Savaşı'ndan sonra giderek kapitalist/emperyalist sistemde egemenlik ilişkilerinin yönetimini üstlenen Avrupa sosyal demokrat partilerine benzer yapıya dönüştürme çabasındalar. Oysa emperyalizme karşı Kurtuluş Savaşı pratiğinden doğan bir parti olan CHP ile Avrupa'nın sosyal demokrat partileri arasında çok fark var.