Sevgili karilerimiz şimdi gelelim 12 Eylül münasebetiyle yarım kalan mevzuumuza yani ’“zurnanın en tiz ses verdiği’” noktaya’…’¶
Evet, soru bu; Başbakan’’ın bilinçaltında ne var?İktidara geldiği günden beri asıl uğraştığı mesele devletin temel yapısı ve nitelikleri desek bizce yanlış yapmamış oluruz.
Lakin uygulamaya koyduğu politikalar biraz acayip, biraz zamansız biraz da tutarsız!
Tutarsızlık esas itibariyle patolojik bir sorun. Psikolog arkadaşların tam isabet teşhisleriyle ’“çocukluğuna inmek lazım’” dediğini duyar gibiyim’…
Doğrusu da bu olsa gerek’… Tetkik edilmesi iktiza eden, Erdoğan’’ın çocukluğu! Kim bilir ne fırtınalar geçmiştir küçük Recebin başından?Zillere basıp kaçmış mıdır, erik çalmış mıdır ya da elinde sapan kuş peşinde koşmuş mudur bilmiyorum, ama yine de sergüzeştini anlatmaya kalksa ciltleri doldurur herhalde?...
Bayat simit satma hikayesi ilginç mesela!1 Küçük Tayyip’’in kafası daha minicikken ticarete yatkın maşallah’… Henüz ilkokul çağındaki bir çocuğun elde kalmış, bayat, fırıncının muhtemelen mahallenin sütçüsünün ineklerine yedirmesi için biriktirdiği ’“bayat simitleri’” ucuza alıp, buharda yumuşatarak tekrar vatandaşa tezeymiş gibi satması gerçekten hayrete şayan değil mi?
Ben ilk okuduğumda şaşırdım doğrusu! Gözlerim yuvalarından fırlayacaktı. Ticari ahlaka bakar mısınız?... Bayatı al, taze diye millete yuttur, parayı da kazan! Milleti kandırmayı o yaşta kafasına koyan ve bunu başaran bir çocuk olsa olsa başbakan olurdu zaten! O da oldu’…
Evet evet, çocukluk önemli. Ticareti bu temel üzerine oturtan bir tacir neleri, allayıp pullayıp satmaz ki?
Erbakan’’la da o çocukluk döneminde tanışıyor mesela Tayyip Bey! İmam hatip lisesinde iyice kavileşiyor Erbakan bağlılığı. Düşünsenize sevgili karilerim, simit işinde başarılı olan bir sabinin, Erbakan’’ın cemaati içinde muvaffakiyet derecesi nice olur?...
Gördünüz değil mi?İşin içine metodolojik psikoloji çözümlemesi girince olay nasıl da aydınlanıyor’… Çocukluk mirim çocukluk, bu dönem çok önemli insan hayatında.
Hepimiz simit satmışızdır, okul harçlığı çıkartmak için veya tatilde boş gezmemek için; ramazanlarda iftarlık pide, pazar tezgahlarında sebze, meyve satmış arkadaşlarımız da vardır elbet... Lakin ’“bayat’” bir mamulü, allayıp bulayıp, ısıtıp sulayıp insanımıza satmayı hiç düşünmedik biz. Bu düşünce zaten makul bir düşünce de değildir zira.

Ama Küçük Erdoğan o yaşta bunu akıl etmiş, milletin kursağına sokabilmiş o simitleri’… Ne ala!
İşte sayın başbakanımızın ’“adam olacak çocuk // belli olur’” babındaki durumu!
Bir tarafta tüccar zihniyeti, öbür tarafta milli şuurdan yoksun beynelmilelci Erbakan’’ın Siyasal Ümmetçiliği’… neler satılmaz ki a dostlar!’… vay Türkiye vay!
Şimdi daha rahat anladınız değil mi efendim, dev sanayi kuruluşlarımızın, Erdoğan kabinesince nasıl ’“babalar gibi’” kolayca satıldığını’… KKTC’’nin nasıl yalnız bırakıldığını, milli devletin nasıl yıpratıldığını; tek resmi dili Türkçe olan ülkemizin nasıl beş dile bölündüğünü’… ve sizin bildiğiniz benim ise buradan yazamadıklarımı!...
İşte Başbakan, işte Türkiye’…
Bayramınız Kutlu Olsun!
Dipnot:
1 Sırf Ümit Yaldız Usta kızmasın diye kaynak göstereyim dedim. :) Bu bilgiye Ruşen Çakır ve Fehmi Çulmuk’’un ortaklaşa yazdıkları ’“Kasımpaşalı’” adlı kitaptan ulaştım. Kitap Metis yayınlarından çıkmış, Eylül 2001.