Türk Basını 9-10 yıldır yeni 'tür'lere kavuştu. Bunlar ömürleri boyu solcu-sosyalist veya milliyetçi olarak geçindiler ve bu fikirleri savundular. AKP iktidara gelince bunlardan kimi cemaatin eteklerinin altına, kimi devlet televizyonunun içine, kimi partinin kanatlarının altına sığındılar.
Tek ortak yönleri; İktidarı övmek, Türklüğü ve Cumhuriyeti kuranları kötülemek, Ayrılıkçı Kürtçülüğü kışkırtmak, Demokrasinin değerlerini kullanarak ülkenin ortaçağ karanlığına sürüklenmesini sağlamak ve bunların karşılığında ciddi miktarlarda paraları cebe indirmeleridir…
Para karşılığı 'fikir ve inançlarını' satan bu kişileri dikkatle izliyoruz. Yakında tek tek yüzleşeceğiz…
Bugün bunlardan birini, 'İsmet Derya'yı tanıtmak istiyorum.
İsmet; Ahlak kurallarına bağlı kalma, dürüstlük, temizlik Derya ise; Deniz, bilgili kimse demektir.
İsmet ve Deniz'in anlamları bunlar olunca, 'İsmet Derya'nın ne ifade ettiğini varın siz bulun…
İsmet Derya, bir gazeteci ve köşe yazarıdır. Sosyalist olduğunu söyler, ama tam bir kapitalist gibi yaşar. İçkisini her öğlen ve akşam düzenli olarak en popüler barlarda içer. Ömrü boyunca alnı secdeye varmamıştır. Namaz, niyaz, dua ibadet onun çeşidi işler değildir. Fakat, AKP İktidarında devlet televizyonunda 'aynalı' bir program kapıp, her hafta 10 bin lirayı cebe atmaya başladığından beri, öğle içkisini kaldırmış, akşamları da gizli saklı içmeye özen göstermiş ve iktidara yakın kişilerin cenazelerine de katılmaya başlamıştı.
Gerçi yeni hayatına alışırken bazı kazalar oluyordu ama, kıvrak zekasıyla bunların üstesinden gelmeyi beceriyordu.
Başbakanın annesi vefat edince cenaze namazına katılmak, İsmet Derya için şart olmuştu. Ne de olsa adamcağız velinimetiydi ve böyle şeylere çok dikkat ederdi.
Gazeteden iki arkadaşını son model arabasına alıp camiye gitti. Camiye gelince arkadaşlarından biri, 'Abdest almak lazım' deyince, İsmet Derya şoförüne; 'Oğlum şu abdest denen şey neyse, bol miktarda al da arabada bulunsun, bak her zaman lazım oluyor' dediğinde arkadaşı az daha kalpten gidiyordu.
Ne de olsa İsmet Derya için her şey satılıktı, her şey satın alınabilirdi !...
İsmet Derya, işinde hiç başarılı değildi. Patronu bir ara onu 'Genel Yayın Yönetmeni' yapmıştı. Fakat iki yılın sonunda tiraj yere yapışınca patron; 'Yavrum İsmet Derya, sen çok olgunlaştın dolgunlaştın, sana bir köşe verelim, köşe olmaya devam et' diyerek gazetenin başından almıştı.
İsmet Derya, 15 gün tatile çıkmak istedi ve patrona '15 günlük yazı bırakayım, tiraj düşmesin' dedi. Patron; 'Olur mu öyle şey, git dinlen, gelince yazmaya devam edersin' deyince İsmet Derya, karısına;
'Hapı yuttuk kızım, tatile çıkmıyoruz. Ben yazı yazmadığım zaman tiraj mutlaka yükselecek, ve ne olduğumuz anlaşılacak, patron beni anında kapının önüne koyar, tatile çıkmıyoruz izni batsın' demişti.
İsmet Derya, bilgi-birikim olarak da yetersizdi. Canlı yayında söyledikleri kendi yaşam tarzına ve eskiden yazıp söylediklerine yüz seksen derece tersti.
En nefret ettiği Hz. Mevlana'nın 'Ya olduğun gibi görün, yada göründüğün gibi ol' felsefesiydi. Onun için 'Dünya dönüyor, ben menfaatim için dönmüşüm çok mu' düşüncesi daha geçerli idi. Hatta meslektaşları onun için şu fıkrayı anlatırlardı;
(Moiz, jüri üyelerinin tamamının Hıristiyan Katolik olduğu bir yarışmaya katılır. İlk dokuz soruyu bilir, sıra onuncu soruya gelir. Bu soruyu doğru olarak bilirse, ikramiye ikiye katlanacaktır.
Sunucu soruyu sorar; ' Tüm kavmini arkasına alıp, Kızıl Denizin kıyısına gelen ve elindeki asa ile denizi yarıp, insanlarını karşı kıyıya geçiren peygamber hangisidir'
Moiz cevap verir; 'Hazreti İsa', Jüri 'doğru' der ve Moiz yarışmayı kazanır, parayı alır. Dışarı çıktığında karısı; 'Bre hain sen ne biçim insansın, kavmini kurtaran Hz. Musa değil miydi?..'
Moiz; 'Musa, Musa'dır, ama ticaret de ticarettir be kuzum…')
İsmet Derya'nın para için yapmayacağı iş yoktu. Cemaat ve Tarikat beslemeleri İsmet Derya'yı 'Truva Atı' olarak kullanıyorlardı. Yıllarca sol-sosyalist söylemlerde bulunan böyle bir gazetecinin şimdi iktidarın kavuğunu sallaması az bir şey miydi? Karşılığında İsmet Derya'ya, devletin hiç izlenmeyen bir kanalında bir program vermişler, cebine de para koymuşlardı. Adam kendini, fikrini üç-otuz paraya satmaya karar vermişse, onlar da tabii ki kullanacaklardı…
Badem takımı, İsmet Derya'ya 'Sel-Pak' adını takmışlardı.
'Kullan at çöpe' der gibi…
İsmet Derya'nın artık para sıkıntısı filan yoktu, fakat eski arkadaşları onu görünce kafalarını çeviriyorlar, kimse onunla konuşmuyordu. Arkadaşı, dostu kalmamıştı. Bu onu kahrediyordu.
Niçin böyle yapıyorlardı, para kazanmak suç muydu? Yarın iktidar değişirse, nasılsa yeni gelenler için çalışacak değil miydi?...