Bugün Pazar…
Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...
Atatürk'ü bu köşede anma ve hatırlama günü...
Bir kez daha...
Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım...
Bunu yaparken de...
Atatürk'ün Üsteğmen yaptığı Milli Mücadele kahramanı…
'Kara Fatma' için kitap yazan…
İlknur Beştaş'ı, Mehmet Dağıstanlı'yı, Gonca Elmas Akay'ı ve…
'Yeni Bahar' dergisindeki makalesiyle…
Sevim Şantürk'ü…
Saygıyla analım...
***
Kahramanlık Destanı'ndan farksız bir film gibi aslında…
Tükenir mi hiç?
Bu millet'in…
Milli Mücadele kahramanlıkları…
Okuyanlar bilir…
Türk Edebiyatı'nın ölümsüz ismi Yakup Kadri Karaosmanoğlu…
'Sodom ve Gomore' adlı romanında…
Anadolu insanının…
Milli Mücadele'ye nasıl güç verdiğini…
'Burası İstanbul; savaş Anadolu'da!' diyerek anlatır…
Bugünkü kahramanımız…
İşte, onlardan biri…
Atatürk'ün üsteğmen rütbesi verdiği…
Kadın subayımız 'Kara Fatma'…
Ya da…
Nüfustaki adıyla…
'Fatma Seher Erden'…
***
İlerde 'Kahraman Kara Fatma' olarak anılacaktı…
Fatma Seher Hanım…
Osmanlı'nın en sancılı günlerini yaşadığı yıllarda…
Erzurum'da gözlerini dünyaya açıyor…
Öyle varlıkla bir ailenin evladı değil…
Vakti zamanı gelince gelin oluyor…
Bir erkek çocuk dünyaya getiriyor…
Savaş yılları, kabus gibi…
Kocası cepheye gidiyor…
Gelgelelim…
Ayrılık uzun sürmüyor…
Büyüklerin sözleri bir kulağından giriyor diğerinden çıkıyor…
Kararı kesin…
Balkan Harbi'ne tayin olan kocasına…
Kadın haliyle O da katılıyor…
Bulgar işgalindeki Edirne'ye yerleşiyor…
Gördükleri, tanık olduğu olaylar…
Öylesine büyük acılar ki…
Anlatılmaz, ancak yaşanır!
Mesela…
Edirne'yi savunan…
Erzurumlu Şükrü Paşa komutasındaki askerlerin…
Açlıktan ağaç kabuğu yediğine tanık oluyor…
Yalnız tanık olmakla kalmıyor…
Asker eşi olduğu için…
Ve dahi…
Ekmek bulamadığı için…
Kadın haliyle…
O da ağaç kabuğuyla karnını doyuruyor…
Askerlik bu…
Kocasına…
Edirne'den sonra Sarıkamış cephesinde görev veriliyor…
Acıların en büyüğünü orada yaşıyor…
Kocası şehit düşüyor…
İçinde her dakika büyüyen acısını bastıramayınca…
Kadın olmasına rağmen…
Savaş meydanlarına çıkmaya karar veriyor…
Tüfeğini kuşandığı gibi…
Kendisine bir müfreze (küçük birlik) oluşturuyor…
Cesur Anadolu kadınlarını o müfrezeye katıyor…
Ancaaaak!
O müfrezenin savaşa katılabilmesi için…
Kapı gibi izin gerekli…
İzni verecek kişi de Mustafa Kemal Paşa…
'İstikamet Sivas Kongresi…' diyerek yola düşer…
Gazi Paşa'nın yolunu gözler ve bir öğle yemeğinde yanına yaklaşır…
Kendini tanıtır…
Ardından da…
Dört kelimeyle özetler, kalbinden geçenleri:
'Vatanım için savaşmak istiyorum…'
Mustafa Kemal Paşa…
Gözlerinin içine bakar Fatma Seher'in…
Cevabını bildiği halde sorar:
'Silah kullanmayı, ata binmeyi biliyor musun?'
Olumlu cevap Gazi Paşa'yı mutlu eder…
Genç kadına…
Gözü pek olduğu için…
'Kara' lakabını verir verir ve ekler:
'Ha'di göreyim seni, Kara Fatma…'
***
Milli Mücadele'de…
Efsane olur 'Kara Fatma'…
Hiç bir göreve 'Hayır' demez…
İstiklal Savaşı'nda…
300 kişilik bir orduyu komuta eder…
Sakarya ve Başkomutanlık Meydan Muharebeleri'nde…
Cepheden cepheye koşturur…
Atatürk…
Genç kadını 'Üsteğmen' rütbesiyle onurlandırır…
'Kara Fatma'…
Kuvay-ı Milliye'nin baş kadın kahramanı olarak tarihe geçer…
Beyaz atının üstünde…
Kahramanlıklarıyla…
Ufacık boyuyla…
Göğsündeki 'İstiklal Madalyası' en büyük gururu olur…
'Kara Fatma'…
O tarihte…
Hem Türk hem de dünya basınının dikkatini üstüne çeker…
Sayısız haber yapılır cesur genç kadınla…
Bunlardan biri de…
'Türkler'in kadın üsteğmeni' başlığıyla…
23 Nisan 1922'de…
'The New York Times' gazetesinde yayınlanır…
***
Kara Fatma bir efsanedir ama…
Ne yazık ki…
Hayatının son demlerini bir efsane gibi yaşamaz…
***
Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte…
İstanbul'a yerleşir…
Devlet'in bağladığı maaşı Kızılay'a bağışlar…
Üstelik…
Müthiş ihtiyacı olduğu halde…
Kasımpaşa'ya yerleşir…
Ne var ki, hayat acımasızdır…
Mecbur kaldığı için Darülaceze'den yardım ister…
1955 yılında…
Bu dünyadan sessiz sedasız ayrılır…
Ne kadar acı değil mi?
Nokta…
Hamiş: 'Kara Fatma' bir Milli Mücadele kahramanıydı… Öylesine büyük vefasızlık yaşadı ki, kabri koruma altına alınmadı ve yok oldu!
Sonsöz: 'Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil; omuzlar üstünde göklere yükselmeye layıksın… / Gazi Mustafa Kemal Atatürk…'